Doğu medeniyeti, Batıya meydan okuyabilir mi?
Tarih 28 Ocak 1986’yı gösterdiğinde uzay mekiği kalkışından 73 saniye sonra patladı. Kazada 7 astronot öldü. Bu üzücü olay Challenger Uzay Mekiği Kazası (challenger accident) olarak tarihe geçti.
Bu
olayın üzerinden 35 yıl geçti...
Uzan
mekiği “Challenger” olarak adlandırılmıştı. Challenging meydan okuma,
dürtücü, kamçılayıcı, iddialı anlamındadır (bk. https://tureng.com/tr/turkce-ingilizce/challenging).
Challenger ise meydan okuyan (okuyucu) anlamına gelir. Meydan
okumak (challenge) düelloya davet etmek veya karşı çıkmaktır. Meydan okumak,
korkmadığını, çekinmediğini açıkça bildirmek, kavga veya yarışmaya çağırmaktır.
Düello (İtalyanca düello), mecaz iki siyasi, ekonomik güç arasındaki
çatışmadır.
Uzay
programı ile özellikle mekiğe ‘Challenger’ ismi verilerek dünyanın diğer
ülkelerine/medeniyetlerine bir meydan okuma vardır. Bu meydan okuma kuşkusuz
sadece uzay programları ile sınırlı değildir.
Bu
meydan okumaya diğer uluslar (medeniyetler) ciddi bir cevap vermiş midir?
Veya
onlar karşı bir meydan okuma yapmışlar mıdır?
Konuyu
daha iyi anlamak için meydan okumaya biraz ayrıntılı bakalım. Meydan okumalarda
iki önemli konu vardır.
Düello
Birincisi:
Bu çağrılar (düello) hangi zeminde gerçekleşecektir? Er meydanı (güreş meydanı),
kahramanlığın, cesaretin, güç ve yeteneğin gösterileceği ‘durum’ anlamındadır. Challenger kazası sonrasında 35 yıl geçmesine
rağmen bırakın diğer konuları uzay programına diğer medeniyetler meydan
okuyabilmişler midir?
Diğer
medeniyetlerin maddi veya manevi alanda herhangi bir konuda batıya meydan okuma
var mıdır? Şöyle ki, ekonomi, eğitim, üniversite, insan hakları, hukuk, iş
disiplini, sağlık, barış vs. vs. alanda Batıya karşı bir düello çağrısı
yapılmış mıdır? Bu alt başlıklarda diğer toplumların Batının ne kadar ilerisine
geçebildiği çok alenidir…
İkincisi:
Meydan okuma ‘evrensel ilkelerin aydınlığında ve aleni yapılması’ gerekir. Düellonun
iki kişi (medeniyet) arasında tanıklar önünde (evrensel ilkeler ölçütünde) maddi
ve manevi (kuramsal/felsefi/teori) karşılaşmalar olduğunu belirtmekte fayda
var.
Bu
ölçütlerde Doğu (Bozkır, İslam, Hint) ve diğer medeniyetler (Afrika vs) Batı
Medeniyetine karşı açıktan bir meydan okuma ortaya koy(a)mamıştır. Bunu yerine
farklı yöntemler denenmiştir.
Pusu
Bugün
Batıya karşı maddi ve manevi alanda anlamlı bir meydan okuma yoktur. Belki çekinken,
özgüvensiz bir kısık ses vardır. Birde pusu kurmak olarak adlandırılabilecek
bir durum vardır. Yani saldıracağı kimseye görünmemek için bir yerde gizlenip
beklemeği tercih eden, kanlı eylemleri meydan okuma sanan fanatik ideolojik
gruplar. Bu ikinci gruplar aslında Batının vahşi yönüne hizmet etmektedir.
Batı
dışı medeniyetlerin uyanması için bir dürtmeğe/kırbaçlanmaya ihtiyacı vardır.
Dürtmek mecazen istenilen şeyi yaptırmak için birine kışkırtıcı söz söylemektir
(tahrik etmek). Bugün doğunun da bu uyarıya ihtiyacı vardır.
Doğu,
bir meydan okuma yapacaksa ‘daha iyisini’
yaparak işe başlamalıdır. Bir düşünce insanı şu öneriyi yapmaktadır: “Daha
iyisini yapmak ve daha iyi olmak için her gün kendinize ‘meydan okuyun’.
Unutmayın, büyüme mevcut ‘koşullarınızın ötesine geçme’
kararıyla başlar” (Robert Tew).
Maddi
ve manevi alanda daha iyisini yapmak meydan okumanın en güçlüsüdür.
Son söz:
Yalancı pehlivanlıktan başpehlivanlık çıkmaz.