Dünya artık nefes alamıyor!
Geçen hafta ırkçı polisler tarafından öldürülen George Floyd, can çekişirken nefes alamadığını söyleyerek öldü. Dizlerini Floyd’un boğazına koymak suretiyle onu boğarak öldüren ırkçı polis, 9 dakika boyunca hiçbir şekilde Floyd’un nefes alamıyorum feryadına kulak vermedi. Nefes alamamak aslında, sadece ırkçı şiddete kurban giden Floyd’un sorunu değildir. Aslında bugün insanlık bir bütün olarak nefes alamamaktadır. Her taraftan kirli, karanlık ve kanlı kötülükler, dizleriyle insanlığın boğazına çökmüşler ve onun nefes almasını zorlaştırmaktadırlar.
Irkçılık ve nasyonalizm, içi boş sloganlarla dünyanın her tarafında kitleleri peşinden sürüklemektedir. Irkçılık veya aşırı sağ denilen kötülük, bugün dünya politikasının merkezi akımı haline geldiği gibi, merkezi gücü olmaya doğru emin adımlarla ilerlemektedir. Irkçılık ve nasyonalizmin hiçbir akla, ahlaka ve adalete dayanan tarafı yoktur. Irkçılık ve nasyonalizm, tarih boyunca insanlığa felaket getirdiği gibi, 21. yüz yılda da tekrar felaket getirmeye adaydır. Kriz ve zor zamanlarda toplumların, çocuksu bir hastalık olan ırkçılığı ve nasyonalizmi çözüm olarak görmesi, insanlığın aydınlanmadığını ve aklını kullanma şeklindeki olgunluk düzeyinden uzak durduğunu göstermektedir. Irkçılık ve nasyonalizm, insanlığa bugün nefes aldırtmadığı gibi gelecekte de nefes aldırmayacaktır.
Dünya, gücün ve şiddetin sınırsız, hukuksuz ve akılsız bir şekilde kullanıldığı bir yer haline geldi. İnsan hayatını korumakla görevli polisler, geçen hafta sabıkalı diye bir siyah sivili bütün dünyanın gözü önünde öldürdüler. Polis şiddeti, bütün dünyada normal bir eğilim haline gelmiştir. Dünyanın bütün ülkelerinde polislerin ve güvenlik görevlilerinin keyfi ve sorumsuz şekilde insanların hayatlarına, konutlarına ve işlerine müdahale ettiklerine dair haberlere rastlıyoruz. Polis gibi silah kullanma yetkisine sahip birimler, keyfi ve sorumsuz müdahaleleriyle toplumlarına nefes aldırtmamaktadırlar. Amerika, bugün şiddet ve müdahaleyi görev haline getirmiş bir polis problemiyle karşı karşıyadır.
Aylardır dünya, korona virüs salgınından dolayı kendini kapatmış durumdadır. Çin’in Wuhan eyaletinde başlayan korona virüsü salgını, insanlığa nefes aldırmamaktadır. Korona virüs salgını, küresel düzeyde bir sağlık krizinin meydana gelmesine neden olmuştur. Dünya, Korona virüsü salgını karşısında nasıl normale döneceğini bilmemektedir. İşyerlerinin ve hizmet mekanlarının açılması yeni normalleşme olarak algılanmaktadır. İş yerleri açılsa bile insanların korkuları, kaygıları ve panikleri devam etmektedir. Korona virüsünün yeniden yükselişe geçme ihtimali, insanları ürkütmektedir. Korona virüs salgını bitse bile, bundan sonra dünyanın birçok salgınla karşılaşacağı gerçeğiyle nasıl yaşanılacağına dair oluşturduğumuz yeni bir yol ve yaşam tarzı bulunmamaktadır. Korona virüsü, insanlığa nefes aldırmamaya devam etmektedir.
Ayrımcılık, bugün bütün toplumları bir kaosa sürüklemektedir. Kitleler, ayrımcılık hastalığı sayesinde kaos oluşturmayı başarmakta, ancak toplum olma konusunda ise en başarısız örnekleri ortaya koymaktadırlar. Din, cinsiyet, yaş, renk, ırk ve kültür gibi farklılıklardan dolayı insanlar, birbirlerini birtakım hiyerarşik kategorilere koymaktadır. İnsanlar arası hiyerarşik kategoriler yapanlar aslında, insanlar arasında ayrımcılık yapmanın kurgusunu yapmaktadırlar. Ayrımcılık her çeşidiyle, insanlığa nefes aldırmamaktadır.
Nefret suçu, dünyada hızla yaygınlaşmaktadır. Dini mekanlara saldırılar olmakta, farklı düşüncelere sahip kişi ve kuruluşlar ölüm tehditleri almaktadır. Yabancı düşmanlığı, bugün başını almış gitmiş durumdadır. Herkes, kendine göre yabancı ve yabani olanını kurgulamaktadır. Yabancı ve yabani görülenden nefret edilmesi ve düşmanlık yapılması her türlü kışkırtma, çılgınlık ve yıkım yolu denenmektedir. Nefret, insanlığa nefes aldırmamaktadır.
Dünyanın her yerinde insanlar, korku, panik, depresyon, hastalık ve ötelenmiş olmaktan dolayı kabus içinde yaşamaktadırlar. Bütün insanların nefes almaya ihtiyacı olmasına rağmen, insanlar birbirlerine nefes aldırmama hastalığından ve sapkınlığından vazgeçmemektedirler. Irkçılık ve ayırımcılıktan dolayı nefes alamayan Amerika, bugün artık öfkesini kontrol edememektedir. Dip öfke dalgası, bugün Amerika’yı sarsmaktadır. Nefes alamayan dünyada da dip bir öfke dalgası oluşmaktadır. Hava kirliliğinden ve doğanın tahrip edilmesinden dolayı da insanlar nefes alamamaktadırlar. Tahrip edilen tabiat insana nefes aldırtmamaktadır. Üç maymunu oynamak, gerilim ve çatışma halleri, dünyaya nefes aldırmamaktadır. Empati, merhamet ve adalet kapasitemizi geliştirmeden ve yeniden ahlaklı insanlar olmaya çalışmadan insanlığın nefes alması mümkün değildir. Floyd’un “Nefes Alamıyorum!” çığlığını, insanlığın nefes alamaması olarak anlamak ve insani durumumuzu yeniden gözden geçirmek için bir uyarı olarak değerlendirmeliyiz.