Dünya nasıl yönetilir?
Devlet
nasıl yönetilir? Bir ülke nasıl yönetilir? Dünya nasıl yönetilir?
İktidara
gelmek için çaba gösterenler aynı zamanda Dünyayı da yöneteceklerinin
farkındalar mı?
Ülkeyi
yönetmeyi anladık da Dünyayı yönetmek de ne oluyor ve nasıl oluyor?
Şehirleşme
ile beraber işler ve hizmet alanları birbirinin içine girmiş ve çok da karmaşıklaşmıştır.
Şehirlerde alt ve üst yapı ile dinlenme alanları ve sanayi ile konut ve
işyerleri ile daha birçok mekân ve hizmet ile çok girift bir durum var. Ya
birbirlerini körlüyor ya da birbirlerini destekliyorlar.
Haliyle
dünyanın da aşırı şehirleşmesi ve dünyadaki coğrafi, iktisadi, siyasi, vesaire
tüm çalışma ve hizmetler karmaşıklaşmıştır. Küçücük bir ülke de olsanız en
büyük ülke de olsanız aldığınız her karar, yaptığınız her iş dünyayı etkiliyor.
Ama az ama çok oranda mutlaka etkiliyor.
Ülke
ister parlamenter sistem ile ister başkanlık sistemi ile doğrudan doğruya
düşünülsün bir Başbakan veya bir Devlet Başkanı tarafından yönetilecek. Bir
ülkeyi yönetiyorsanız aynı zamanda dünyayı da yönetiyorsunuz demektir.
Amerika dünyayı yönetiyor mudur? Evet yönetiyordur.
Bazı konularda yüzde altmış ile yüzde seksen arasında Amerika yönetiyordur.
Geri kalan ülkeler de kalan yüzde oranında yönetiyorlardır.
Türkiye
ne kadar yönetiyordur? Bazı konularda yüzde yirmidir, otuzdur, ellidir. Bazı
konularda yüzde birdir, ikidir, beştir. Diğer bazı ülkeler binde üç, beş
gibidir. On binde üç değerinde yöneten ülkeler bile var. Afrika’nın ya da
Avrupa’nın küçücük devletleri gibi mesela. Ama her ülke dünya üzerinde
etkilidir, söz sahibidir. Sadece yönetme oranları değişiktir.
Muhalefet
partileri (bu kavramı benimsemesek bile), daima ve her şeraitte iktidarın
alternatifi olarak görünmelidir. Seçmenin buna dair güvenini ancak ve ancak
kendileri kazanabilirler. Eğer muhalefet partileri, millette iktidar
alternatifliği güvenini oluşturamamışlarsa sorun bizzat kendilerindedir.
Kendilerini,
programlarını yeteri kadar güçlü, güvenli ve kâfi gösteremeyen bir muhalefet,
iktidar olsa ne olur olmasa ne olur? Böyleyse hem kendilerine hem de ülkelerine
büyük bir zarar verirler. Dolayısıyla hem iktidar hem muhalefet partileri
ülke yönetmeye talip olduklarında dünyayı da yöneteceklerini bilmeli ve her
türlü soru ve sorunlara daha iktidara gelmeden hazır olmalıdırlar.
Mesela
“Yunan ve Türk karasularında kıta sahanlığı kavramı var.
Toprakların korunduğu gibi denizlerin de korunması lazım. Anadolu ve Rumeli
vatan da Mavi olan deniz vatan değil mi? Tabii ki vatan. E yunan diyor ki 6 mil
olan bu kıta sahanlığını 12 mile çıkaracağım. Bizim taraf da diyor ki savaş
sebebi sayarım. Antalya’ya hapsolmuş bir Türkiye’yi kimse kabul etmez. Ancak
Yunan, böyle yapar ve Yunan’a savaş ilan edilirse bu ulusal, uluslararası,
sosyolojik açılardan ve dinen caiz midir?
Mesela
çalışmalarda sorulan bir diğer soru: “Birçok yerde sanayi dolayısıyla işçi ve
işçi servisleri var. İşçi servisleri yola çıkmadan evvel motorlarını ısıtmak
zorundalar. Küçük arabalar beş on dakika, büyük arabalar on yirmi dakika park
ettiği mahalde motor ısıtıyorlar. Sabahın altısında yapılan bu işlemin
insanlara gürültü, enerji, çevre, psikoloji, sosyoloji ve dini alanlardan
fayda-zarar açıları cihetiyle çözümü nedir?”
Türkiye
her iki örnekte nasıl karar verirse versin ülkesini yönettiği gibi Dünyayı
yönetmiş olur mu? Yönetiyorsa yüzde kaç yönetir? Hangi karar verilirse ülkenin
ve dünyanın yönetimine daha hayırlı ve daha yüksek oranda yönetim katkısı
olunur?
Parlamenter sistemciler, Başkanlık sistemciler, iktidar ya da muhalefet kim varsa Siyasetçilerin bu ve benzeri sorulara mutlaka bir cevabı olması lazım. Çünkü ülkeye şekil veren yegâne güç siyasetçilerdir. Milleti, bu icraatlar “akli, ahlaki, ilmi, adil ve milli mi” diye bilgilendirmesi gereken ancak “o parti, bu parti” diye ayrıştıran fikir adamları cevap vermeliler. Çünkü siyasetçilerin ufkunu aydınlatacak, yön verecek olanlar da fikir adamlarıdır. Fikir adamının bundan başka bir şey yapması gariplik ve ahmaklık olur.