"Duânız olmasa Allah size ne diye değer versin!.."
Duâ
Arapça bir kelime olup; çağırmak, seslenmek, istemek ve yardım talep etmek gibi
mânâlara gelir. Duânın İslamî anlamı ise, kulun bütün benliğiyle Allahü Teâlâya
yönelerek maddî ve manevî isteklerini O’na arz etmesidir. Öncelikle duâ, imanın
en önemli göstergelerinden birisidir. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “De ki:
Duânız (kulluğunuz ve niyazınız) olmasa Allah size ne diye değer
versin!” (Furkan 77) Dolayısiyla duâ, Allah ile kul arasında kuvvetli bir
bağdır. Başka bir ifade ile duâ, kulun istediği herşeyi, mutlak kudret sahibi olan
Rabbinden istemesi ve halini O’na arz etmesidir…
Bu yazıda Peygamber efendimiz
sallallahü aleyhi ve sellemin bela, musibet ve sıkıntı zamanlarında okuduğu
bazı duâları nakletmeye çalışacağız:
1- “Lâ ilâhe illellâhü’l-halim’ül-kerimu,
sübhanellâhi ve tebarekellâhu rabbü’l-arşil-azîmi ve’l-hamdu lillâhi rabbi’l-âlemîne.”
(Halîm ve kerîm olan Allah’tan başka
ilâh yoktur. Yüce Arş’ın Rabbi olan Allah’ı her türlü noksan sıfatlardan tenzîh
ederim, O’nun şanı çok yücedir. Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.) (İ.
Ahmed)
2- Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Ben bir söz
bilirim ki, büyük bir üzüntüye, sıkıntıya düşmüş bir kul onu söylerse, Allahü
Teâlâ ona muhakkak bir çıkış yolu açar. O
söz, kardeşim Yunus’un sözüdür: Karanlık içinde kaldığı vakit şöyle demişti:
“Lâ ilâhe illâ ente, sübhâneke,
innî kuntu mine’z- zâlimîne.” (Enbiya 87)
(Senden başka ilâh yoktur. Seni her
türlü eksiklikten tenzih ederim, muhakkak ki ben zâlimlerden oldum.)
(Tirmizi)
3- “Lâ ilâhe
illellâhül’azîmü’l-halîmu, lâ ilâhe illallâhü Rabbül-Arş-il’azîmi, lâ ilâhe illellahü
Rabbü’s-semâvâti ve Rabbü’l-erdi ve Rabbü’l-Arşi’l-kerîmi.”
“Azîm ve Halîm olan Allah’tan başka bir ilâh
yoktur. Arş-ı Azîm’in sahibi olan Allah’tan başka ilâh yoktur. Bütün semâvatın,
arzın ve çok şerefli Arş’ın sahibi olan Allah’tan başka ilâh yoktur.” (Buhari)
4- “Allahü
Allahü Rabbî, lâ üşriku bihi şey’en.”
(Rabbim
Allah’tır Allah. Ben, O’na hiç bir şeyi ortak koşmam!) (Ebu Davud)
5- “Allâhümme
rahmeteke ercu, felâ tekilnî ilâ nefsî tarfate aynin, ve aslih lî şe’nî küllehu,
lâ ilâhe illa ente.”
(Senin Rahmetini
umuyorum ey Allah’ım. Beni, göz açıp yumuncaya kadar da olsa kendime bırakma, benim
her hâlimi düzelt, Senden başka ilâh yoktur.) (Ebu Davud)
6- “Hasbiye’r-rabbu minel-ibâdi, hasbiyel-hâliku mine’l-mahlûkîne,
hasbiye’r-rezzâku mine’l-merzûkîne, hasbiyellezî hüve hasbî, hasbiyallâhu ve
ni’mel-vekîlu, hasbiyallâhu, lâ ilâhe illâ huve, aleyhi tevekkeltü, ve hüve
Rabbül-arşil azîmi.”
“Kullara karşı Allah bana yeter,
mahlûklara karşı Hâlik bana yeter, rızık yiyenlere karşı rızık veren bana
yeter. Bana O yeter ki O bana kâfîdir. Bana Allah yeter, O ne güzel bir
vekildir. Bana Allah yeter, O’ndan başka ilâh yoktur. O’na tevekkül ettim. O
yüce Arşın sâhibidir.” (İ. Suyuti, Camiu’s-sagir 6580)
7- “Allâhümme
innî abdüke, ibnü abdike, ibnü emetike, nâsiyetî bi yedike. Madın fiyye
hükmüke. Adlün fiyye kadâuke. Es’elüke bi külli ismin hüve leke, semmeyte bihi
nefseke, ev allemtehu ehaden min halkike, ev enzeltehu fî kitâbike, ev iste’serte
bihi fî ilmi’l-ğaybi indeke, en tec’ale’l-Kur’âne rebî’a kalbî, ve nûra sadrî, ve
celâe hüznî, ve zehâbe hemmî.”
(Allahım! Ben
senin kulunum. Erkek ve kadın kullarının çocuğuyum. Kontrolüm Senin elindedir.
Benim hakkımda Senin hükmün geçerlidir. Senin, benim hakkımdaki takdirin
adalettir. Kendini isimlendirdiğin, veya kullarından birine öğrettiğin veya kitabında
indirdiğin, veya katındaki gayb ilminde kendine has kıldığın Sana ait olan
bütün isimlerle Senden diliyorum ki: Kuranı kerimi; kalbimin neşesi, göğsümün
nuru, kederimin izalesi ve üzüntümün gidişi eyle!) (İ. Ahmed)
8- “Allâhümme innî eûzü bike min cehdi’l belâi ve derki’ş-şekâi ve sûi’-l kadâi ve şemâteti’l-a’dâi.”
(Allah’ım
belâ cenderesine dûçar kalmaktan, şekâvetin gelip çatmasından, kötü kazadan ve
düşmanın kötü halime sevinmesinden Sana sığınırım. (Buhari)