Dünden bugüne gündemden!..
Özgürlüğe mecbur bırakılmış bir toplum olarak yetiştiriliyoruz. Başına zorunlu getirilen her kavramın özgür köleleri olarak dolaşıyoruz hayatın ve sanal âlemin koridorlarında. Sabrı yitirmişipi kopuk bir tespih elimizde ve neye sabredip neye şükredeceğimizi unutmuş bir halde volta atıyoruz bin adımlık konakta. Hangimiz mahpus hangimiz özgür, hangimiz deli hangimiz akıllı, hangimiz cahil hangimiz âlim... Belli değil bu yaşanmışlıkların mecbur bırakıldığı dünyada. Adına yaşamak dahi denmiyor artık! -Ömür tüketmek! Tüketirken tükenen nefesler işgal edilmiş halde pişmanlıklar denizinde alabora olmaya yüz tutmuş bir geminin dümeninde manzaranın güzelliğinden dem vurarak limandan habersiz batışın sefası üzerine nutuklar biriktiriyoruz çürümüş göğsümüzde. Küme düşecek olmanın gerçekliğiyle yüzleşmek yerine kaç savaştan galip ayrıldığımızın ve aldığımız üç puanlarla şampiyonluk hesapları yapıyoruz. Geçmişin zaferleri üzerine söylediğimiz kahramanlık türküleri de cabası.
Zorunlu bir yaşam hepimizinki. Seçme seçilme hakkı elinden
alınmış, seçileni seçmeye özgür bırakılmışız. Kendimizi liberal demokrat
görmekten de geri durmuyoruz. Bu halimizi bir de aristokrat bir selfie ile
süsleyince denmiyor keyfimize. Birden dörde, dörtten sekize, sekizden on ikiye
koşar adım giderken cebimizdeki bilgilerle ruhumuzdaki soruları cevaplayınca
bir yanlışın kaç cana bedel olduğunu unutuyoruz. Psikologların buldurmaya
çalıştığı çocukluğumuza altılı ganyan bayisinde rastlayınca umut etmekten başka
bir gerçeklik kalmıyor elimizde. Zeki ama çalışmayan bir nesli çalışırken
görmenin umudu bizimki! Nihayetinde ceketi satan babaların bir uçurumdan aşağı
gönüllü atlaması intihar sayılmıyor ve bir tercih sebebi olarak düşüyor
kayıtlara...
Kaç ölüm sinyal vermeden solluyor bizi ve hiçbiri uymuyor
trafik ışıklarına bu keşmekeşlikte. Sonra da bütün suçlu belediye olunca
ölümlerin hepsi meşrulaşıyor ve trafik canavarı beraat ediyor ilk celsede.
Servislerin hızına dolmuşların arabesk müzikleri ritim tutarken rıhtımda bekleyen
yolculara el sallamak kalıyor kaçan bütün fırsatların ardından. Gayri bir
Beşiktaş tramvayı geçmiyor bu şehirden ve bütün yollar Kadıköy'e çıkıyor maçın
sonunda. Lakin herkes Gülhane parkındaki ceviz ağacına bakıyor.
Sabır ile şükre yer değiştirmece oynatınca bütün
pişmanlıklar TDK’dayeni bir anlam kazanıyor. Bir ölüme ağıtlar yakarken
binlerce ölüme kör kalışımız hangi sözlükte karşılık bulur, bilen varsa bir
adım öne çıksın bir zahmet. Ben anlamakta çaresiz kalıyorum ve en büyük cahil
oluyorum çıktığım her açık oturumda. Birin birlikten daha büyük görüldüğü bir
çağda hangi bütünlük kuşatır bizi, anlayamıyorum. Diri diri gömülen kız
çocuğunun ve diğer bütün çocukların hesabı bize sorulduğunda cevap verecek
yüzümüz olur mu sizce? Bu halime bir fetva isterken aradığım kişilere
ulaşılamıyor olmanın ve tekrar denemem gerektiğinin çaresizliği ile iki ekmek
alıp eve dönüyorum ve evde donuyor bütün zaman. Herkesten ve her şeyden kaçınca
en uygun sığınak olarak kabul ettiğimiz evlerin sükûneti de pandeminin bize en
büyük mirası.
Herkes uykudayken daha bir anlam kazanıyor dünya.Hayat,
gündüzleri dokunamadığımız yaşamaya değiyor. Kendini dinleyince insan bu
saatlerde, gerçekten dinlenmiş oluyor ve sayemde dinlenmenin dinlemeyle bir
ilişkisi olduğunu keşfetmiş oluyor İsviçreli bilim adamları. O vakit de keşke
birbirimizi dinlemeyi öğrenebilseydik demeden edemiyor insan.
Dijital cehalet zor bir mesele bu zamanda! Atılan tiwitlerin
sağlamasını yapmıyor artık Oxfordlu Matematik Profesörleri. Şimdi herkes her
alanda uzman!Teyite muhtaç değil artık sanal bilgiler. Bir big data sarıp
sarmalıyor bizi ve onun sıcaklığında pişiriyoruz bilgi dağarcığımızı. Kitaplar
bu çağın kaydından düşeli asır oldu. Zorunlu olunca okumak, sermaye yüklendi diplomaya.
Gayrı bir kâğıdın peşinde koşmaca oynuyoruz kırk dokuz metrekarelik duvarlar
arasında.
Bu arada bir haber düştü medyaya. Denk geleniniz oldu mu,
bilmiyorum. Dört beş başı boş sokak köpeği bir sokak köpeğine saldırarak vahşi
şekilde katletmişler maalesef. Kim ne derse desin, içim parçalandı bir canın
parçalanmasına. Can taşıyan her canlı kıymetlidir benim nazarımda ve her zaman
mazlumun yanında saf tutmaya gayret ederim her halükarda. Lakin merak etmeden
de geçemiyorum. Hayvan hakları savunucusu dostlarımız hangi tarafı tutacak bu
kavgada?
Soruların cevapları herkesin kendi içinde karşılık bulur
muhakkak. Bizimki dünden, bugünden, gündemden dair notlar düşmek nisyan ile
malul hafıza-i beşere!