Dünya Alzheimer günü
Geçtiğimiz hafta Dünya Alzaymır günü çerçevesinde basında ve sosyal medyada farkındalık oluşturmaya matuf çok sayıda bilgi ve yorum paylaşılınca Arayan soran hastalarım dostlarım oldu.
Elle tutulur ciddi bir tedavisinin olmaması ister istemez insanları endişelendiriyor. Hele ailede veya yakınlarda böyle bir hastalıkla imtihan olan kimseler varsa bu kaygı kat be kat artabiliyor. Son katıldığım bir kongrede konuşmacı uzun uzun anlattıktan sonra tedavide yürüme ve eksersiz yanında beslenmede un ve şeker ile tuzun kısıtlanmasının umut verici sonuçlarından bahsetti.
Bu hastalığın kitabını yazan bir meslektaşım da köri baharatının kullanılmasının ilaçlardan daha etkili yan etkisiz bir tavsiye olarak kulaklarıma fısıldadı. İlaç firmaları duymasın diyorum.
Değerli okurlarım şu’u vukuunda beter etki oluşturan haber ve yorumlarla kaygı düzeyini artırarak stres katsayısını zıplatmak da bu hastalığa davetiye çıkarmanın başka bir yolu.
Cek caklı bilgilere itibar etmeyelim. Tedbir babından alınacak en önemli şey hareket ve eksersiz. Abartıya kaçmadan günlük yaşantımızda bazı rötuşlar yapmak yeter.
Yürümek günümüz insanının hiç önem vermediği en etkili tedavi şekli .Parkinson hastalığından şeker hastalığına , Kalp damar hastalığından Obezite’ye nerede ise her hastalığın tedavisinde etkinliği kanıtlanmış.
Beslenme düzenine dikkat etmekte aynı şekilde etkili.
Uygulanması kolay yan etkisi olmayan bu yaklaşımlarda yapılan hataların bedeli olarak günümüz insanı hastalanıyor. Çare ararken yapılan yanlışlarda tuz biber olup dimyata pirince giden insanlarımızı evlerindeki bulgurdan ediyor.
Aman dikkat. Eften püften sebepler ve duyumlarla hareket etmeyin. Ufak tefek şikayetler nedeni ile hastanelerimize gitmeden önce üç beş gün sabrederek basit tedbirlerle durumunuzu takip edip kendinize daha fazla iyilik yapabilirsiniz.
Toplumu hasta etmeyelim
Daha önce de defalarca yazdım çizdim. Sahada aktif olarak çalışan bir hekim olarak büyükler bilir demedim belki haddimi aşıp tekliflerde bulundum.
Makamlarda oturanların yaptıkları doğrudur diyerek yağcılığa yoğurtçuluğa soyunmadım.
Daha da ileri gidip sağlık sisteminde yapılan köklü değişikliklerden yıllardır olumlu anlamda nemalanan hükumetimizi böyle devam ederse iktidardan edebileceğinden bile bahsettim.
Sağlık sisteminin işleyişi sorumluluk makamında bulunanalar yukardan nasıl izliyor onu bilemiyorum ancak aşağıda gördüklerim böyle devam ederse , sadece hükumet edenleri değil , sağlıklı insanları da hasta ve hastalıklı hale getirecek.
Mevcut durumda sağlıklı insanlar için sistem tıkır tıkır işliyor. Sağlam bir vatandaş şöyle yada böyle sağdan soldan kulağına gelen fısıltılar veya yönlendirilmeler ile bir sağlık kurumuna gitsin başına gelebilecek bir kaç senaryo şöyle olabilir.
Acile gitti ise bir kaç tetkik ve filimden sonra koluna bir serum takılarak ilk müdahalesi yapılıp ertesi gün bir branş hekimine muayene olması söylenir.
Başka bir senaryo; Sağlıklı insan şikayet durumuna göre MR dahil iyi bir incelemeden geçer ve bir kaç hastalık olasılığı ile hastane içerisinde hekimler arası gezerken önemli yada önemsiz bir hastalık teşhisi ile eline tutuşturulan bir reçete ile çıkar.
Senaryoları daha fazla yazmaya gerek yok. Çare ve çözüm kapısı olarak gidilen yerden hastalık virüsü kapılarak çıkılır. Maalesef böyle örnekler çok ama çok fazla.
Gerçekten ciddi bir hastalığı olan bir vatandaş hastaneye müracaat edip tedavi olmak isterse eğer; İşinin çok ama çok zor olduğunu söylemeliyim.
İnsan dikkatli olursa çok şeyi gözlemliyor aslında. Bir çok vatandaşımız farkında olmadan hastanelerimize sağlıklı girip hasta olarak çıkmakta .Test etmeye gerek yok .
Bu şekilde kendini hasta zannederek gelen çok sayıda hastamın olması bu kanıya varmanı sebebi.
Aman dostlar hastalanmadan sağlığınızın kıymetini iyi bilin. Emanete sahip çıkma sorumluluğunuzu en üst düzeyde tutun. Pişmanlık duyarak ah vahlarla geçireceğiniz günler olmasın.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.