Doğu'da siyasi cinayetler
PKK, Doğu ve Güneydoğu'da artan operasyonların ardından yaşadığı eleman, mühimmat, moral ve destek kaybını kapatmak için sıkışmışlık ve panik haliyle acımasız terör saldırılarını artırıyor. PKK'nın düzenlediği değişik bombalı saldırıların, yol kesme ve adam kaçırmaların, tehdit ve baskıların ardından son dönemdeki hedefi özellikle Doğu'daki Ak Parti'li Kürt siyasetçiler olmaya başladı. Kürtler, devletin yanında olmanın, terör ve şiddete karşı durmanın bedelini çok ağır ödüyorlar. Sırf farklı düşündükleri için hunharca katlediliyorlar. Özellikle PKK'nın yayın organlarında, kendileri gibi düşünmeyen, kendilerine destek vermeyen siyasi partileri ve siyasetçileri hedef gösteren haberlerin yayınlanmasından sonra; tehdit ve baskılara rağmen bölgede çalışmalarını sürdüren Ak Partili Kürt siyasetçiler hedef olmaya başladı. Ak Parti Beytüşşebap İlçe Gençlik Kolları Başkanı Naci Adıyaman, Ak Parti Hakkari milletvekili adayı Ahmet Budak, Van Özalp Ak Parti İlçe Başkan Yardımcısı Aydın Muştu, Ak Parti Dicle İlçe Başkanı Deryan Aktert, Ak Parti Lice İlçe Başkan Yardımcısı Orhan Mercan ve son olarak Ak Parti Van Özalp İlçe Başkan Yardımcısı Aydın Ahi'nin öldürülmeleri ile PKK, sıkışmışlık haliyle panik yaratmaya, kendilerine muhalif aktörleri ortadan kaldırmaya ve onlardan desteğini kesen Kürt halkına da gözdağı vermeye çalışıyor.
PKK, ALAN VE TABAN KAYBI YAŞADIKÇA SALDIRIYOR
Son dönemde artan terör saldırıları, sivil katliamlar, kirli hendek ve çukur siyasetiyle kendilerine destek veren Kürtlerden büyük tepki alan, Kürtlerin desteğini önemli ölçüde yitiren PKK'nın eski kitlesine siyasal zeminde güçlü bir şekilde hitap eden, dert ve sıkıntılarıyla insani ve vicdani bir yöntemle ilgilenen tek merkez; Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti'dir. Ciddi bir taban ve alan kaybı yaşayan PKK, Kürtlerin en fazla destek ve oy verdiği Ak Parti'nin bölgedeki siyasi aktörlerini sindirmeye, korkutmaya ve son noktada ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bölgede şiddet, kaos, ölüm, kan ve göz yaşı üzerine kurgulanan bir "fiili hakimiyet kurma, bölgeyi yönettirmeme" girişimleriyle karşı karşıyayız. Bu katliamlar, tamamen siyasi düşünce farklılığından doğan siyasi cinayetlerdir. Siyasete ve siyasetçilere yapılan saldırılar, doğrudan demokrasiye ve siyasi partilere yapılan saldırılardır. Gün; başta HDP olmak üzere tüm muhalefet partilerinin, amasız-fakatsız net bir şekilde, kamplaşma ve kutuplaşma olmadan, etnik ve mezhepsel tüm farklılıkları, tarihsel sorunları bir tarafa bırakıp, kural tanımaz, vicdan parçalar bu saldırılara karşı dik durma, karşı gelme ve kınama günüdür.
KATİL PKK OLUNCA NEDEN SUSARLAR?
Bölgenin yerel dinamiklerinden, her zaman ön sıralarda koşturan STK'lardan da artan bu saldırıların kınanması noktasında ciddi ve anlamlı bir itiraz yok maalesef bu saate kadar. Failin ve mağdurun kimliğine, orijinine bakarak kınama iradesi göstermek insanlığımıza ve vicdanımıza yakışmaz. Var mı ki ölenin ölenden, kanın kandan üstünlüğü? Her ölenin yok mu bir yanan ana yüreği? Katil devlet sloganları atanlar, katil PKK olunca neden susarlar? Hep devleti eleştirip, PKK'yı eleştiriden muaf tutanlar, hep devletten doğruları bekleyip, PKK'nın katliamlarını görmezden gelen insaf ve vicdan yoksunları neden dilsiz şeytan olurlar? Terör eylemi tanımı üzerinde anlaşamıyorsak, terör kimden gelmiş diye bakıp, tasnif edip ona göre kınama iradesi gösteriyorsak vay halimize. Bu memlekette insan gibi, adam gibi herkesle beraber farklı düşünenlere saygıyla yaşamayı öğrenmek şart. Benzerlerini üretmeyi, farklılıkları zayıflatmayı, diz çöktürmeyi terk etmeliler. Onlar gibi düşünmeyen, onların tahakkümünde olmayan milyonlarca Kürdün varlığını da unutmasınlar. Dayatma ve diktadan öteye gitmeyen, mutlak itaate dayanan, demokrasi ve çoğulculuk anlayışlarını barındırmayan, "tek adam, tek parti ve tek ideoloji" baskılarından vazgeçmeliler. Onlar vurdukça tüm renkleriyle bu aziz millet, birlik, beraberlik ve kardeşlik içerisinde daha da kenetlenecek; emperyal kirli oyun ve tuzaklara düşmeyecek; bayrağın inmesine, ezanın susmasına, vatanın bölünmesine ve ülkenin iç savaşa sürüklenmesine de asla ama asla izin vermeyecektir.