DOST'a mahsus
Geçtiğimiz
gün Hz. Ömer’in r. “Allah seni biri(leri)nin sevgisi ile
mükâfatlandırmışsa, var gücünle o sevgiye sarıl” sözünü hatırladım ve
sosyal medyada paylaştım. Çok uzun yıllar önce öğrendiğim bu vecizenin değerini
ancak o gün hakkıyla kavrayabildim.
Kimi
sözler vardır, deyimler, menkıbeler vardır ki insanda karşılık bulmayıncaya
kadar anlaşılsa bile kavranamaz. Kavranamayan bir olay ya da olgu hakkında
değerlendirmelerin sığlıktan kurtulması mümkün değildir, çünkü;
Bir
olay ya da bir değer hakkındaki bir bilgi o bilgiye sahip olan kişinin
hayatında bir yere işgal etmemişse, o kişide bir tecrübe oluşturmamışsa o bilgi
ne kadar önemli olursa olsun derinliğe eremez ve dolayısıyla tam olarak anlaşılamaz,
kavranamaz. Ve bilmeliyiz ki hayatın gerçekleri ile kitap sayfalarında
yazılanların örtüşmemesi de bizim eksikliğimizdir.
Dostluk
ve dost kaybı da bu minvalde değerlendirilmelidir.
İnsanoğlu
kimi zaman kaybetmeden anlamaz dostunun değerini. Kaybedince de kendisini
suçlamaya başlar ama iş işten geçmiştir. Oysa hayatta çok az “dost”
kazanılır. Tanıdığınız çok insan olabilir, sevdikleriniz, sevenleriniz de çok
olabilir ama size gerçek anlamda “dost” olabilen ve bu dostluğu “azizdost”luk
ile taçlandıran kaç kişi çıkar ki?.. Hem bu dostluk öyle bir noktaya taşınır ki
onunla yapılan muhabbetin ne kıymeti ölçülür ne de muhabbetinden geçilir.
Bu dostlukları
ne menfaat ne bencillik yıkabilir, ancak yanlış anlaşılma bu dostluğun
düşmanıdır. Yanlış anlaşılmaların ekseriyeti de söylediklerinizin dostunuzun
dünyasında neye karşılık geldiğini ıskalamanızla alakalıdır. Özellikle telefon,
mesaj gibi ru be ru olmayan iletişimin böyle bir sıkıntısı olur. Çünkü
söylediklerinizde jest ve mimikleriniz yok. Olmayınca İKONlar yeterli gelmiyor
meramı ifadeye. Bir anlık gaflet dostunuzu da dostluğunuzu da yaralayabilir.
Hele
hele heyecan ve üzüntüden dolayı kendinizi savunmakta yetersiz kalırsanız o
zaman kopuşun eşiğine gelebilirsiniz. Bir de karşınızdakinin dostluğunuzda
kusur bulduğunu düşünürseniz işte o zaman bu dostluk artık sekaratta demektir.
Ama
dostluksa, gerçek anlamıyla dost olmuşsanız sekaratta da olsa onu kurtarmak
mümkündür.
O
zaman ne yapılmalı?
O
zaman niyetiniz iyi de olsa sonunu getiremeyeceğiniz bir konuyu
konuşmamalısınız, bir adım atmamalısınız ya da dostunuza karşı daha açık
olmalısınız. Verdiğiniz örneklerde kendinizi emin gösterirken karşınızdaki
dostunuzu üzebilirsiniz. Detaylardan kaçınırken öyle hassas davranmalısınız ki
dostunuza kendisini “güvenilmez” hissettirmemelisiniz.
Dünya
halidir, insanız ve hata bizlere mahsustur. Hata yapmamak bizi aşar lakin bizi
aşmayan bir güzel değerimiz var: Kendini affettir(ebil)mek.
Hayır,
Özür
dilemekten bahsetmiyorum, elbette özür dilemelisiniz ama ben kendinizi
affettirmeyi dostunuzdan candan istemenizden söz ediyorum. Öyle ki
affedildiğinize ikna oluncaya kadar “dost”a açıklama yapmalı ve
hatanızın affedilmesinden dolayı ona yalvarmalısınız. Dostun dosta
yalvarmasının yadırganır bir yanı yoktur hatta bu sizi erdemli kılar. Bir
dostluğu kurtarmak için, sevginizin adını gerçekten de “dostluk”
koymuşsanız sabaha kadar yalvarsanız yeridir.
Elbette
ki erkek ve bayanların bahar hoşlantılarını kast etmiyorum, dost ve dostluk
derken kalbin derinliklerine işlenmiş muhabbeti esas alıyorum. Yoksa
duygulu-duygusuz “beğenmeler” bahar mevsimiyle birlikte erkenden başlar,
sonra yerini başkaları ile yaz-tatil “kanka”lığına bırakır. Konumuz bu
değil. Konu, acısını değil, küçük bir sorununu bile sorununuz gibi göreceğiniz,
bu sorunun giderilmesi için kendi imkânlarınızı zorlayarak çabalayacağınız
dostluklardır.
Bu
dostunuza onu sevdiğinizi söylemeyi ihmal etmeyin. Alemlere Rahmet Muhammed
Mustafa (sav), “Birbirinize sevdiğinizi söyleyin, muhabbetiniz artsın” buyurmakla
bizim sevgilerimizi pekiştirerek essah kılmayı murad etmiştir. Ayrıca,
Bu tür
dostluklar sizin en sıkıntılı zamanlarınızda moral olur, dua olur, nur olur.
Bu tür
dostluklar nefessiz kaldığınız zaman oksijen,
Gıdasız
kaldığınızda serum olur size…
İyi ki
varsın dost!
Diyebileceğiniz
dostlukları yaşatın;
Birbirinizi
kendinizden de koruyun, ki dostluk yaşayabilsin.