Doğu Akdeniz’de İsrail ve ABD’nin oyununa dikkat!
Halkı Müslüman olan birçok ülke, politik gerginliklerin, iç çatışmaların, tahrip olmuş şehirlerin, yoksulluğun yarattığı bir dönemin yıkıcı sonuçlarını yaşıyor.
İsrail ise, Müslümanların bu parçalanmışlığının üzerinde kurduğu düzenini kaybetmemek için Müslümanlar arasında var olan bazı ayrılıkları daha da derinleştirmek için her yolu deniyor.
Bundan iki buçuk ay önce ABD’nin Georgia eyaletinin başkenti Atlanta’da ‘’İslam Dünyasında Şiilik Tehlikesi’’ başlığıyla bir panel düzenlenmişti. Katılımcılardan biri de İsrailli eski bir diplomattı(!) Amerikalı bir dostumun gönderdiği bilgi notunda İsrailli diplomat: ‘’Ortadoğu’da iki tehlike var. Biri İran rejimi, diğeri Erdoğan’dır.’’ demiş.
Bölge devletlerine baktığımızda, İsrail’e direnebilecek Türkiye’yle İran kaldı. Panelden iki buçuk ay sonra, Türkiye’de doların yükseltilmesi, İran’ın ise, terör saldırılarına muhatap olması, İsrail ve ortaklarının niteliği değişmeyen oyunlarının bir sonucudur.
İsrail’e alet olan Suudi yönetimiyle İran, Yemen’i perişan ettiler. Şimdi de ABD’de, Siyonistlerin başını çektiği medya kuruluşlarında, Türkiye’yle Mısır’ın arasındaki gerginliği daha da derinleştirmek istiyorlar. Böylece Doğu Akdeniz’deki enerji paylaşımında Türkiye’yi daha rahat denklem dışı bırakmış olacaklar.
Geçen haftalarda ABD’de Fox Tv’de konuşan bir şahıs şöyle diyordu: ‘’ Her ne kadar Mısır yönetiminin bazı uygulamaları eleştirilse de, Türkiye’nin bölge ülkeleri üzerindeki etkisini kıran, İsrail ve ABD’nin gelecekteki çıkarları için Sisi yönetimi desteklenmelidir.’’ İsrail’in yayın kuruluşu olan The Jerusalem Post gazetesinde de benzer yorumları okumuştuk.
Bu ifadelerden de anlaşıldığı gibi Türkiye ile Mısır yönetimi arasındaki gerginlik, ABD ve İsrail’i memnun etmiştir.
Yunanistan’ın Ekathimerini gazetesinin 13 Eylül’deki haberinde ‘’Güney Kıbrıs Rum yönetimi ile Mısır arasında Doğu Akdeniz’de boru hattı inşasını öngören bir anlaşma imzalandığı’’ yazılıyordu.
Demek ki, ABD ve İsrail, Kıbrıs Rum yönetimini taşeron olarak kullanıp, Türkiye ile Mısır arasındaki gerginliği kalıcı bir düşmanlığa dönüştürmek istiyor.
Türkiye, diplomasinin imkânlarını kullanarak ABD ve İsrail’in Doğu Akdeniz’de sergilediği ‘’Oyuna’’ karşı Mısır’ı uyarmalı, karşılıklı faydaya dayalı bir dil geliştirmelidir. Sisi’nin halkına uyguladığı baskıyı, Türkiye’nin kuracağı güzel bir diyalogla engelleme şansı elde edebilir.
Geçtiğimiz Ramazan ayında, Mısır’ın Liberal Partinin genel başkanı Dr Ayman Nur, araştırmacı yazar dostum Turan Kışlakçı, akademisyen dostum Doçent. Dr. Şükrü Sim ile Arap dünyasına yayın yapan Eş-Şark televizyonuna konuk olmuştuk. Konu, Türk-Mısır sinemasının karşılıklı etkileşimleri üzerineydi. Şükrü hocayla Turan Kışlakçı bu konudaki derin birikimlerini paylaştıktan sonra, sözü bana verdiler. Ben ise, Türk ve Mısır toplumlarının birbiri için önemini şöyle vurgulamıştım: ‘’Mısır, Türkiye’nin Afrika’ya açılan kapısı, Türkiye de Mısır’ın Orta Asya ve Balkanlara açılan kapısıdır. Ortak bir tarihe, coğrafyaya, inanca, kültüre ve acılara sahip olan bu iki toplum ortak bir gelecek de inşa edebilirler.’’ Bu sözlerime Stüdyo’da bulunan herkes alkışlamıştı.
Doğu Akdeniz’de ABD ve İsrail’in tehlikeli oyununu Türkiye ile Mısır’ın karşılıklı diyalogu bozacaktır. O zaman hem İslam coğrafyası hem de yüreği barıştan yana olan tüm insanlık ailesi bu diyalogu alkışlayacağını düşünüyorum.
Not: Perşembe 18:30 ile 19:30 arası Akit Tv’de Gündem Raporun da dış gelişmeleri değerlendirmek üzere canlı yayın konuğu olacağım inşallah. Vakti olan dostların izlemelerini bekliyorum.