Dostmodern darbe girişiminin sene-i devriyesinde\u2026
Klasik darbelerden sonra postmodern darbelerle tanışmıştık. Adı darbe olmayan ama sonuçları standart darbeninkinden kesif ve etkiliu2026
O vakitler bilemezdik darbenin bir de dostmodern versiyonu olup amacının klasik ve postmodern darbeden daha kapsamlı, sonucun daha etkili olmasının güdüldüğünüu2026
17-25 Aralık, siyasi tarihimize olduğu kadar toplum bilime de yeni bir kavram kazandırdı. 28 Şubat'ın tüm yok saymalara karşın literatürdeki postmodern darbe" yerini sağlam ve sarsılmaz bir şekilde aldı. Dostmodern darbenin de daha kavi ve derinden yerleşmesine her geçen gün tanıklık etmekteyiz.
Bu darbe girişiminin muhafazakar vicdanlarda oluşturduğu aldatılmışlık ve oyuna getirilmişlik duygusunun açtığı onulmaz yaralar ne zaman tamir olunur bilinmez.
Alnı secdeye varan, dilinden Allah rızası, hizmet kelamlarını eksik etmeyenlere teşekküllerinin varlık sebepleri irdelenmeden şeksiz şüphesiz inanmanın bir iman belirteci değil saflık olduğunu da geç öğrendik.
Altın nesil oluşturma laf-ı güzaflarına serilen yollar, rıza-i İlahi adına açılan gönüllerdeki aldatılmışlık duygumuzun kısa zamanda tamir edileceğini düşünmek safdillik olur.
Temiz gönüllü insanların pak niyet ekseninde nasıl da emperyalist çarka peşkeş çekildiği, içteki ve dıştaki düşmanların emellerine asker kılındığını temaşa etmiş olmaktan da haz almış değiliz.
Haram lokma yemedik, diye feveran edenlerin KPSS, YDS, ALES, Askeri okul ve bilumum sınavlarda cemaat dışı insanların diskalifiye edilerek haklarına girilmesi kendi dışındaki tüm Müslümanları/dindarları bile yok saydıklarına, öteki/düşman bellediklerine bir delil değil midir?
Devlet, millet destekli açtıkları özel okullarda çocukları askeri okullara, hukuk fakültelerine yönlendirip askeriyede, yargıda kadrolaşmaya çalıştıklarını, bunu da emperyal güçlerin emrine amade kılmak istediklerini anlamadıksa biraz da bizim saflığımızdan olmalı!
Saflık ve safiyanelik arasında ne tür, nasıl bir nüans var ve bizler yıllardır gözlerimizin önünde bu oyunlar dönerken iddialara itibar etmememizi, iftira görmemizi hangi sıfatla masum ve meşru kılmalıyız bilemiyorum!?
Allah rızası, hizmet teraneleriyle bir milletin dini duyguları, vicdanları istismar edilirken Türkçe olimpiyatlarda avuçlarımız patlayana kadar alkışlayıp Afrika'dan getirilen yönetici çocuklarını evlerimizde ağırlarken nasıl da kıvanç duyuyorduk değil mi?
İyi insan olmakla iyi niyetli bakmak arasında ciddi ve korkunç bir fark olmalı. Bizimkisi, iyi insan olmayı cem-i cümle eyleme karşı iyi niyet duygusuyla kuşanmak arasındaki kıyas kabul etmez farka körlüğümüzden kaynaklanıyor olmalı.
İyi yedik, kabul edelim işte!
Tüm hüsn-ü zannımızla, süslenmiş cümlelerle, sevgi-saygı kelimeleri eklemlenmiş sohbetlerle sadece cemaat tabanı değil tüm dindarlar, muhafazakarlar kallavi bir oyuna getirildik.
Sene-i devriyesinde hepimize tekrar geçmiş olsun.
Allah, bu güzel milleti postmodern, dostmodern ve klasik darbelerden, darbe girişimlerinden korusun, birlik beraberliğimizi tesis edip daim kılsın. Muhabbetle efendimu2026
Twitter.com/sabihadogann