Dolar (USD)
32.60
Euro (EUR)
34.79
Gram Altın
2491.51
BIST 100
9481.2
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

16 Ekim 2022

"Duânız olmasa Allah size ne diye değer versin!.."

Duâ Arapça bir kelime olup; çağırmak, seslenmek, istemek ve yardım talep etmek gibi mânâlara gelir. Duânın İslamî anlamı ise, kulun bütün benliğiyle Allahü Teâlâya yönelerek maddî ve manevî isteklerini O’na arz etmesidir. Öncelikle duâ, imanın en önemli göstergelerinden birisidir. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “De ki: Duânız (kulluğunuz ve niyazınız) olmasa Allah size ne diye değer versin!” (Furkan 77) Dolayısiyla duâ, Allah ile kul arasında kuvvetli bir bağdır. Başka bir ifade ile duâ, kulun istediği herşeyi, mutlak kudret sahibi olan Rabbinden istemesi ve halini O’na arz etmesidir…

Bu yazıda Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellemin bela, musibet ve sıkıntı zamanlarında okuduğu bazı duâları nakletmeye çalışacağız:

1- “Lâ ilâhe illellâhü’l-halim’ül-kerimu, sübhanellâhi ve tebarekellâhu rabbü’l-arşil-azîmi ve’l-hamdu lillâhi rabbi’l-âlemîne.”

(Halîm ve kerîm olan Allah’tan başka ilâh yoktur. Yüce Arş’ın Rabbi olan Allah’ı her türlü noksan sıfatlardan tenzîh ederim, O’nun şanı çok yücedir. Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.) (İ. Ahmed)

2- Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Ben bir söz bilirim ki, büyük bir üzüntüye, sıkıntıya düşmüş bir kul onu söylerse, Allahü Teâlâ ona muhakkak bir çıkış yolu açar. O söz, kardeşim Yunus’un sözüdür: Karanlık içinde kaldığı vakit şöyle demişti:

“Lâ ilâhe illâ ente, sübhâneke, innî kuntu mine’z- zâlimîne.” (Enbiya 87)

(Senden başka ilâh yoktur. Seni her türlü eksiklikten tenzih ederim, muhakkak ki ben zâlimlerden oldum.) (Tirmizi)

3- “Lâ ilâhe illellâhül’azîmü’l-halîmu, lâ ilâhe illallâhü Rabbül-Arş-il’azîmi, lâ ilâhe illellahü Rabbü’s-semâvâti ve Rabbü’l-erdi ve Rabbü’l-Arşi’l-kerîmi.”

“Azîm ve Halîm olan Allah’tan başka bir ilâh yoktur. Arş-ı Azîm’in sahibi olan Allah’tan başka ilâh yoktur. Bütün semâvatın, arzın ve çok şerefli Arş’ın sahibi olan Allah’tan başka ilâh yoktur.” (Buhari)

4- “Allahü Allahü Rabbî, lâ üşriku bihi şey’en.”

(Rabbim Allah’tır Allah. Ben, O’na hiç bir şeyi ortak koşmam!) (Ebu Davud)

5- “Allâhümme rahmeteke ercu, felâ tekilnî ilâ nefsî tarfate aynin, ve aslih lî şe’nî küllehu, lâ ilâhe illa ente.”

(Senin Rahmetini umuyorum ey Allah’ım. Beni, göz açıp yumuncaya kadar da olsa kendime bırakma, benim her hâlimi düzelt, Senden başka ilâh yoktur.) (Ebu Davud)

6- “Hasbiye’r-rabbu minel-ibâdi, hasbiyel-hâliku mine’l-mahlûkîne, hasbiye’r-rezzâku mine’l-merzûkîne, hasbiyellezî hüve hasbî, hasbiyallâhu ve ni’mel-vekîlu, hasbiyallâhu, lâ ilâhe illâ huve, aleyhi tevekkeltü, ve hüve Rabbül-arşil azîmi.”

“Kullara karşı Allah bana yeter, mahlûklara karşı Hâlik bana yeter, rızık yiyenlere karşı rızık veren bana yeter. Bana O yeter ki O bana kâfîdir. Bana Allah yeter, O ne güzel bir vekildir. Bana Allah yeter, O’ndan başka ilâh yoktur. O’na tevekkül ettim. O yüce Arşın sâhibidir.” (İ. Suyuti, Camiu’s-sagir 6580)

7- “Allâhümme innî abdüke, ibnü abdike, ibnü emetike, nâsiyetî bi yedike. Madın fiyye hükmüke. Adlün fiyye kadâuke. Es’elüke bi külli ismin hüve leke, semmeyte bihi nefseke, ev allemtehu ehaden min halkike, ev enzeltehu fî kitâbike, ev iste’serte bihi fî ilmi’l-ğaybi indeke, en tec’ale’l-Kur’âne rebî’a kalbî, ve nûra sadrî, ve celâe hüznî, ve zehâbe hemmî.”

(Allahım! Ben senin kulunum. Erkek ve kadın kullarının çocuğuyum. Kontrolüm Senin elindedir. Benim hakkımda Senin hükmün geçerlidir. Senin, benim hakkımdaki takdirin adalettir. Kendini isimlendirdiğin, veya kullarından birine öğrettiğin veya kitabında indirdiğin, veya katındaki gayb ilminde kendine has kıldığın Sana ait olan bütün isimlerle Senden diliyorum ki: Kuranı kerimi; kalbimin neşesi, göğsümün nuru, kederimin izalesi ve üzüntümün gidişi eyle!) (İ. Ahmed)

8- “Allâhümme innî eûzü bike min cehdi’l belâi ve derki’ş-şekâi ve sûi’-l kadâi ve şemâteti’l-a’dâi.”

(Allah’ım belâ cenderesine dûçar kalmaktan, şekâvetin gelip çatmasından, kötü kazadan ve düşmanın kötü halime sevinmesinden Sana sığınırım. (Buhari)