Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

31 Ağustos 2022

Dünya ABD'nin savaş tuzaklarını bozacak mı?

Sovyetler Birliği çöktükten sonra ABD’li liberaller, üç nedenden dolayı devletler, artık sorunlarını barışçıl yöntemlerle çözeceklerini iddia etmişlerdi. Birincisi, uluslararası örgütlerin olması, ikincisi, ekonomik çıkarların devletlerarası bağımlılık ilişkisini artıracağını söylemeleri ve üçüncüsü, demokrasiye artan ilginin olması. Özetle bu iddialarını şöyle temellendiriyorlardı: ‘‘İşler yolundayken neden kavga edelim?’’

Ancak dünya bu iddiaların aksine giderek daha çatışmacı bir geleceğe doğru gidiyor. Çünkü her üç alanı işlevsiz hâle getiren bizzat ABD’dir. Örneğin uluslararası bir örgüt olan BM kararlarını hiçe sayan İsrail’i destekleyen ABD’dir. Arap halklarının demokrasi taleplerini sabote eden ve darbecileri destekleyen yine ABD’dir.

***

Uluslararası siyasetin ana itici güçleri olan Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa, Çin ve Rusya arasında büyük bir mücadele yaşanıyor. Bütün bu gelişmeler dünyanın çok kutuplu bir sisteme doğru gittiğini gösteriyor.

Yukarda da belirttiğim gibi ABD, hâlen dünyanın bir numaralı gücüdür. Çin askeri ve ekonomik olarak dünyanın ikinci gücüdür. Rusya, dünyadaki en büyük nükleer silah stokunu elinde tuttuğu için askeri olarak büyük bir güçtür. Avrupa ise, ekonomik olarak büyük güçtür.

ABD, Avrupa’da Rusya’yı, Hint-Pasifik’te Çin’i, Ortadoğu’da İran’ı endişe kaynağı olarak gösteriyor. ABD Başkanı Biden, İran’ın nükleer programı ile ilgili olarak ‘’askeri güç kullanımının masada olduğunu belirtti.’’ (Voice of America) Öyle anlaşılıyor ki, ABD üç cepheli bir çatışma planlıyor.

ABD, genelde rakiplerinin gücünü ve savaşma kararlığından emin olmak için onları test eder. Test edilen devlet, çıkarlarını savunmaya kararlıysa ve ABD’ye bedel ödetecek bir gücü varsa kendisi savaşa girmez. Ancak ABD bu defa vekaletler üzerinden savaşı sürdürür.

Örneğin ABD, Rusya’nın kendisine ödeteceği bedeli göze alamayınca, Ukrayna’yı kışkırtarak öne sürdü. Sonra yüz üstü bırakarak uzaktan izliyor. Rusya’yı yıpratmak için arada bir Ukrayna’ya silah vererek öldürün birbirinizi diyor.

Aynı mantıkla Türkiye’yi yıpratmak için PKK terör örgütüne yıllardır silah veriyor. Bu terör örgütünün uyuşturucu dışında herhangi bir gelir kaynağı yok. ABD’nin desteği olmadan PKK terör örgütü yıllarca bu çatışmayı sürdürebilir miydi?

Şimdi ABD, aynı oyunu Tayvan için tezgâhlıyor. Tayvan, Ukrayna’ya bakarak ders çıkartıp çıkartmadığını göreceğiz. ABD gittikçe güç kaybederken, Çin güçleniyor. Amerikalı bazı yazarlar, bu güç geçişleri savaşa neden olacağını aksi hâlde Pekin ve Moskova’nın, Washington’un küresel liderliğini ele geçireceğini yazıyorlar.

Nükleer silahların varlığı hâlâ caydırıcı olsa da askeri teknoloji değişiyor. Örneğin yapay zekâ, hipersonik füzeler, insansız hava araçları savaşın niteliğini değiştirdi. Güvenlik uzmanları, askeri alanda dünya yeni bir teknoloji devrimi yaşadığını belirtiyorlar.

Bu değişimlerin bir sonucu olarak devletlerarasındaki güç dengeleri değişiyor. ABD Başkanı Joe Biden devam eden güç mücadelesini “demokrasi ve otokrasi arasındaki savaş” olarak tanımladı. Hâlbuki birçok ülkedeki otokratik rejimleri destekleyen bizzat ABD’dir.

Toparlayacak olursak: Ya dünya ABD’nin savaş tuzaklarını bozacak ya da ABD savaşla tüm dünyayı tuzağa düşürecektir. Her zaman vurguladığımız gibi mesel ciddi ve derindir.