Dönüşüm zamanı
Malum olduğu üzere hepimizin gündeminde ilk sırayı Korona virüsü işgal ediyor.
Ancak benim ilgi odağım, virüsün hayatımızın bundan sonraki kısmını nasıl etkileyeceği...
İçinden geçtiğimiz süreç tarihte eşi benzeri görülmemiş olarak karşımıza çıktı. Elbette dünya tarihi boyunca çeşitli salgınlar, çeşitli krizlerle karşı karşıya kalınmıştı. Ancak bugün yaşananlar geçmişte yaşananlarla kısmen benzerlik gösterse de geçmiştekilerin toplamı gibi oldu.
Küreselleşmenin bir etkisi olarak 3 ay gibi kısa bir sürede tüm dünyayı etkisi altına alan salgının ekonomik etkileri de bir hayli sert olacak gibi görünüyor.
1929 Büyük Buhran, 1973 Petrol Krizi, 2008 Küresel Finans Krizi gibi son 100 yılın en büyük üç krizinin sebeplerinin tek bir krizde yaşandığını görüyoruz. Bu krizlerden ayrışan yönü ise krizin sebebinin ekonomik nedenlerden ayrı olmasıdır.
Avrupa’da bazı ülkeler, ekonomik etkilerinin daha fazla derinleşmemesi için salgının etkilerinin devam etmesine rağmen tedbirleri gevşetmeye başladı bile…
Sürece genel olarak bakıldığında Türkiye’nin başarılı bir performans gösterdiğini söyleyebiliriz. Ölümlerin vaka sayılarına oranla düşük kalması, önemli bir başarı olarak görülmelidir. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve ekibinin aldığı önleyici tedbirlerle ülkemize girişini geciktirmesinin yanında ülkemizde vaka görülmeden aylar öncesinden ilaç teminini sağlamış olması yatmaktadır.
Salgın öncesinde savunma sanayinde gösterilen başarılara sağlık alt yapısı ve tedavi sürecinde gösterilen başarı eklendi. Türkiye bundan sonraki süreçte bu alanlarda ön plana çıkaracaktır.
Türkiye’nin sağlık altyapısı ve sağlık sistemindeki başarısı ile birçok ülkeye kıyasla daha başarılı olduğu ortaya çıktı. Salgın öncesinde de özellikle son yıllarda sağlık turizminde öne çıkan Türkiye, salgın sonrasında artan bir ivme ile yoluna devam edecektir.
Gıda temini konusunda hiçbir problem yaşamayan Türkiye, tarım alanında da yapılan eleştirileri boşa çıkarmıştır.
***
Bu süreç, yerli üretimin ne kadar önemli olduğunu gözler önüne sermiştir. Aynı zamanda kitlesel üretimler yerine daha butik sanayi sitelerinin ülkenin her bir köşesinde olması gerektiğini de ortaya koymuştur. Üretim kitlesel olarak tek bir yerde değil, daha küçük sanayi siteleri halinde ülkenin her yerinde olması gerekmektedir. Aksi takdirde salgın, deprem gibi afetlerde veya ulaşımın zorlaştığı durumlarda ciddi sıkıntılar yaşanmasına neden olabilmektedir.
Pandemi süreci sebebiyle yaşanan ekonomik krizden en çok yoksullar etkilenmektedir. İşsiz kalanların çoğunluğunu yoksul kesim oluşturmaktadır. Süreç sonrası dünya hangi yöne giderse gitsin, gelir dağılımı adaletsizliğinin azaltılması için gayret gösterilmelidir.
Aşırı tüketime dayalı olarak sürdürülmeye çalışılan kapitalizm bugünlerde de görüldüğü üzere hızlı tüketim durduğu anda büyük bir krize girmektedir. Muhtemelen kapitalist zihniyet kriz sonrasında yeniden aşırı tüketimi canlandırmak için politikalar üretecek ve mevcut sistemin devam etmesi için gayret gösterecektir.
Ancak daha adil bir sistem gelebilmesi için girişimciliğin tabana yayılması, stratejik önemdeki büyük yatırımların da devlet kontrolünde gerçekleşmesi gerekmektedir. İnşaat sektörü, gerek oluşturduğu istihdam, gerekse tedarik zincirindeki genişliği sebebiyle önemli olsa da süreç üretimin daha önemli olduğunu göstermiştir.
İnşaat sektörünün aile başı bir daire yerine kişi başı bir daire üretimini bir kenara bırakıp süreçte de görüldüğü üzere hastane, yol, köprü, hava limanı gibi alt yapı yatırımlarına daha fazla önem vermesi gerekmektedir.
İhtiyaç anında ithal etmeden üretilebildiği de bu süreçte görülmüştür. Gerek ilaç ve aşı gerekse solunum cihazı ve maske üretiminde birçok ülkeye kıyasla daha rahat bir süreç geçirdiğimiz ortadadır. Avrupa ülkelerinde sağlık çalışanları maske bulamazken Türkiye’de halka ücretsiz maske dağıtımının gerçekleştiğini hep beraber görüyoruz. Bu da sanayicilerimizin gerekli durumda işbirliği yaparak üretimlerini ihtiyaç duyulan alanlara kaydırması ile başarılmıştır. Ancak sanayi sektörümüzde makine, sağlık, gıda, güvenlik, ulaşım, enerji gibi stratejik sektörlerde dışa bağımlılığımızı azaltacak üretim modeline geçilmenin tam zamanıdır. Krizler diğer zamanlarda yapılamayan reformların yapılma zamanıdır.
Şimdi reformları hızlıca hayata geçirme, geleceğe yönelik hamleler yapma zamanıdır…