Dolar (USD)
35.16
Euro (EUR)
36.59
Gram Altın
2958.42
BIST 100
9916.22
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Dört işlem yaratılışa ters!

İnsanların izafî olarak ortaya koyduğu bilimsel kaidelerin derin düşünce ile irdelenmesi, yaratılışın mucizevi tarafını ortaya koyar.

Tabi ki bilimin parametreleri izafî gerçeklerdir, hakiki gerçekleri anlamak için. Sadece bir pergel veya şâkul görevi yapar. Lakin ülfet dediğimiz düşüncedeki sıradanlaşma bu gölgeleri zamanla gerçek gibi algılatır insana ve eşyanın hukukuna da en büyük tecavüz o zaman yaşanmış olur.

Mesela, hayatımızı kolaylaştıran matematikteki dört işlemin her biri üzerine varlığın yaratılış yetki ve sorumluluğu bağlamında düşündüğümüzde bu sapmayı görürüz.

Efendim matematikte 0’dan 9’a kadar olan her bir sayının kendindeki zatî ve izafî değeri orijinalken dört işlemle ortaya koyduğu her yeni sonuçta değişimin ve dönüşümün eseri, aynı zamanda aslî kalmama, zatî olma durumundan inhiraf etme durumu ortaya çıkar.

İsterseniz 1,2,3,4… sayılarını ele alalım.

Önce toplama işlemi bağlamında bakalım. Bu dört sayıdan hangisini diğerine ilave edersek edelim asla cevher olan sayının aslı gibi kalmadığını görüyoruz. 1 biraz daha kalınlaştı ve kendi gibi kalmadı, yeni bir biçim ve içerik oldu. Kendisiyle toplanınca 2 oldu. 2’ye eklenince 3 oldu. 3’e ilave edilince 4 oldu. 4 ilave edilince kendinden çok uzaklaştı. Aslı ile hiçbir ilişkisi kalmadı.

Çıkarma İşleminde 1’in bünyesinde hep bir incelme oldu. Gittikçe zayıfladı ve her işlemde kendi gibi kalmayarak değişime uğradı. Kendisinden kendisini çıkarınca ortada bir şey kalmadı. 2’yi çıkaramadığımızdan dolayı daha olumsuza gitti. 3’ü çıkarmak için çok gayret etsek de boş yere kürek çektik. 4’e gelince artık bıraktık biri zayıflatmayı.

Çarpma işleminde ise aklımız daha karıştı. Çünkü ortaya çıkan sayı hem kendisi değildi hem de çok abartılı bir netice elde edilir gibiydi. 1’i 1 ile çarpıştırınca bir şey değişmiyor gibi göründü ama çok enerji kaybetti vücudundan. 2 ile çarpıştırınca biraz sert kayaya çarptı. Etkisiz eleman gibi gözüktü lakin yine kaybeden kendisi oldu. 3 ile çarpınca 1 artık sıradanlaşmaya başladı ve kabak tadı veriyor gibi algılansa da olan yine 1’e oldu. Çünkü enerjisi her çarpışma sonucunda azalıyordu. 4 ile çarpıştırınca 1 artık dur diyecek mecali kendinde hissedemedi. Bundan sonraki bütün çarpışmalarda yaşayan bir ölü gibi var olmaya devam etti.

Bölme işleminde ise tam bir bölünme var. Hem de kendisiyle bölünmek istenen sayıların adedince bir benliğinden küçülme var bu bölünmede. 1 kendiyle bölününce ortada ne zatı, ne sıfatı kalıyor emin olun. 2’ye bölününce yarısı gidiyor ve diğer yarısından da bir şey çıkmıyor. 3’e bölüşülünce artık deforme olan bir form ve anlamsız bir görüntü kalıyor. 4’te bölününce ortada hiçbir şey kalmıyor ahlardan başka.

İşte matematiğin bu dört işlemi gösteriyor ki yaratılışın başlangıcı nasıl mucizevi ise bitişi dahi öyle mucizevi bir noktadadır.

Her varlık kendi tanım aralığı içinde değerli ve harikadır.

Her insan da bütün bu işlemlerin ezici değirmen taşları arasında geçmeden kendi kalarak gelişip değişirse değerlidir ve normalliğin mucizevi yaratılışını koruyabilmektedir.

Maddi çıkar elde etmede ve haz durumumuzu daha ileri taşımada dört işlem faydalı gibi görülebilir. Lakin yaratılışta konulan tabiatı yine yaratıcının varlığın tabiatına koyduğu kanunlarla işleme koymazsak en basit işlem dahi olan dört işlem yaratılışa en büyük aykırılık olarak görülebilir.

Zannederim ki her varlık gibi insan fıtratı da dört işleme aykırıdır. Sadece bir izafiyet atfedilmeli bu işlemlere daha ilerisi düşünülmemeli.

Söz az ve öz gerektir vesselam.