Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
35.97
Gram Altın
2999.16
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
01 Ocak 2020

Doğu Akdeniz’deki kavganın şifresi

Ne var bu Doğu Akdeniz’de? Emperyalistler, Doğu Akdeniz’e niçin bu kadar savaş ve uçak gemisiyle, asker yığmış? Doğu Akdeniz’deki kavganın en temel şifresi “enerji”dir. Doğu Akdeniz’i kontrol eden; “Kızıl Deniz’den Hint Okyanusu’na kadar olan koridoru kontrol eder. Arabistan yarımadasını da kontrol eder. Trilyonlarca metreküp doğalgaz ve zengin petrol yataklarını da kontrol eder. Akdeniz, Kuzey Afrika ve Arap Dünyasına şekil verir. Bölgedeki etnik ve mezhepsel sınırları çizer. İslam Dünyasının kaderine yön verir.” Doğu Akdeniz’i kontrol etmek isteyen bir ABD için de tüm bunların yanında “Dünyadaki biricik aşkı, sevdası ve vazgeçilmez müttefiki İsrail’in güvenliği de temel amaçlardan biridir.

***

Doğu Akdeniz’de, Türkiye’yi çok dar bir alana mahkûm etmek isteyen stratejiler kapalı kapılar arkasında, masaların üzerinde uçuşuyor. Bunu Türkiye olarak kabul etmemiz asla mümkün değildir. O yüzden özellikle Doğu Akdeniz’deki enerji alanlarına ilişkin Türkiye’nin haklarını savunmak ülkeyi yönetenlerin asli görevidir. Hiç kimse Türkiye’nin uysal koyun olmasını, eski vesayetçi günlerdeki gibi emperyalizme diz çökmesini beklemesin. “Hiçbir ülke ile aramız bozulmasın, kötü olmayalım, her şey yolunda olsun” şeklinde beklenti içinde olanlar bilsinler ki böyle bir Türkiye şu konjonktürde kendi haklarından feragat etmiş, kendi içine kapanmış bir Türkiye olur. Tarihte böyle kritik dönemlerde kenara çekilen, diz çöken Türkiye’nin hali içler acısı olmuştur. Ulusal ve uluslararası onur ve saygınlığı ayaklar altına alınmıştır.

***

Devletler oyununda gücünüz nispetinde hatta kimi hal ve durumlarda gücünüzü de aşan şekilde oyuna müdahil olmanız; oyun kurucu olamasanız da oyun bozucu rolünü üstlenmelisiniz. Çekilirseniz, yarın sizin sınırlarınıza ve haklarınıza ilişkin bir takım hak iddiaları gündeme gelebilir ki çekilmenin, uysal koyun olmanın sonu ve manası da yok. Haklarınızı cesaretle savunmalısınız. Eğer cesur olamasanız, o cesarete sahip olan kimi yapı ve ülkeler sizin haklarınıza nüfuz etmesini çok iyi bilirler. Ne kadar cesur ve güçlü olursanız devletler oyununda o kadar haklı olursunuz.

***

Gündemde Libya meşru hükümetinin Türkiye’den talebi üzerine asker gönderme teskeresi var. Bu teskereyi, hem Libya’daki meşru nizamı ve düzeni tahkim etmeye yönelik, hem de Türkiye’nin Akdeniz’deki çıkarlarını korumaya yönelik bir teskere olarak görmek gerek. Meseleye muhalefetin de bu cepheden bakması ve destek vermesi gerek. Aksi tutum ve karar ülkemizi kendi içine gömmek anlamına gelir ki bunun kabulü asla mümkün değildir. Libya meşru hükümetinin şu anda herhangi bir saldırganlığı ve mücadelesi, alanlar kazanmaya ilişkin bir stratejisi yok. Daha çok kendini korumaya yönelik makul ve meşru bir yaklaşımı ve mücadelesi var. Türk askeri eğer oraya giderse, kesinlikle yeni alanlar kazanma, yeni alanlara nüfuz etme gibi bir girişimde bulunmaktan ziyade meşru hükümeti korumaya ve doğal olarak da Türkiye’nin Akdeniz’deki çıkarlarını korumaya dönük bir rol alacaktır.

***

Libya ile yapılan anlaşma, Türkiye’nin Akdeniz’deki haklarını sonuna kadar koruyan, Türkiye’nin haysiyetini, namusunu, geleceğini koruma kararlılığı gösteren bir anlaşmadır. Kesinlikle büyük bir diplomatik zaferdir. Türkiye’yi Akdeniz’de yok saymak kimsenin haddi değildir. Bu anlaşmayla Türkiye, Akdeniz’deki haklarını sonuna kadar kullanabileceğini göstermiştir. Bu anlaşma, Başkan Erdoğan’ın cesaretinin, öngörüsünün, ferasetinin, ileri görüşlülüğünün adeta bir yapıtıdır. Artık masada ve sahada da kazanan bir Türkiye var. “Yenilgi de olsa şerefli oldu” diye avunan bir Türkiye artık geride kaldı.

Libya teskeresinin, Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda, Akdeniz’deki güç ve enerji kavgasında Türkiye’nin pozisyonu istikametinde ve Libya’daki meşru hükümeti bu çerçevede destekleme yaklaşımı esaslı bir teskere olacağı ifade edilmektedir. Libya teskeresi konusu, geçmişte yaşanan 1 Mart teskeresi krizi gibi bir durumu yaratması kanaatimce söz konusu olmayacaktır. 1 Mart teskeresi durumu çok farklıydı. 1 Mart teskeresi, Amerika’nın Irak’a yönelik gayri meşru ve son derece tartışmalı bir müdahalesine yönelikti. Oysa Libya teskeresinde her şey çok nettir. Amaç, savaş değil tamamen barışı tesis ve Türkiye’nin haklarının korunmasıdır.