Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Haziran 2018

Doğu ve Güneydoğu'da siyasetin nabzı -2

Geçen yazımızın sonunda Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın 3 Haziran günü Diyarbakır'da düzenlenecek mitingine değinmiş ve Diyarbakır'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a derin muhabbetinin mitinge yansıyacağını söylemiştik.

Yanılmadık.

Diyarbakır son yılların en kalabalık, en coşkulu mitingine şahitlik etti. O muazzam kalabalığı başka yöne çekerek basitleştirmek siyasi körlüktür. Tıpkı mitingin kalabalık geçeceğini söylediğimizde karşı çıkanların yanıldığı gibi, "toplama, zoraki" gibi gerekçelerle mitingi hafife almak isteyenler de yanılıyorlar.

Ama bir şey daha var;

AK Parti bu kalabalığa bakarak rehavete kapılmamalı, on binlerce Diyarbakırlının alanı tıklım tıklım doldurması, seçmenin kararının her hal-u00fb karda değişmeyeceği anlamına gelmeyeceğini unutmamalı. Çünkü;

Bir yandan SP, öbür taraftan İP, ama bilhassa HDP ile HüdaPar'ın seçim çalışmaları gece gündüz ve her mezrayı içerecek şekilde sürüyor. AK Parti'nin henüz söz konusu partilerin çalışma performansını yakaladığını söyleyemeyiz. Bunun sebeplerinden biri de adayların HDP'nin %10 barajına takılacağına dair beklentileri olsa gerek. (Bu konuyu birilerini inciterek de olsa sonraki yazılarımızda enine boyuna yazacağız)

Seçime 2,5 hafta kaldı, yani 17 gün. Bu süre ülke siyaseti için çok uzun olacağı gibi, bölge siyaseti için çok çok kısadır. Bu sebeple hem adayların hem de teşkilatların köy köy, mahalle mahalle gezerek kendilerini anlatmaları hayati derecede önem arz eder.

Bunun neden önemli olduğunu da açıklayayım:

HDP, HüdaPar, SP, İP gittikleri her yerde -ki bazı stratejik ilçe, köy ve hanelere tekrar tekrar gidiyorlar- bu seçimlerde kendilerine oy verme konusunda vatandaşı 4 bin, 5 bin sözcükle ikna etmeye çalışıyorlar. Bunu yaparken AK Parti adayları ile ilgili iddiaların yanı sıra parti ile ilgili propagandalarının AK Partiye oy vermeye niyetli seçmenin kararını değiştirecek kadar etkili olduğuna dair duyumlar alıyoruz.

Hatta, söz konusu partilerden bazıları daha taktiksel davranarak Sayın Erdoğan'dan vazgeçmeyen seçmenlere, "Tamam, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde AK Parti adayı olan Recep Tayyip Erdoğan'a oy verebilirsiniz, ancak Milletvekili seçimlerinde bize oy verin ki denge sağlansın" diyerek 24 Haziran akşamı farklı bir seçim sonucu için çalışıyorlar. Anladığım kadarıyla bu taktik kısmen de olsa tutmuş.

O zaman ne yapılmalı?

Seçim çalışmasını yürüten AK Partililer bu taktiği köy köy, ev ev gezerek, "Meclis çoğunluğu AK Parti'de olmaz ise Cumhurbaşkanı Sayın R. Tayyip Erdoğan'ın arzu ettiğimiz şekilde bir performans sergileyemeyeceğini hatta sistemin tıkanabileceğini" anlatarak bozmalıdırlar. Aksi taktirde Diyarbakır'da Cumhurbaşkanlığı ile milletvekili sandıklarında çok farklı iki sonuçla karşılaşabiliriz.

Başka bir konu da adaylarla ilgili süren propagandadır.

Kör ve sağır davranamayız,

Doğru veya yanlışlığı bir yana, adaylarla ilgili yoğun bir şekilde dolaşımda olan iddialar seçmenin kararını etkiliyor. İlk kez bir seçimde adaylar -hem de kesintisiz bir şekilde- bu kadar tartışmanın merkezine alınıyor.

Ayrıca,

Son zamanlarda gittiğim her yerde hatta il dışında bile karşıma çıkan ve beni üzen bir konuya da değinmek isterim. Şöyle ki;

25 Mayıs günü aday tanıtımı esnasında adaylıklar üzerinden yaşanan kavga ciddi hayal kırıklığına ve kırgınlıklara yol açtı. Kavga orada kalsa idi tölere edilebilirdi. Lakin devam etti.

Bilhassa Müslümanlar için 5. Harem-i Şerif olan Diyarbakır Ulu Camii'nde ve üstelik teravih namazı kılındığı esnada bazı partililerin adaylıklardan dolayı Cami içinde kavga etmeleri Cami cemaatinde ve şehirde çok ciddi infiale ve kırılmaya sebebiyet verdi.

Bununla da kalmadı.

Bunu duyan muhalefet gittiği her yerde, "Bugüne kadar Müslümanların 5. Harem-i Şerif'i olan Ulu Camii'nde hiç kimse kan dökmedi ama 'AKP'liler adaylıklardan dolayı kafa, kaş yararak kan döktüler" diyorlar. Hatta bazıları gittikleri köylerde bu olayla alakası olmayan kan-revan kavga fotoğraflarını, "Ulu Camii içinde 'AKP'lilerin kavga görüntüleri" diye gösteriyorlarmış. Bilhassa arada kalan seçmenin bu kavgadan ve akabinde süren kara propagandadan son derece etkilendiğini belirtmek isterim.

AK Parti 24 Haziran akşamı üzülmek istemiyorsa daha hassas ve daha gayretli çalışmalıdır. Zira Büyük Türkiye yolculuğundayız, eğer Diyarbekir gibi mübarek bir şehir bu kutlu yolculukta "yorgun düşer" ise bu da bizlerin ayıbı ve kaybı demektir.

Olmasın.

Devam edeceğiz.