Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Nisan 2020

Doktorlara bir dokun bin ah işit!

Hiç şüphesiz hekimlik, insanlık tarihine eş yaşı, global prestiji, kaçınılmaz ihtiyaç sebebiyle en önemli mesleklerden olmaya devam edecek. Bilim ve teknolojinin kat ettiği mesafe dolayısıyla güç kaybı yaşayan, tükenen, tükenme riskiyle karşılaşan yığınla meslek varken sağlık sektöründe bu ihtimal çok da olası görünmüyor.

Özellikle koronavirüs nedeniyle sağlık ordusunun gece gündüz insanüstü bir gayretle çalıştığı, risk aldığı bu günlerde toplum, sağlıkçıların haklarını bir kez daha teslim etti. Toplumsal şükranın göstergesi olarak balkonlardan alkışlanan sağlıkçılar için bunun haklı bir gurur olarak iz bırakması bile küçümsenecek değildir.

Millet olarak virüse odaklandığımız bu günlerde doktorların uzmanlık yapmak için girdikleri TUS açıklandı. Kazanan hekimler için uzmanlaşma yolu açılırken aynı zamanda da dört-beş yıl uzun nöbet, az ücret, insanüstü gayretle geçirmesi gereken bir döneme girdiğinin habercisi oldu.

TUS sonuçlarına baktığımız zaman özellikle cerrahi birçok alanda tercih yapılmamış olduğu, bazı alanların talep olmadığı için boş kaldığını görmek en azından benim için şaşırtıcı değildi!

Fiziksel, psikolojik yükü ağır, çalışma koşulları zor, maddi karşılığı az olan doktorluk bir de cerrahi olunca iyice emek isteyen karşılığı maddi-manevi çoğu kez alınamayan bir mesleğe dönüşmüş durumda.

Maddi olarak tatmin edici olmayan ücrete talim etmeleri bir yana koronavirüs sürecinde dahi şiddete maruz kalan doktorlar gördük!

En yüksek puanları alarak girdikleri bu zor bölümü altı yılda bitirecek kadar şanslı olanların önündeki koca dağ olan TUS’u da kazanıp tekrar dört-beş yıl asistanlık/öğrencilik yapmak hiç de kolay bir yol kabul edilemez!

Tıp fakültelerindeki uzmanlık sürecinde karşılaşılan bir tür kast sistemi bile kimi zaman asistan doktoru vazgeçirmeye yetiyor, artıyor bile!

Birkaç ay sonra yarım bırakılan uzmanlık alanları, tekrar tekrar girilen uzmanlık sınavları, vazgeçip pratisyen olarak devam edenler, başka bir alanda şansını deneyenler vs vs…

Tıpta uzmanlık sınavı dediğimiz şey öyle kolay bir sınav da değildir. Uzun ve maliyetli bir çalışma/hazırlanma süreci gerektirir ki son yıllarda tıp öğrencileri beşinci sınıftan itibaren TUS merkezlerine kaydolup sınava hazırlanmaya başlıyorlar.

Zaten belli bir seviye üzerinde puan alarak tıp fakültelerine gelen bu insanlar için şimdi de kendi içlerinde bir yarış başlamıştır. Dermatoloji, plastik cerrahi, göz, psikiyatri gibi alanlar maddi getirisinin iyi olması, rahatlığı, nöbeti olmaması gibi nedenlerle daha fazla tercih edildiklerinden TUS puanları da fırlamış durumda.

Kadın doğum, genel cerrahi, göğüs hastalıkları, çocuk gibi cerrahi yönü dolayısıyla çalışma koşulları zor olan veya manevi tatmin sağlamayan bölümler de ya gerçekten çok isteyen ya da puanı yettiği için tercih edilmek zorunda kalınan bölümler olmaya başladı.

Örneğin son TUS sınavında bu bölümlerden hayli boşluk kaldı. Doktorlar cerrahi bölümlerden büyük bir hızla kaçarken bunda çalışma şartlarının zorluğunu, maddi olarak karşılığını alamamayı, fiziksel ve psikolojik yıpranmayı sebep gösteriyorlar. Uzun nöbetler, cerrahi operasyonların ağırlığı, sosyal hayata zaman kalmaması, maddi tatminsizlik gibi nedenler de doktorları uzaklaştıran sebeplerden.

Doktorların kazançlarının önceki yıllara göre azalması, çalışma şartlarının ağırlığı, şiddetle karşılaşmaları doktorluğun cazibesini hızla düşürüyor. Birkaç çok kazanan eski doktorları örnek göstererek tüm doktorların iyi kazandığını söylemek olası değil. Hekimlik koşulları böyle devam ederse belki de çok yakında özellikle cerrahi alanlarda doktor bulmakta zorlanacağız.

Twitter.com/sabihadogann