Doğu Akdeniz’de büyük oyun
Doğu Akdeniz üzerinde gelişen olaylar ve güç mücadelesi bölgenin yeniden şekillendireceğini gösteriyor. Afrika, Asya ve Avrupa kıtalarının kesiştiği noktada bulunan Türkiye, doğru politikalar izlediğinde emsalsiz faydalar, yanlış adımlar ise, maliyeti ağır sonuçlar doğurur. Bu açıdan Türk dış politikasının mutfağında çalışanların çok dikkatli olmalarında fayda vardır.
Geçen haftalarda Atina’da, G. Kıbrıs ve İsrail’in katılımıyla Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarını Avrupa’ya taşımak için denizin altında boru hattının döşenmesi ve savunma alanında bir dizi anlaşma yaptı. ABD ise, İsrail, G. Kıbrıs ve Yunanistan üçlüsünün güvenlik ve enerji konusunda yaptığı işbirliği anlaşmasını desteklediğini açıkladı. ABD’nin gerekçesi: ‘’Doğu Akdeniz gazı Avrupa’nın Rus gazına olan bağımlılığını azaltacağını’’ ileri sürüyor.
ABD her ne kadar Rusya’yı bahane etse de esas hedefi, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki enerji potansiyeline erişmesini engellemektir. Aslında ABD sadece Doğu Akdeniz’deki haklarına değil, her alanda Türkiye’nin kendi potansiyeline erişmesini engellemek istiyor.
Bir dönem ABD’nin Dış İşleri Bakanlığına danışmanlık yapmış ve uluslararası ilişkiler alanında 20’nin üzerinde kitap yazmış Robert D. Kaplan ile Türk-ABD ilişkileri çerçevesinde yapmış olduğumuz bir röportajda bize şöyle demişti: ‘’Amerika dünyadaki gücünü korumak istiyor, Türkiye ise, tarihteki gücüne erişmek istiyor. Türk-ABD ilişkileri bu iki istek etrafında çatışacak’’ ABD’nin Türkiye’ye karşı tutumuna baktığımızda Kaplan’ın tespitiyle örtüştüğünü görüyoruz.
Siyonist lobiler 18 Ekim 2019 tarihinde New York’ta bir kısım medya ve finans temsilcileriyle bir araya gelerek Doğu Akdeniz enerji kaynakları için yatırım toplantısı yapmışlardı. O günden sonra, etkin olduğu tüm medyalarda sürekli ‘’Türkiye dünya siyasetinde izole oldu’’ propagandasını yaydılar.
Türkiye’nin Libya hükümetiyle attığı jeopolitik adım, Moskova’da ateşkes görüşmelerine öncülük etmesi, Berlin sürecinde aktif rol alması, yapılan propagandanın aksine, Türkiye’nin dünya siyasetinde saygın bir yere sahip olduğunu ortaya koymuştur.
Lobilerin Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi denklem dışı bırakmak için New York ve Washington’da yürüttükleri lobi faaliyetlerini şimdi Avrupa’ya taşıdıklarını görüyoruz. Paris’te finans çevreleriyle bir araya gelen bu lobiler deniz altından yaklaşık 2000 km uzunluğunda boru hattı döşeyerek Avrupa’ya taşımayı planlıyorlar.
Berlin konferansı Libya’da barışı sağlamak için görünse de asıl amaçlarının Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının paylaşımı için yapıldı. Konferanstan sonra kaleme alınan metinde ateşkesin sağlanması için BM’nin teknik bir komisyon kuracağını ateşkes şartlarını ihlâl edenlere de, BM Güvenlik Konseyi tarafından yaptırımlar uygulanacağını belirtiyor.
İlginçtir 2011 yılından beri sözde Libya’ya silah ambargosu uygulanıyor ama gayri meşru Hafter güçlerine her türlü silah verilirken kimse ambargoyu hatırlamadı. Türkiye Libya’nın meşru hükümetiyle anlaşma yapınca böyle bir kararın vurgulanmış olması, Doğu Akdeniz’de büyük bir oyunun tezgâhlandığını gösteriyor. Burada asıl zihnimi kurcalayan soru; Rusya bu oyunun neresindedir?