Dolarları kur düşsün diye bozdurmadık!

Aslında ekonomimiz için -bütün dünya krizlerle boğuşurken- bir çok olumlu cümle kurabilirdik.

Dolar paritesi 2002'den Gezi olaylarının yaşandığı 2013'e kadar belli bir seviyede gitti. Daha sonraysa gezi, 17-25 ihaneti, 15 Temmuz kalkışması derken ekonomik darbenin altyapısı hazırlanmış oldu.

Aslına bakarsanız biz ülke olarak gene de iyiyiz.

Dünyada doların değer kazanış hızı göz önüne alındığında Türkiye'deki seviye büyütülecek kadar yüksek değil.

Ama ortaya çıkan bir başka tablo var ki asıl dikkat çekmek istediğim şey de bu zaten.

Ellerindeki ekonomik argümanları kullanarak Türkiye'yi bir bataklığın içine sokmaya çalışıyorlar. Ve bunu da gizleyemez hale geldiler. Oyunları açığa çıktı. Geri de dönemiyorlar. Yani bu saatten sonra ya kazanacaklar (bu zor olan ihtimal) ya da kaybedecekler.

"Üst aklın" bir ülkeyle oynama şekli artık o kadar görünür hale geldi ki bir sonraki adımlarını 5 yaşında çocuk bile tahmin edebilir.

Önce karıştırmak istedikleri ülkede bir vesileyle olay çıkarıyorlar. Medyadaki ajanlarını kullanarak algıyı yönetiyorlar. Ardından ekonomik saldırıya geçiyorlar. Sonra da işlerine yaramayanla yarayanı yer değiştirerek kaldıkları yerden oyuna devam ediyorlar.

Küresel bataklık sistemi onlarca ülkede tıkır tıkır işliyor. Başarısız oldukları tek coğrafya ise bizim coğrafyamız.

Cumhurbaşkanımız "dolarları bozdurun" der demez seferberlik başladı.

• Anlaşıldı ki bunun ekonomik verilerle bir alakası yok.

• Dolar bozdurmak, dolardan çıkmak; reel piyasalar ile alakalı bir şey değil.

Tamamen siyasi bir karar.

Dünyanın emperyalist güçlerine, "ben bildiğimi okurum, senin uşağın değilim!" mesajıu2026

Bu çok net mesajı onlar da görmüş olacaklar ki etekleri tutuştu.

Dolar bozdurma kampanyaları; ekonomik olmasının ötesinde siyasi bir mesaj içermekte.

Türk halkı elindeki doları gidip bozdururken doların düşmesini ana amaç olarak benimsemedi. Kimse "aman şu dolarları bozduralım da kur düşsün" demedi. Hatta kur ile ilgilenmedi bile.

Finansal olarak boyunduruk altına alınmayı reddetti.

Küresel oyuncular da bunu böyle okumuş olacaklar ki Türkiye'nin bu konuda attığı adımlara en azından sessiz kaldılar.

Bizim milletçe birkaç tane kırılma noktamız var. Onlardan biri de 2001 kriziu2026

O yıllarda krizi atlatmak için basit ama etkili bir yöntem bulmuştuk. Herkes köyünden memleketinden yardım alarak mutfağı ayakta tuttu.

Kimi bulgur gönderdi, kimi peynir gönderdi, kimi meyve sebze gönderdi.

Mutfak ayakta kaldı.

Dolayısıyla ev geçinmeye devam etti.

Yani anlayacağınız bu saatten sonra ciddi anlamda bir ekonomik kriz dahi olsa biz bu konuda da yakın geçmişimizde tecrübesi olan bir milletiz.

O yüzden bunu da bildikleri için çok daha hızlı sonuç alacakları bir plan denemeleri gerek. O planın ne olduğunu ben bilemem. Yaşayarak göreceğizu2026

Ama gerçek olan bir şey var ki biz bir Kurtuluş Savaşı yaşıyoruz.