Dolar (USD)
35.24
Euro (EUR)
36.73
Gram Altın
2984.09
BIST 100
9949.01
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 Kasım 2024

​Dünya diken üstünde

Savaşa hayır” diyen bir Trump, savaşa susamış bir kabine kurdu. İsrail yanlısı kumarhane patronu Miriam Adelson, Trump'ın bu yılki kampanyasına 100 milyon dolar akıttı.

Bu parayla istediğiniz gibi bir kabine kurabilir istediğiniz kişiyi de satın alabilirsiniz.

Adaylarına bakıyorsunuz hemen hepsi İsrail destekçisi. Örneğin P. Hegseth, Yahudi devletinin çıkarlarının Amerika Birleşik Devletleri'nin çıkarlarıyla ayrılmaz olduğuna inanan sıkı bir İsrail hayranı

Amerika'yı seviyorsanız İsrail'i de sevmelisiniz” diyor.

Bir başka aday Mike Waltz ise, Afganistan'dan çekilmeye karşı olan, Ukrayna'ya yeterli destek verilmediğine inanan ve aynı zamanda İran'a iyi bir tokat atılması gerektiğini düşünen biri.

Kabine aşağı yukarı böyle düşünen insanlarla dolu.

Rusya Devlet Başkanı Putin’e bakalım, 19 Kasım'da ülkesinin balistik füze saldırılarına uğraması halinde buna nükleer silahla yanıt verilmesine olanak tanıyan doktrini onayladı.

Putin, “Tüm dünyayı küresel bir çatışmaya doğru itenin Rusya değil, ABD olduğunu bir kez daha vurgulamak isterim” dedi.

Putin haklı. Net söylüyorum, dünyadaki tüm kötülüklerin anası Amerika’dır.

Bakınız Ukrayna, ABD’nin ürettiği ATACMS füzelerini Rusya’ya ateşledikten bir gün sonra İngiltere ve Fransa’nın ortak ürettiği Storm Shadow seyir füzelerini de Rusya topraklarına gönderdi.

Anlayacağınız dünya diken üstünde.

Diğer taraftan İsrail dur durak bilmiyor ve Trump kabinesi de buna destek vermeye devam edecek.

Bizim yazarlarımız ise Apo’yu İmralı’dan kurtarıp meclise sokmak derdinde! Bir taraftan Apo’nun vekil olmasını isteyenlerle diğer taraftan buna şiddetle karşı çıkanlar arasında tuhaf tartışmalar yaşanıyor.

Hal böyle olunca İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın Ahmet Türk ziyareti yerden yere vurulurken Bahçeli’nin Apo’nun serbest kalmasını talep eden çağrısına kimse itiraz edemiyor.

İçeride kısır tartışmalar yaşanırken dünyada dengeler hızla değişiyor ve işin ucu nereye varacak henüz kestirilemiyor.

Oysa bu işler bundan yıllar önce hesaplanmalıydı. Bir gün ateşin gelip bize de saracağı iyi hesap edilmeliydi. Hakkını yemeyelim Erdoğan tam da bu konuda riskli ama bir o kadar da mühim adımlar attı.

Benim gibi Türk olan ve ülkedeki farklı kesimlerle birlikte özgürce yaşama ideali güdenlerin büyük desteğini de aldı.

O günlerde PKK’nın silah bırakmasını istemeyen ve Kürt alerjisi olanlar yüzünden süreç akamete uğradı. Ve terör örgütü, her zaman olduğu gibi devletin sunduğu hiçbir imkânı ve fırsatı değerlendirmedi. Emin olun bugün de aynısını yapacaktır.

Size bir hakikati söyleyeyim, yıllardır bu ülkede iki farklı kesime yönelik büyük ayrıştırma planları devreye sokulmuştur.

Bunlar dindarlar ve Kürtler…

Geçmiş darbe dönemlerine bakınız, hep bu iki kitle hedef alınarak, bahane gösterilerek ülkemize çökmüşlerdir. Birine gerici diğerine de bölücü denilmiştir. CHP zihniyetinin asimilasyoncu politikaları da cabası!

O günlerde Kürtçe’nin önündeki engelleri kaldıran, Kürtçe eğitime izin veren, Kürtçe TV ve radyo yayını yapılmasını sağlayan bir AK Parti vardı ve bir de buna itiraz eden bir CHP vardı. Hatta MHP, Kürtçe kanalın ülkeyi bölebileceğini düşünüyordu.

Bugün farklı düşünüyor ancak bu birlikteliğin temeli o günlerde atılmalıydı.

Bu süreçte küresel sistem, dindarları ve Kürtleri ayrıştırırken bir taraftan da dindarları Kemalizm’e Kürtleri de terörün hegemonyasına doğru itti.

Hal böyle olunca ülkedeki tüm farklılıklar arasında ciddi bir kenetlenme yaşanamadı. Oysa bunun ne denli büyük silah olduğu bir türlü idrak edilemedi. Şimdi de acele ediyoruz. Ateş dibimize kadar gelmişken! Ve dünya savaşanın tam ortasındayken!