Dünya dedikleri iki kapılı bir han
Rahmetli Aşık VEYSEL’e ait
olan ‘Dünyaya geldiğim
anda, yürüdüm aynı zamanda, iki kapılı bir handa. Gidiyorum gündüz gece.’
türküsündeki iki kapılı hanın insanın bu dünyada misafir olduğunu, hayata
başlangıcının doğum, bu dünyadan geçip gidişimizin ise ölüm olduğunu bize
hatırlatıyor.
Hz Adem
ile Havva validemizden yeryüzüne dağılan, bugün sekiz milyarı aşan
nüfusuyla dünya denilen bu handa, her gün gidenler ve gelenler oluyor.
İnsan kelime olarak, arapça
(ins) kökünden türemiştir ve anlam olarak baktığımızda beşer manasında
gelmektedir. İnsan kelimesinin aslını "unutmak" manasındaki nsy'den,
insîyân kalıbında, "unutan" manasına geldiğini dilbilimciler ifade
etmektedir.
İnsan balıklar gibi
yüzmeyi, kuşlar gibi uçmayı arzulamış sonunda bunu başarmış,
boyundan büyük gökdelenler inşaa etmiş, ay’a gitmiş bununla da yetinmeyip marsa
yolculuk yapmış bir varlıktır. Ama yaşadığımız şu evrende bir türlü, gerek
bireysel gerekse toplumsal olarak nefretleri hırsları ve ene’leri
yüzünden barış içerisinde kardeşçe yaşamayı başaramayan ve bu gidişle de
başaramayacak bir insanoğlu var yeryüzünde.
İnsan akıl,
irade, beyan ve kabiliyet ile donatılmış, kendisine, beş duyu organlarından
olan göz, kulak, dil, beyin denilen o muhteşem muhakeme etme gücü verilmiş ve
yeryüzündeki canlıların en mükemmelidir.
Ancak insanın yaratılış fıtratında akıl, irade ve düşünme, yeteneğine
sahip olmasına rağmen, fıtratına baktığımızda zaafları olan ; yalan,
dedikodu, tembellik, cimrilik, mutsuzluk, unutkanlık, hased, kibir,
gurur, acelecilik, inat, inkar gibi negatif yönleri de barındıran canlı bir
varlıktır.
İnsan nefsi veya egosu, kendisini başkalarından üstün görmesine neden
olurken, çevresindeki insanları kontrol altına almaya ve onları kendi amaçları
doğrultusunda yönlendirmeye çalışır. Yüzyıllardır devam eden bu süreç yüzünden
toplumlarda asil insanlar zümresi ve kast sistemleri oluşmuştur.
İnsanın yapısı değişik davranış özellikleri göstermektedir. Bu kişiden
kişiye farklı özellikler göstermektedir. Yapı olarak karmaşık çözülmesi
zor olan bir bilmecedir insan çözümlenemez, öngörülemez bir
varlıktır. Çoğu ünlü düşünürün ve yazarların temel yapı taşını insan
oluşturmaktadır. İnsansız bir kitap yazamazlar, insansız bir cümle
kuramazlar.
Bugün ülkeler arasında yaşanan savaşların yakılan yıkılan yok edilen
şehirlerin ve medeniyetlerin artık son bulmasını istiyoruz. Gazze'de
ezilen yok edilen mazlum insanların günahsız, bebeklerin ve çocukların
yaşadıkları bu dünyada bitip tükenmeyen tahakküm hırs, kibir, inatlaşma ve
üstünlük gibi kavramlar bize insanın, Kuran’ın tabiriyle esfeli safilin
olduğunu gösteriyor.
Yüce Allah zilzal suresi 7 ve 8. ayetlerde “Kim
zerre miktarı iyilik yaparsa onun karşılığını görür, kim de zerre miktarı
kötülük işlerse onun karşılığını görür.” buyurmaktadır.
Kısacası hesabını veremeyeceğimiz işlerden uzak duralım ki, hesap gününde Allah’ın huzuruna yüzümüz ak ve başımız dik bir şekilde çıkalım.