Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Temmuz 2022

Dünya Edebiyatının kuyruklu yıldızı: ÇEHOV

“İnsan inandıklarıdır” Çehov

Modern kısa öykücülüğün öncü ismi olarak kabul edilen Çehov, 29 Ocak 1860 tarihinde Rusya’nın Taganrog kentinde dünyaya geldi. Çehov, 44 yaşında15 Temmuz 1904 tarihinde Almanya’nın Badenweiler kentinde verem hastalığından dolayı hayatını kaybetti. Çehov’un en önemli eserleri olarak Martı, Vanya Dayı, Vişne Bahçesi ve Üç Kız Kardeş’i sayabiliriz. Ülkemizin önemli öykü yazarlarından Tomris Uyar, Çehov’u “dünya edebiyatının kuyruklu yıldızı” olarak nitelemektedir.

Kısa öykünün ustası olan Çehov, edebiyat ve tıbbı birlikte yürütmeyi başarmıştır. Bir hekim olan Çehov, edebiyat ve tıpla kurduğu ilişkiyi çarpıcı bir şekilde anlatmaktadır: “Tıp, nikâhlı karım benim, edebiyat ise metresim. Birine kızarsam, geceyi öbürüyle geçiriyorum. Bu davranışımı belki biraz uygunsuz bulabilirsin, ama en azından sıkıcı değil. Hem zaten, benim bu ikiyüzlülüğümden ikisinin de bir şey kaybettiği yok.” Hayatı tek kanatlı yaşamak yerine, hayatı çok taraflı ve kanatlı yaşamak gerektiğini Çehov, bize göstermektedir. Hayatımızda bilim olmalı, sanat olmalı, edebiyat olmalı, felsefe olmalı, şiir olmalı, müzik olmalı.

Çehov, modern öykü tarzının kurucusudur. Çehov, öyküyü heyecanlı anlatımı olan, okuyucuyu çarpan ve sarsan bir kurgu olmaktan çıkarmıştır. Çehov, öyküyü bir olayla sınırlı tutmaz ve olayın sonunda ne olacak şeklinde bir merak uyandırmayı amaçlamaz. Çehov, insan hayatından bir kesit sunmakta ve bu sunulan kesit sırasındaki insani durumu anlatmayı istemektedir. Çehov’un öyküsü, durum öyküsüdür. Çehov tarzı öykü diyebileceğimiz durum öyküsünde kişisel duygular ve düşünceler ve sosyal yaklaşımlar ön plana çıkmaktadır. Çehov’un tiyatrosu da atmosfer tiyatrosu olarak adlandırılmaktadır. Çehov’un öykülerinde ve oyunlarında ruhsal bir tiyatro sergilenmektedir. Çehov’un öykülerinde ve oyunlarında sadece ben yoktur. Çehov’un öykü ve hikayelerinde ben ve ötekinin ruhsal ve sosyal durumu birlikte anlatılmaktadır. Çehov’un durum öykücülüğünde bireysel ve toplumsal olan birlikte insani durum denilen gerçekliği oluşturmaktadırlar. Çehov, öykü ve oyunlarında insanların birbirlerine nasıl davrandıklarını, birbirleriyle nasıl konuştuklarını ve birbirleri hakkında ne düşündüklerini gerçekçi bir şekilde yeniden ifade etmeyi ve yaşatmayı başarmıştır. Çehov’un oyun ve öykülerinde herkes bir parça kendi hikayesini ve hayatını bulmaktadır.

Çehov, insan hayatının bir öyküler serisi olduğunu düşünmektedir. Hayat dediğimiz öykülerimizde hiçbir şey, gereksiz ve işlevsiz bir şekilde yer almamalıdır. Çehov, hayatımızdaki bütün detayların işlevsel olması gerektiğini düşünmektedir. Bizimle alakasız her şeyi hayatımızdan çıkarmalıyız. Çehov, öykülerinde hiçbir gereksiz detaya yer vermemektedir. Çehov’a göre öyküdeki her unsurun yeri, gerekli ve doldurulmaz olmalıdır. Gereksiz olan her şey, boş yere öyküde yer almamalıdır ve bütün gereksiz unsurlar öyküden çıkarılmalıdır. Öyküdeki bütün unsurların gerekli olması ve gereksiz olanların öyküden atılması şeklindeki Çehov’un gözlem ve tespiti, “Çehov’un Tüfeği” olarak kavramsallaştırılmıştır. Çehov, hikayeye olan yaklaşımını şöyle ifade etmektedir: “Hikâye ile alakalı olmayan her şeyi kaldırın. Eğer ilk bölümde ‘duvarda bir tüfek asılı’ diyorsanız ikinci veya üçüncü bölümde o silah patlamalıdır. Eğer ateşlenmeyecekse, o silah orada asılı olmamalıdır.” Hikayede olduğu gibi hayatımızda da bütün gereksizlikleri ve fazlalıkları atmalıyız. Hayatımızda yer alan ve işgal eden bütün gereksiz kişiler ve şeyler, hayatlarımızı ve hikayelerimizi gerçeklikten koparmakta, yapay ve yüzeysel hale getirmektedir.

Çehov, oyun ve öykülerinde insani durumumuzu yeniden ifade etmekte ve sahnelemektedir. Çehov’un oyun ve öyküleri, bizi durmaya ve kendimize bakmaya zorlamaktadır. Çehov’u okuduğumuz zaman, kendimize ayna tutmanın, kirlenmiş, kararmış ve çürümüş taraflarımızla yüzleşmenin ve kendi insani durumumuzu yenilemenin gerekliliğini hatırlamaktayız. Çehov’un oyunlarında ve öykülerinde anlatılan ve sahnelenen herkesin hikayesi, oyunu ve durumudur. Çehov, yeni öyküler yazmaya ve yeni oyunları sahneye koymaya bizi motive etmektedir. Duyarlılıklarımızı, duygularımızı ve düşüncelerimizi gözden geçirirken şiddete, kabalığa, fanatizme, çirkinliğe ve çirkefe bulaşmadan gerçekçi ve sahici bir şekilde insani durumumuza nefes aldırtmanın, kendimizi onarmanın ve huzur üretmenin imkanlarını bulmanın gerekliliğini Çehov’dan öğreniyoruz.