Dolar mı Dolmaz mı?
Tabii biz 'ekonomi uzmanlığı' cüretini Gülse Birsel gibi Uğur Dündar gibi seçkinler gürühuna karşı kendimizde bulmaktan hicab ediyoruz. Ne de olsa onlar kadar 'mal' birikimimiz yok! Eğer bu işten anlasaku2026, değil mi yani!
Her fırsatı itinayla salya sümük, saldırı malzemesi yapanlar, elbette bizi şaşırtmama azmindeki istikrarını sürdüreceklerdir.
Vatan, Millet, Sakarya edebiyatının bunlarda karşılığı en hafif ifadeyle Erdoğan düşmanlığına eşdeğer olduğu gerçeğidir.
Bunlardan Şah Fırat operasyonu yahut 30 yıldır süren kirli terörün sona erdirilmesinde gösterilen muvaffakiyetin, bir vatan evladının daha burnunun dahi kanamasına tehammülü olmayanların zihniyetini anlamalarını beklemek safdilliğin ötesindedir.
Bunlarda Eroğan düşmanlığı öyle bir histeriye dönmüştürki, memleket yansın, yıkılsın, hergün şehit haberleri gelsin, ekonomi batsın ve böylece Tayyip'ten kurtulalım noktasında bir alçaklık bir aşağılık mesabesindedir! O derece yani.
Bunlar yine de 'vatan haini' değildirler ama! Onun da ayrımına varmak lazım. Onun bedbahtlığı Paralel Çete ve elebaşı Fethullah'a aittir.
O yüzden bunları pek de ciddiye almamak gerekir aslında.
13 yıldır ekonomi batsın diye avuçlarını oğuşturanlar ancak avuçlarını yalamakla teselli bulup kendilerini avutuyorlar, işte o kadar.
Şunun şurasında 7 Hazirana da 3 ay kalmışken hummalı beklentileri kuyruklarına basılmışcasına en üst perdeden üst akıl doğrultusunda seslendiriyorlar ya, bu 'bariton' ses, yalancının borusuna dönüştüğünde pişkinliklerine avdet edeceklerine şüphe yok!
Hakikatte 'Halkı' pek sevmezler, hatta nefret ederler, ama Halk yanımızda demeyi pekçok severler. Onun için sağlarına, sollarına, altlarına üstlerine bir Halk kelimesi iliştirirler. Onlar için aslında halk, eğitilmesi gereken yığınlar, sürülerdir. Ondan sonra döner döner bu halk bize niye oy vermiyor diye de yalancı bir yakınma içine girerler!
Paralel Çeteyle, Katil Esed'le ittifaklarının izahını da böyle okuyunuz.
Asgari yüzsüzlüklerini ortaya koyma adına, kendilerinin tuzu kuru ve fakat 'fakir edebiyatı' yaparken yalan söylediklerini, aslında maalesef dünyanın en büyük ekonomilerinde bile insanların düşük gelire mahkum edildiklerini ya bilmezler yahut bilseler de söylemediklerini belirtelim.
Evet, asgari ücret Türkiye'de 1000 liradır ama Amerika ve Avrupa'da da durum farklı değil hatta daha beterdir. Ama bunu dillendirmezler. Peki söylemedikleri bu kadar mı?
Neymiş, dolar son günlerde maalesef dar gelirlileri kötü etkiliyecek oranda artmış.
Bunu savunmak ne derece doğrudurdan ziyade neyin doğru olduğuna bakalım.
Herhalde Tayyip öncesini, bir gecede doların nerden nereye fırladığını, faizlerin oranını, gecelik repoları, bankaların nasıl iç edildiğini ne kendileri hatırlamak isterler ne de halka hatırlatmak isterler!
O yüzden 2002 'karşı devrimle' başlıyalım.
2002 yılında Euro, Dolar paritesi 0.8 iken 2010 yılında 1.4'e kadar çıkmış hatta 2008 ekonomik krizinde 1.6 gibi en yüksek düzeye yükselmiş. Son günlerde ise 1.1 oranına gerilemiş durumda. Peki Türk lirası ile oranlar ne durumda dersiniz?
2002 yılında 1.9 olan Euro, Türk lirası da 2015'e gelindiğinde 2.8'e çıkmış. Yine Dolar 1.3'den 2.6'ya çıkmış.
Görüldüğü gibi aslında değişen Doların dünya piyasasındaki değeridir.
Başbakan Ahmet Davutoğlu da benzer açıklamada bulunmuş ve doların yükselişinin dünya piyasalarındaki dalgalanmalardan kaynaklandığını söylemişti. Ama bu 'maklubeci taifesi', ya bu dünyada yaşamıyor yahut Türkiye'nin bu dünyada olduğunun farkında değil! Bunlar için ikisi de mümkün, azizim.
İşin ilginç yanı, her zaman 'dünya ile entegreyi' özellikle de Avrupa ile, savunan bu müptezellerin, rezillikleri neyle izaha kabildir? Eh 7 Haziranda o 'pek sevdikleri' halk bu soruya gereken cevabı verecektir.
Dolar meselesine dönünce, bu, bu kadar böyledirki petrol fiyatlarındaki düşüşde de bunun etkisi vardır. Ayrıca, enflasyon canavarının Türkiye'nin başındaki dert olmadığı gerçeğini vurgulamak gerekir.
Halkın anlıyacağı dille, 2002'de Amerika'da pompada benzin fiyatı $1.15 iken şu an $2.3, yani iki katıdır.
Tekrar tekrar, asgari ücreti yahut gelir düzeyindeki dünya çapındaki eşitsizliği savunmadığımızı belirtmekte yarar var, ancak bu sahtekarların yalanlarını da ifşa etmek boynumuzun borcudur, vesselam.
Zaman akar gider Dostum. Köhne bir yandır vicdan, hak olmakla arada tercihdir vildan. Yazarımız Yakup Köse'nin yanındayız. @yusufserce twitter.com/yusufserce
