Duamız olsun
İsteklerimizi
dua etmek suretiyle rabbimize sunar, dilek ve arzumuzun kabul edilmesini
isteriz. Kulun Allah’tan yardım istemesi, gönülden Allah’a yönelmesi, hem
kalbi, hem de dili ile dileklerini O’na sunması, iyilik ve yardım dilemesi duadır.
Allah’la aramızda bağ olan dua, ilahî rahmetin imdadımıza yetişmesini sağlayan
önemli bir vasıtadır.
Yeter ki
samimiyetle istemesini bilelim. Rabbimiz, “Benden
isteyenin dua ettiğinde duasını kabul ederim” (Bakara S. 186)
buyurmaktadır. Evden çıkarken: “Allah’ım,
ismini anarak yola çıkıyorum. Sen ne dilersen o olur. Sana tevekkül ettim.
Allah’ım, evimize dönünceye kadar haktan sapmaktan ve saptırılmaktan,
zulmetmekten ve zulme uğramaktan, cahillik etmekten ve cahilce davranışlara
itilmekten, günün her türlü sıkıntı ve meşakkatinden, bedenime ve malıma bir
zararın gelmesinden, aileme ve çocuklarıma çirkin bir dönüşle dönmekten sana
sığınıyorum” duasını edip çıksak dönüşümüzdeki huzuru fark ederiz.
Yıllar önce
okuduğum bir hikâye aklıma geldi: Bir İngiliz,
dolaşmak ve halkı gözlemek için Afrika'ya gittiğinde rehberler onu, kıtanın en
vahşi bölgesine götürürler. İngiliz onlarla birlikte yürüyerek, çevredeki
kamıştan yapılmış kulübelerin oluşturduğu köylerden birine gittiğinde gözü
çıplak bir yerliye takılır. Adam, bir kütüğün başına oturmuş, elindeki tokmakla
kütüğe gelişigüzel vurarak tamtam çalıp anlamsız sesler çıkarıyor. İngiliz,
adamı bir süre inceledikten sonra, “Bu tamtamı neden çalıyorsun?” diye
sorar. Yerli, tokmağını kütüğe vurmayı sürdürürken, İngiliz’e “Bu yaz kurak
geçti, köyümüz susuz kaldı. Tamtamı çalmamın nedeni, bu kuraklık nedeniyle”
der. İngiliz, elini kaldırarak yerliye susmasını işaret eder ve “Devam
etmene gerek yok, anladım ne diyeceğini” piposundan birkaç nefes çektikten
sonra “Yani mevsim kurak geçti, nehirler kurudu, köyünüz susuz kaldı. Sen de
şimdi tamtam çalıp, ruhları yardıma çağırıyorsun ve aklın sıra dua edip,
ruhların yardımını sağlayarak yağmur yağdıracaksın. Öyle değil mi?” deyince
adam, tamtam çalmayı bırakıp şaşkınlıkla İngiliz’in yüzüne bakarak, “Demek
bu çağda hâlâ ruhların yardımıyla yağmur yağdırılabileceğine inanıyorsunuz”
dedikten sonra tebessümle tamtam çalmasının nedeninin komşu köyden su
tesisatçısı çağırmak olduğunu açıklamış.
Ramazan ayını dolu dolu geçirmek için her ne kadar hatmi şeriflerle, teravih namazlarımızla ve iftar sofralarında garip ve fakirleri sevindirecek olsak da deprem bölgelerinde kurulan iftar ve sahur çadırlarını da unutmayalım derim. Duanıza devam ederken elimizden gelen maddi yardımları da ihmal etmeden, yakınmaları, hüzünleri, küskünlükleri, dargınlıkları hayatımızdan çıkarıp atalım. Hatta bu ramazan münasebetiyle zamanımızı, enerjimizi, bilgimizi, başkalarını değiştirmek için değil, kendimizi değiştirmeye gayret edelim. Bu arada geçmişin kinlerini hayatımızdan çıkarıp kin güderek, kızarak, sinirlenerek hayatımızı mahvetmeyelim. ve’s-selam.