Dünya ölüm kokuyor!..
Havaısınıyor, ana yüreklerine düşen korlar memleketi ateş topuna çeviriyor. Gam yüklü günün ortasında tramvay demirleresürtünerek Galata'ya doğru ilerliyor. Türkü, Arabı, Kürdü, Almanı, Fransızı, İngiliziaynı mekanıpaylaşıyor, aynı havayı soluyor. Annesinin kucağında uyuklayan Suriyeli çocuğun yanağından süzülen ter damlacıkları yerleri ıslatıyor.Sonra bir rayiha olarak havayayayılıyor. Asık yüzlüsilüetlerin ağırlaşan terleri, çocuk kokusuyla hafifleşiyor.
Rayların takırtısına alışmışken, bir gazete hışırtısı bozuyor sessizliği; kan akıyor sütunlardan, ölüm kokuyor, feryatlar yükseliyor, kötü haber yangın hızıyla her yere yayılıyor.
Galata Köprüsü'nün altında coşan dalgalar, kıyılara vurarak sahilde oturanları matemhavasından çıkartıyor. Buz gibi damlacıklar, kavruk benizlişairlerin gönlüne düşüyor, gün görmemiş dizelere dönüşüyor. Ruhlar, bir kelebek ömrüncesoluklanmak istiyor, akan zamanın eşiğinde bu00eetap düşüyor.Gün gecenin koynuna çekilirken, yeni bir gün başlıyor.
Alacakaranlık halini, her şeyin içine düşen 14'lük ayın şavkı bozuyor.Pencerenin önünde oturanninenin elindeki 99'luk tesbih taşları birbirine "Allah, Allah, Allah..."diyerek yaslanıyor. Sonradizginlenemeyen yakarışlarkalplerdendudaklara hücum ediyor: "Allah'ım!.. Receb ve Şaban'ı bize mübarek kıl; ve bizi Ramazan'a ulaştır."
Geceyi kısaltan dualarla gün ağarıyor, "üç aylar" geliyor. Regaib'le kendine gelen nefisler, Mi'rac'la Rabbine yükseliyor. Camileriniçi, iç ve dış avlusu Mescid-i Aksa'ya dönüşüyor.Gözü yaşlı ümmet, müjdelenen Peygamber sevincine sıdk ile bir kez daha biat ediyor.Burun kemiklerini çatlatan hırs kokulu coğrafyalarda gezinenler, nübüvvet iklimine teslim oluyor.
Günağarıyor.Burak'tan inenlerin bir kısmıAsr-ı Saadet'ten, u00c2hir Zaman'a savruluyor. u00c2dem ve Havva gibi yasak meyvelerden tadılmaya başlanıyor. Cennet bahçelerinden, yeryüzüne fevçfevçgünahkar kervanları diziliyor.
***
Hayat sahnesi, duraksamaksızın kaldığı yerden bir kez daha perde diyor...
Afrika'da annesinin kuruyan göğsüne bir damla süt için yapışan çocuğun feryatları yavaşçamırıltıya dönüşüyor; insanlık ölüyor.Suriye'de aylardır serseri gibi gezinen mermileren çok da çocuklara isabet ediyor; çığlıklar her yerden duyuluyor.
Dünya ölüm kokuyor; yavaş yavaş rahmet ayı Ramazan yaklaşıyor. Güneş uzun uzun değerek, zulüm hariç her şeyideğiştiriyor. Gece, tadımlık uykunun sığacağı boya kadar kısalıyor.
Sabah oluyor; gün uyanıyor. Taş fırınlardaki kor ateşin arasından çıkan simit, dönerci ustasının jilet gibi keskin döner bıçağının ağzından dökülen mis gibi et parçacıkları ölümü öldürüp, nefsi diriltiyor. Hava ateş giyinmiş, nefislerse ateşten çıkmışnimetlerin peşine düşüyor.
Hilton'da, Ceylan Intercontinental Istanbul'da, Hotel Barcelu00f3 Eresin Topkap'da, Esma Sultan Yalısı'nda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Beltur Tesisleri'nde verilen kokteyllerde yemekler çöplere dökülüyor.
"Ey u00c2demoğulları! Her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin; yiyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez." (A'raf: 7/31) denilmesine rağmen, yılda 575 milyon liralık ekmek israf ediliyor.
Üsküdar Kanaat Lokantası'nda, Karaköy Güllüoğlu'nda, Süleymaniye Erzincanlı Ali Baba'da, Şehremini Piliç Mangal'da, Kıztaşı PaçacıMahmut Usta ve Barbaros Yoğurtçusu'nda leziz lokmalar birbirinin ardına mideye atılırken; hala Afrika'da çocuklar açlıktan ölüyor.
Bizim sokaklarınzenginleriTekbir'i, Aker'i, Armine'yi hatta Vakko'yu zengin etmek için yarışırken, Afrikalı çocuklar edeb yerlerini örtecek bir bez parçası bulmakta zorlanıyor. Ve bunlar oluyorken, maalesef hala Afrika'da çocuklar açlıktan ölüyor.
Şaban dageldi geçiyor, sıra rahmet ayı Ramazan'a geliyor. Heyhat ki,"şarktaki karnınataş bağlarken, garpta aksırıncaya tıksırıncaya kadar yiyenler"i hicvedecek sözü olanlar,ölüm uykusuna dalmışilham perilerinin gelmesini bekliyor.
Amina!..Ah Amina!.. Somali'deki açlığın simgesi Amina... Kenya'daki mülteci kampı Dadaab'a ulaşamadan çölün ortasında açlıktan can verince, oracıkta annesi tarafından gömülen Amina. Aradan geçen 1 yıla rağmen Afrika halaAmina kokuyor; bir tümseğin altında, uçsuz bucaksız yol kenarlarında, akbaba ve sırtlanların ağızlarında... Dahasıkara talihli Afrika'nın her karışında... Ve ajansların kayıttan düştüğü Filistin'de..
Kara kıta hala can çekişiyor... Filistinhala İsrail zulmü altında inim inim inliyor..Hama'da, Deyr el-Zor'da, Humus'ta Dera'da, İdlib'de, Şam'da, Halep'te Esad'ınfedailerikardeş katliamı yapıyor. İnsanlık ölüyor, dünya seyrediyor!.. Mazlumlar, hayata tutunabilmek için "imdat" çığlıklarına karşılık verecek vicdanları bekliyor.
"Görüleni ve görülmeyeni bilen",esirgeyip merhamet ederken; tebasına hayat hakkı tanımayan Esedlertağutlukta sınır tanımıyor.
***
Çok yemekten yorulanlar, sevinin, iyi ki rahmet ayı Ramazan geliyor!..