Dolar nereye gidiyor?
Geçtiğimiz haftalarda genel olarak ekonomideki gelişmelerin tek bir nedene bağlı olmadığını vurgulamaya çalışmıştık. Bu hafta da güncel, ulusal ve uluslararası gelişmeler çerçevesinde ekonomideki olayların birbirlerini nasıl etkilediği konusu üzerinde değerlendirmelerimize devam edeceğiz.
Ekonomi konularının temelinde arz ve talep vardır. Diğer durumların sabit olduğu varsayımı altında (ikame ve tamamlayıcı malların fiyatları, zevk ve tercihler, tüketici geliri vb.) bir mala olan talep arttıkça o malın fiyatı artar. Bir malın arzı arttığında o malın fiyatı azalır. Serbest piyasada arz ve talebin kesiştiği noktada fiyat oluşur.
Bu bilgiler ışığında, günümüzdeki ekonomik olayları incelediğimizde yaşanan gelişmeleri daha iyi kavrayabiliriz. Piyasadaki dolar miktarı arttıkça doların fiyatı azalır. Bu durumun tam tersi de olabilir. Yani piyasadaki dolar miktarı azalınca doların fiyatı artmaktadır. Diğer taraftan bakıldığında ise dolara olan talebin azaldığı durumda fiyatı düşerken, dolara olan talebin arttığı durumda da fiyatı yükselir.
Doların fiyatının yükseldiği durumlarda Merkez Bankası, rezervlerinden bir miktar doları piyasaya sürerek arzını artırmakta veya yüksek faiz oranı ile yurt dışından ülkeye döviz girişini artırarak fiyatını düşürmeye çalışmaktadır.
Sıcak para güvenli limanı sevdiği için siyasi istikrarın ve güven ortamının olduğu ülkeye doğru akar. Kısa vadeli sermaye hareketleri özellikle gelişmekte olan ülke ekonomileri açısından ciddi risk oluşturabilmektedir. Sıcak paranın gittiği ülkelerde yerel paranın değeri artarken yabancı paranın değeri azalmaktadır. Siyasal suikast ve terör olayları gibi nedenlerle ani sıcak para çıkışlarında eğer ülke Merkez Bankalarının rezervlerinde yeterli miktarda piyasaya sürecek döviz yoksa, yerli para ciddi oranlarda değer kaybına uğrayacağı için ülkenin ekonomik krize girmesi kaçınılmaz olur. Nitekim 1992 ERM krizini, 1994 finansal krizini, 1997 Güneydoğu Asya ve 1998 Rusya krizlerini kısa süreli sermaye hareketlerinin tetiklediği konusu hala tartışılmaktadır.
Bugünlerde de ekonomistlerin ve yatırımcıların gözü kulağı ABD Merkez Bankası FED'in alacağı kararlarda. Daha önce de belirttiğimiz gibi sıcak para güvenli limanları sever. Mevcut konjonktürde en güvenli liman olarak ABD piyasası görülmektedir. FED faiz oranlarını artırdığında risk oranı çok düşük olduğu için sıcak para o yöne doğru akacaktır. Sıcak para, çıktığı ülkelerde de döviz fiyatında bir artışa yol açacaktır.
Sermaye hareketliliğinin tek sebebi yoktur. Sermayeyi elinde bulunduranlar bir ülke piyasasına ani giriş çıkışlarla ciddi kar edebildikleri gibi aynı zamanda bu güçle istedikleri ülkeye finansal suikastlar de yapabilmektedirler. Güçlü sermaye birikimine sahip olan kişiler kısa dönemli sermaye hareketleriyle ülkeye milyarlarca dolarla giriş-çıkış yaptığı taktirde ciddi dalgalanmalara yol açabilirler. 1992 ERM krizinde Soros'un manipülasyonlarının krizi tetiklediği bugün Soros tarafından da ifade edilmektedir. Soros, 1992 Avrupa Döviz Kuru Mekanizması (ERM) krizi olarak adlandırılan süreçte 15 milyar dolarlık kısa vadeli pozisyon alarak bunun satışı neticesinde 1 milyar Dolar'dan fazla getiri elde etmişti. Aynı şekilde Meksika, Brezilya ve Arjantin'de değişik zamanlarda oluşan krizlerde de spekülatif sermaye hareketlerinin izlerini görmek mümkündür.
Kısa süreli sermaye hareketlerinin belirsizlik halini azaltacak ve işlem hacmini daraltacak bir öneri olarak gündeme gelen Tobin Vergisi, kısa süreli sermaye hareketlerinin sınırlandırılıp muhtemel krizlerin önüne geçilmesi konusundaki en dikkat çekici öneri olarak görülmektedir.