DSÖ pandemi anlaşması: Tehlikenin farkında mısınız?
Klaus Schwab, eski Greenpeace direktörü Jennifer Morgan ile Davos'ta yaptığı bir sohbette, iklim krizinin tek çözümü olarak dünya
hükümetini önermişti.
Son yıllarda dünyada tek bir politikacı yok ki sırf zamana
ayak uydurmak adına net sıfır emisyon hedefinden bahsetmesin.
1968 yılında kurulan
Club of Rome'nin tek amacı da; çevreyi toplumu dönüştürmek için bir bahane
olarak kullanmaktı. Açıkçası gezegeni "kurtarmak" için her türlü sert
önlemin alınmasını savunurlar.
Buna sağlığı da ilave etmek gerekir. Nihayetinde Covid-19
tecrübesini daha doğrusu otoriterliğini yaşadık. Sağlık bahane edilerek tüm
dünyada nasıl despot kararlar aldıklarını hep birlikte şahit olduk.
Joe Biden yönetimi tam da bu noktada bir şeyler planlıyor.
Yakın bir zamanda ilaç şirketlerinin aşı üretim kapasitelerini geliştirmeyi
amaçlayan ulusal bir strateji açıkladı.
Dünya Sağlık Örgütü
de 194 üye ülke ile birlikte “Dünya Sağlık Örgütü Anayasası” kapsamında bir sözleşme,
anlaşma veya bir uluslararası belge hazırlama sürecini başlattı.
Parola; tek sağlık!
Mayıs 2024'te oylaması planlanan bu anlaşma için 2005
Uluslararası Sağlık Tüzüğü'nde bazı değişiklikler yapmayı planlıyorlar. Bu değişiklikler DSÖ'ye ABD dahil tüm üye
devletlerin fiili yönetim organı olma yetkisi verecek.
Hükümetlerin Covid-19 döneminde insan hakları sözleşmeleri
de dahil olmak üzere birçok sözleşmeyi ihlal ettiklerini düşünecek olursak bu
yeni anlaşmanın vahametini varın siz hesap edin.
Birçok bilim adamı ve
hukukçu bu anlaşmanın DSÖ, ulusal hükümetler ve bireyler arasındaki ilişkiyi
temelden sarsacağını ve yeniden şekillendireceğini iddia ediyor.
Ekim 2022'de Dünya Sağlık Örgütü, “Tek Sağlık Ortak Eylem Planı” adlı yeni bir girişimi duyurdu.
WOAH Genel Müdürü Dr
Monique Eloit, Tek Sağlık Ortak Eylem Planıyla ilgili olarak; “küresel sağlık tehditleriyle mücadelede
kritik önem taşıyor” dedi.
Şu anda taslağı hazırlandığı şekliyle, Uluslararası Sağlık
Tüzüğü değişiklikleri yasal olarak bağlayıcı olacak ve yerel ve ulusal
yasaların yerini alacaktır. Üye devletlerin DSÖ düzenlemelerine uymasını
sağlamak için yaptırım uygulanması bile isteniyor!
Nedir bunlar?
Gen bazlı tedaviler, tıbbi cihazlar ve teşhisler için ulusal
güvenlik onay süreçlerini geçersiz kılmak ve vatandaşların seyahat etmesini
önleyen ve tıbbi muayene ve tedavileri zorunlu kılan ulusal, bölgesel ve
küresel karantinalar uygulamak vs.
Önerilen yeni
yetkiler, yalnızca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni değil, aynı zamanda BM
Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni de geçersiz kılacak. Kısacası temel insan hakları anlayışımızda
yeni bir dönüm noktasına işaret ediyor bu anlaşma.
Örneğin mevcut tüzüğün uygulanması, kişilerin haysiyetine,
insan haklarına ve temel özgürlüklerine tam saygı içinde olacaktır"
ifadesi siliniyor ve yerine “tüzüğün
uygulanması eşitlik, kapsayıcılık, tutarlılık ilkelerine dayanacaktır..."
şeklinde değiştiriliyor.
DSÖ'nün bu ve buna benzer
önerilerle aslında kendini küresel tek otorite olarak kabul ediyor. Açıkça
ulusal sağlık bakanlıklarının ve seçilmiş, egemen parlamentoların üzerinde bir
güç olarak belirecek.
Daha da önemlisi, bedensel özerkliği ve kişisel tercihi
ortadan kaldıracak ve Allah’ın verdiği bu hak ve özgürlüklerin yerine herkese
uyan “tek tip tıp” koyacaktır.
Bireysel özgürlüğe
değer veren ve bedensel özerkliğe saygı duyan ülkelerin tek seçeneği var o da Dünya
Sağlık Örgütü'nden çekilmektir.
“Tek Sağlık” adı
altında yapılacak bu düzenleme belli ki dünya hükümeti yolunda atılan en ciddi
adım olacak. Dünyanın neresinde olursa
olsun tüm vicdanlı insanlar el ele vermeli ve uyuyan siyasetçileri uyandırmanın
yollarını aramalıdır.