Dolar (USD)
34.58
Euro (EUR)
36.18
Gram Altın
2969.01
BIST 100
9627.12
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Haziran 2022

Doğuda neden sadece iki parti var

Seçim takvimine girilmesiyle birlikte polemikler ve siyasetçilerin gövde gösterileri iyiden iyiye kendisini göstermeye başladı.

2023 Haziran seçimlerine neredeyse 1 yıl kaldı.

365 günün her biri seçim için belirleyici olacak...

Bu sürede halkın rüzgârını arkasına almaya çabalayan siyasetçilerin kaçırdığı çok önemli bir gerçek var:

O da vatandaşın artık eski reflekslerden uzak olduğu gerçeği...

Yani sosyal medyası bir yanda, zengin Batılı devletlerin yaşam standartlarını talep edecek öngörü gösterilmesi başka bir yanda...

Vatandaşı ikna etmek hiç de kolay olmayacak...

Maaşlara kuru kuruya verilecek zam vaatleri ile ayağı yere basmayan hayalciliklerin karşılığı olmayabilir.

Siyasetçilerin gördüğü Türkiye ile görmek istediği Türkiye’yi ben de bu köşeden sizlere aktarmaya çabalayacağım.

Küresel Gazeteciler Konseyi’nin üyelerine özel düzenlenen KGK Ankara Buluşmaları isimli etkinlikte Yenilik Partisi Genel Başkanı Öztürk Yılmaz ile bir araya geldik.

Kendisine zor sorular sorma fırsatı buldum.

Köylü çocuğu olduğu vurgusunu yapması en çok dikkatimi çeken detay olmasının yanında kesinlikle hak verdiğim bir değerlendirmesi oldu:

“Doğu ve Güneydoğu’da iki partiden başka kimse yok!”

Bu açığı gördüklerini söyleyen sayın Yılmaz, bir yıldır bu bölge illerinde teşkilatlanma çalışmalarına girdiklerini kaydetti.

Bitlis ve Muş’taki il başkanlıklarında en büyük aşiretlerin desteklerini aldıklarını vurgulaması ise oldukça dikkat çekiciydi.

Yılmaz, neden bu bölgelerde başka partilerin çalışmadığı sorusuna ise hayli ilginç bir cevap verdi:

“Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da CHP’nin il başkanlarının çoğu HDP’ye çalışıyor. İYİ Parti Van’a seçmen taşıyarak ancak miting yapabildi. Oradan oy almaya niyetleri yok. Aynı masada oldukları için kızdırmak istemiyorlar.”

Şu anda 38 ilde teşkilatlandıklarını Temmuz ayında düzenleyecekleri Büyük Kurultay’a kadar 41 ili tamamlayarak seçime girme yeterliliğini sağlayacaklarını paylaştı Sayın Öztürk Yılmaz...

Yılmaz, muhalefete de yüklendi...

Türkiye’de muhalefetin 90 dakikalık bir futbol müsabakasında 89.dakikaya kadar mücadele eder gibi davrandığını ama 90.dakikada 4 gol yediğini kaydederek “Bize 90.dakikaya kadar muhalefet gerekiyor.” dedi.

Erdoğan için “diktatör” ifadesini kullanması nedeniyle çok eleştirildiğini ama aynı şeyi muhalefet için de dile getirdiğini vurguladı:

“Muhalefettekilerin hepsi koltuk sevdalısı... Kılıçdaroğlu’nun siyasette ne işi var? Sürekli seçim kaybediyor. Akşener Cumhurbaşkanı adayı olduktan sonra kaybetti, siyasette ne işi var? Erdoğan ülkede diktatör bunlar da kendi partilerinde diktatörler...”

Sert konuşmasına rağmen “Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’na karşı dışarıdan gelecek tüm müdahalelerde yanında yer alırım.” demekten de geri durmadı.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem diyenlerin hepsinin “papağan” olduğunu da dile getiren Öztürk Yılmaz, “Bunlar hiçbir şey bilmiyorlar.” vurgusuyla toplumun yüzde 40’ını temsil edenleri silip attı.

Partisinin “Dev Çiftçi Projesi”ni uzun uzun anlattı...

Açlık sorununun ciddiye alınması gerektiğine değindi.

Bu konuda ben de Sayın Yılmaz’a katılabilirim.

Ukrayna ve Rusya savaşının getirdiği açlık korkusu, Türkiye’nin BM nezdinde tahıl koridoru kurmasını sağladı.

Hindistan’ın tahıl ihracatını yasaklamasının yanında Avrupalı devletlerin gıda stoğu yaptığı haberleri de iyiden iyiye kulaklarıma çalınır oldu.

“Çiftçi sayımız 400 bine düştü çok acil 2 milyona çıkarmamız gerekiyor.” ifadesini kullanan Öztürk Yılmaz fark etmeden büyükşehirlere göçün önünü alacak anahtarı da verdi aslında...

Şu sıralar büyükşehirlerde sıkça yaşadığımız kira ve konut fiyatlarını artıran talebin bir sebebi sığınmacılar, mülteciler, çalışma izinli yabancılar isebir nedeni de köyde iş bulamayanların iç göçle şehirlere doğru yol alması...

Olaylara makro baktığının altını çizen Öztürk Yılmaz ile bir uluslararası ilişkiler uzmanı olarak bakışımız burada ortak düştü.

“Ben küresel sistemi biliyorum.” dedikten sonra çok ilginç bir bilgi paylaştı:

“Çin, Ağustos’ta teknoloji transferini durduracak.”

Yurtdışında yaptığı görüşmelerden ve bazı kaynaklardan aldığı bilgilere değinirken “Yurtdışındakilerle çalışanlardan olsaydım çok başka bir yerde olabilirdim.” ifadesini kullanması hayli ilginç geldi.

Malum son zamanlarda yurtdışından destek bulmak için oralara bolca mesaj veren, büyükelçileri sıra sıra kapılarında ağırlayan liderler olunca Öztürk Yılmaz’ın bu açıklaması epey manidar oldu.

Türkiye’nin enerjide 60 milyar dolar dışa bağımlı olmasının en az 20 nükleer santralle çözülmesi gerektiğini söyleyen Yılmaz, bu teknolojinin transferi noktasında Hindistan ve Pakistan’ı örnek gösterdi:

“Çin’deki Müslümanlar nükleer gücü Hindistan’a verdi. Hindistan’daki Müslümanlar da Pakistan’a...”

Seçimlerde başarısız olursa istifa edeceğini söyleyen Yılmaz’ın 25 milyar dolarlık ilaç ithalatını büyük ölçüde bitirmek için planlarının hazır olduğunu ve uzmanları tespit ettiklerini söyleyerek bunları Türkiye’ye getireceklerini kaydetti.

Limanların özelleştirilmesinin ticaretin yanında büyük bir güvenlik açığına neden olduğu vurgusu dikkate değerdi.

Altın ve bakır madenleri konusunda da uyardı: Sonumuz Kırgızistan’daki gibi olması...

Benim de sıklıkla dile getirdiğim dijital parayı hedefledikleri arasında açıklamasının yanında “İHA/SİHA konusunda hükümeti takdir ediyorum.” cümlesiyle hakkı teslim ederken savunma sanayi konusunda milli kurumların devlette kalması gerektiğini söyledi.

Cumhur ve Millet İttifakına yakın olmadıklarını net bir şekilde ortaya koyan Yılmaz’ın üçüncü bir ittifak için kapıları kapatmaması, önümüzdeki bir yılın siyasette yeniliklere gebe olduğunun işareti gibi...

Neşat Gündoğdu, Ankara’dan bildirdi.