Doğum yaptırır gibi…
Başta AFAD ekipleri olmak üzere dünyanın dört bir yanından kurtarma ekipleri o kadar hassas çalışıyorlar ki… Tıpkı doğum yaptırır gibi… Tonlarca betonun altından bir cerrah hassasiyeti ile çekip çıkarıyorlar yavruları… Ama felaket o kadar büyük ki, kelimelerle izah edilecek gibi değil. 130 atom bombası ne demek! Bir de 30 kilometre mesafede aynı gün ikiz felaket.
Yüzeye yakın, şehre yakın, insana yakın depremler…
Yıkıcılığı da oradan zaten… Viraneye çevirdi güzelim şehirlerimizi… Binanız
sağlam olsa ne yazar! Hele de fay çizgisine denk geldiyse kurtuluşu yok! 60
saniye süren, durup bir daha sallayan bir afet sağlam bina mı bırakır! Hayat
durdu! Gün geçtikçe, enkazı kaldırdıkça anlıyoruz yıkımın büyüklüğünü.
Macar kurtarma ekibi, önceki gün 24 kişiyi enkaz altından
çıkarmış. On saatlik uğraş sonucu küçük bir kız çocuğunu daha kurtarıyorlar.
Ekipten biri kamera karşısında bilgi verecek ama ağlamaktan konuşamıyor. Yıkıntılar
arasında yalpalayarak dolaşanlar, annesini, babasını, kardeşini, çocuğunu
arayanlar, kolay mı, buna can mı dayanır?
***
Deprem profesörü Naci Görür, 75 yaşında; depremi duyar
duymaz oturup ağlamaya başlamış. Ondan daha iyi kimse tahmin edemezdi bu tahribatı.
Biz günler ilerledikçe, enkaz kaldırıldıkça anlıyoruz. Etkisi korkunç, bilimsel
ifade ile 2 milyon ton TNT patlamış… Üstelik çifte patlama, dünyada benzeri
olmayan ikiz deprem şekilde. Terörün kırk yılda aldığı canı bir gecede verdik.
Tehlike bitmiş değil, artçılar yaralı binaların peşinde.
Van, bir yıl boyunca sallanmıştı. Atalarımız yuvalarını boşuna yamaçlara,
sağlam zeminlere kurmamışlar. Biz betonun gücüne güvenip ovaya indik ve
kaybettik. Dere yatağı demedik, alüvyonlu toprağa sebze meyve yerine apartman diktik.
Şimdi uyanabilecek miyiz? İstanbul’u yıkıp yeniden yapabilecek miyiz?
Bu tür büyük afetlerde en önemli konu koordinasyondur. İyi
ki ülkemizin organize ve güçlü bir devlet teşkilatı var. İyi ki koordineli
yürüyor her şey. Deprem olur olmaz tüm devlet kurumları her şeyi bir tarafa
bıraktı, seferber oldu. Silahlı Kuvvetler dâhil her kurum, her kuruluş imdadına
koştu insanımızın. Allah hepsinden razı olsun.
***
On büyük şehir, yüzlerce ilçe, binlerce köy yerle bir oldu.
Adı “Yüzyılın Felaketi” kondu. Sağlamı çürüğü, 20 bin binanın yıkılması ne
demek! Ayakta kalanlar da hasarlı. Bir sabah vakti binlerce canımız gitti, yüreğimiz
yandı, kalbimiz sızladı; hem gidenlere hem soğukta karda kışta aç açıkta
kalanlara... 85 milyon uyuyamadık, yardıma koştuk, yetişmeye çalıştık onlara…
Depremin tahribatına karşı yeni bir milli mücadele yaşıyoruz.
İnsanımızı birleştiren, kenetleyen… Milletimizin tüm fertlerinin seferber
olması ne büyük bir erdem. Bize de bu yakışırdı. Oteller kapılarını açtı
depremzedelere. Hava yolu ve otobüs şirketleri ücretsiz nakil yapıyor. Kardeş
şehirler oluşuyor on ilimize. Antalya, Aydın, İzmir, Mersin, Muğla kucaklıyor
gelenleri…
Tüm dünya acımızı paylaştı. Pakistan Meclisi’nin aldığı karar
çok anlamlıydı. Milletvekillerinin bir aylık maaşları ile tüm devlet
memurlarının bir günlük kazancı deprem bölgesine bağışlandı. Onlarca ülkeden
yardımlar aktı, akıyor. Deprem bölgesinde en fazla ihtiyaç duyulan şey ise hâlâ
kefen. Her gün ne giyeceğim diye kılı kırk yaran bizler için ibret olur mu acaba?