Duaya muhtaçız
Medine-i Münevvere’de bir gün Hz.Ömer (ra) Rasulullah (sav)ın huzuruna çıkıp, umre için kendisinden izin istiyor…
Efendimiz(sav):
-Kardeşim bizi de duana dahil et, bizi unutma, buyuruyor…
Hz. Ömer (ra) Rasulullah’ın kendisinden dua talebi karşısında duygularını şu cümlelerle dile getiriyor:
- Rasulullah(sav)ın bu sözüne karşılık bana dünyayı verselerdi bu kadar sevinmezdim.
Asrı Saadetten çarpıcı bir sahne… Âlemlere rahmet Hz. Muhammed(sav) umreye giden Hz. Ömer’den dua talep ediyor… Çünkü dua etmek kolay, dua almak zordur… Ve bizi dua alma arayışına girmeye yönlendiriyor…
O (sav) bir başkasının duasına ihtiyaç duyuyorsa, bizim için durum nedir? Varın siz düşünün!
Değerimiz alacağımız dualarla doğru orantılıdır…
Duanın gücünü kimse yadsıyamaz.. Özellikle yapacağımız dualardan daha çok alacağımız duaların gücünü görmemezlikten gelemeyiz…
Gaybi yardımların, ilahi tecellilerin, rabbani ikramların, lahuti ihsanların birçoğu alacağımız dualarda saklı olduğunu bilmek durumundayız…
Alacağımız dualar geleceğimizin güvencesi olacaktır…
Yetimin, yoksulun, yoksunun, yolcunun, yalnızın, yabancının, yaşlının, yitiğin duası imdadımıza yetişirse umarım yolda kalmayız…
Mazlumun, mustazafın, mahzunun, mağdurun, mahkûmun, mahrumun, muhacirin, mültecinin, misafirin, muhtacın duası ile dünya ve ahirette kendimizi muhafaza edebiliriz…
Mazlumun duası ile Rabbimizin kabulü arasında perde yoktur…
Hastanın, engellinin, acizin, yaşlının, hassas yüreklerin, buruk kalplerin duası ile hasarları giderebilir, hüzün ve hüsranı atabiliriz…
Mutlaka ama mutlaka anne ve babanın duasını almamız gerekiyor… Cennetin vizesi onların dudaklarında ve dualarında saklı olduğunu unutmayalım…
Badireleri, bariyerleri, belaları aşmak için garip guraba, fakir fukara duası alacağız…
Buhran ve bunalımları yenmek için bir de böylesi bir arayışa girelim… Varsın psikolojik destek, terapi seansları, anti-depresif ilaçlar yine devam etsin…
Kriz, kaos, kâbus günlerinde kapalı kapıları masum ve mahzun kalplerin duaları ile pekâlâ açabiliriz…
Gayet tabii dua almak siparişle olacak iş değil… Ismarlama hac olmuyor… Dua almakta bir hakediştir… Bir sonuçtur…
Öncelikle yanımızda çalıştırdığımız işçinin ekonomik getirisinden önce duasını alabilecek miyiz?
Müşterilerimizin bırakacağı kârdan önce onların duasının bizim için en büyük kazanç olduğunu kabul ediyor muyuz?
Sevenlerimizin övgü ve alkışından önce dualarına muhtacız…
Öğrencisinin duasını alan öğretmene ne mutlu!
Çalışmalarımız bize dua olarak dönerse bu bize yeter…
Kardeşlerimizin gıyabımızda yapacakları duadan daha güzel ne olabilir?
Dua fukarasıyız… Acilen duaya ihtiyacımız var…
Arakan’ın duasına… Afrika’nın duasına… Gazze’nin duasına… Keşmir’in duasına… Yemen’in duasına…
Geleceğe en güzel yatırım, duaya yatırım… Öldüğümüzde amel defterimiz kapansa bile dua sayfası açık kalacak…
Yeryüzünde duası geri çevrilmeyecek nice güzel insanlar var… En büyük arzumuz; adsız ve adressiz ağzı dualı yüreklere ulaşmak olmalı…
Evet, bizden sonra bize dua edecek kimsemiz olacak mı?
Bugün Türkiye ayaktaysa 3 milyon Suriyelinin duasını aldığı içindir, diyorum…
Yaptığımız iyilikler, aldığımız dualar bizi felaha çıkaracaktır, inşaallah…