Doğu Akdeniz'de Yeni Bir Gelişme
Tarih boyunca
ülkelerin sivil ve asker idarecilerinin birinci önceliği her zaman risk ve
fırsatları doğru değerlendirmek için çalışmışlardır. Bu nedenle gelecekteki
belirsizlikleri azaltıp doğru kararlarla önemli avantajlar sağlamak son derece
hayati bir öneme sahiptir.
Hayat nasıl ki tek
düze değilse, ülkelerin durumu ve ilişkileri de tek düze değildir. Sürekli yeni
oluşumlar, değişimlere neden olur, değişimler de yeni risk ve fırsatları
doğurur. Bu nedenle gelişmeleri yakından takip ederek, imkânlar dâhilinde
risklere karşı tedbir alıp fırsatları değerlendirmek gerekir.
Son yıllarda Doğu
Akdeniz’de yüksek miktarda enerjinin keşfedilmiş olması, Türkiye başta olmak
üzere denize kıyısı bulunan ülkeler için büyük bir fırsattır. Fakat enerjinin
çıkartılıp işletilmesinde Türkiye’yi denklem dışı bırakma çabaları ise, büyük
bir risk oluşturmaktadır.
Ancak Yunan
medyasına yansıyan bazı haberlerde Mısır, Türkiye’nin Birleşmiş Milletlere bildirildiği
kıta sahanlığının sınırlarını dikkate alarak 18. Parselde ruhsat ihalesi ilan
etmiş. Yunanistan’da öfkeye neden olan bu yeni gelişme bizim uzun bir zamandan
beri savunduğumuz ‘’Türk-Mısır
ilişkilerinin geliştirilmesi gerekir’’ fikrinin hayata geçmesi için önemli
bir fırsattır.
Türk-Mısır
ilişkilerinin geliştirilmesi her iki ülkenin çıkarına hizmet edeceği gibi daha
büyük fırsatların kapılarını da açacaktır. Mısır Türkiye’nin Afrika’ya açılan
kapısı, Türkiye’de Mısır’ın Balkanlara ve Orta Asya’ya açılan kapısı olabilir.
Müstafi Tümamiral Doç.
Dr. Cihat Yaycı’nın Başkanlık ettiği Bahçeşehir Üniversitesi Denizcilik ve
Global Stratejiler Merkezi ‘’Mısır’ın Türkiye için önemi’’ başlıklı yazısında: ‘’Mısır bulunduğu coğrafi konumu, Süveyş Kanalı’nın
kontrolü ve hepsinden önemlisi de Filistin sorununa bulunabilecek olası bir
çözümde oynayacağı kilit rol yüzünden anahtar konumda olan bir ülkedir.’’
Bakın bu çok önemli
bir husustur. Bugün ‘’Ortadoğu’da’’
Filistin’de İsrail sorunu çözülmeden kalıcı bir barış sağlanamaz ve gerçekten
de yazıda da belirtildiği gibi Mısır kilit bir ülkedir.
Ayrıca gözden
kaçırılmaması gereken önemli bir hususun altını çizmek isterim; bugün dünyadaki
dönüşümler, ekonomi ve siyaseti geçmişte olduğunda daha ilgili hâle
getirmiştir. İnsanların ekonomik refahı ve milletlerin akıbeti, piyasanın
işlevlerine ve sonuçlarına sıkı sıkıya bağlı hâle gelmiştir. Bunu sadece bir
tespit olarak söylüyorum.
Bu bağlamda Türk-Mısır ilişkilerinin geliştirilmesi hem ekonomik hem de siyasi bakımdan son derece önemli olacaktır. Türkiye ile Mısır, ortak bir tarihe, ortak bir coğrafyaya, ortak bir kültüre sahip oldukları gibi gelecekleri de, acı ve sevinçleri de ortaktır.
Bütün bu ortaklığa rağmen, Mısır yönetiminin Doğu Akdeniz’de
Yunanistan’la görüşmeler yapması ciddi bir hataydı ve şimdi bu hatanın fark
edildiğinin işaretleri görülmüş olması önemli bir fırsattır.
Mısır’ın hatasını fark etmesinde Cihat Yaycı ve ekibinin birçok dilde
yayınladığı mesajların etkili olduğunu düşünüyorum. Türk-Mısır ilişkilerinin
geliştirilmesi hem Doğu Akdeniz’de hem de diğer alanlarda her iki ülkenin
faydasına olacağını bir kez daha vurgulamak isterim.
Toparlayacak olursak, şimdi Doğu Akdeniz’de yeni bir gelişme ortaya çıkmıştır. Türk Dış İşleri bu yeni gelişmeyi fırsata çevirmelidir.