Doğu Akdeniz gerginliği
Doğu
Akdeniz enerji kaynakları üzerinden yaşanan gerginlik en fazla Türkiye’yi
etkiliyor. Sonuçta Doğu Akdeniz bölgesinde Türkiye ve Yunanistan’ın tarihsel
süreç içinde muğlâk bırakılan büyük orandaki alanlar üzerinden zaman zaman
ciddi gerginlikler yaşanıyor.
İnisiyatif
alma peşinde olan Türkiye’nin Libya ile yaptığı Ekonomik Münhasır Alan
anlaşması ile Doğu Akdeniz’de menfaatleri peşinde olan bütün ülkeleri telaşa
düşürdü. Çünkü bu alan Doğu Akdeniz’in dünyaya açılan kapısına Türkiye ve
Libya’nın çok büyük bir baraj kurması demektir. Buna karşı Doğu Akdeniz’de
menfaati olanların çıkar yolu bellidir. Bu menfaat şebekesinin Türkiye ve Libya
anlaşmasına karşı yapabileceği hamleler kısıtlıdır. Ya Yunanistan’la problem çıkarma
ya da Libya’da Türkiye’nin önünü kesme hamleleridir. Şu an her iki alandaki
planlar devreye alındığını görüyoruz. Tüm bunlar bilinen gerçekler. Fakat
Türkiye ile Yunanistan’ın savaşın eşiğine gelmesine neden olan çıkar
çatışmalarının dışındaki gerekçeleri de görmek gerekir. Çünkü Doğu Akdeniz’deki
enerji kaynakları üzerinden yaşanan menfaat çatışmaları dünün bugünün olayı
değildir. Gerginliğin bir anda pik yapmasının nedenlerinin iyi bilinmesi
gerekir.
Hem insan fıtratında hem de toplumların psikolojisinde tehlikeli zamanların davranış kalıpları bellidir. Tehlike ve tehdit zamanlarında hem insanlar hem de toplumların kenetlenmesi daha kolaydır.
Türkiye’nin
Libya ile imzaladığı anlaşma sonrası uzun süre Doğu Akdeniz’de menfaat peşinde
koşan ülkelerin sesi pek çıkmadı. Sonrasında Türkiye ile problem çıkarmanın
yolu olarak Yunanistan’ın sahaya çekildiğini görüyoruz. Türkiye-Libya ana kara
kıyılarını esas alarak ekonomik münhasır alan anlaşmasını gerçekleştirdi.
Türkiye’nin önünü kesmek üzere hem Mısır, hem de Yunanistan’ın imzaladığı
ekonomik münhasır alan anlaşması ise tartışmalı ve akıl almaz bir yol izliyor.
Yunanistan’ın
ana kara itibarı ile Mısır’la hiçbir şekilde irtibatı bulunmamaktadır. Böyle
bir irtibatın kurulması ihtimalide bulunmamaktadır. Öyleyse Yunanistan’ın Mısır
ile ekonomik münhasır alan anlaşmasının gerekçesi nedir? Tek irtibat Rodos
adası ve Girit adasıdır. Bu adaları esas alarak yapılan anlaşma zorlamadır.
Buralar esas alınarak yapılan anlaşma Türkiye’nin Libya ile anlaştığı alanın
tam ortasında kesiştiği görülmektedir. Yani resmen Yunanistan Doğu Akdeniz’deki
çıkarcıların işine yarayacak şekilde Türkiye ile çatışmanın ortasına
itilmiştir. Yunanistan’ın bu çatışmanın ortasına çeken Fransa, Almanya ve
ABD’nin tüm bunları neden yaptığına bakılacak olursa ekonomik çıkarların
yanında mevcut siyasi iktidarların ülkelerinde varlık savaşı içinde oldukları
görülecektir.
Fransa’da
Macron’un son 3 ay içinde hırçınlaşması ve dikleşmesini 29 Haziran’da yapılan seçimlerde
aldığı yenilgiyi dış politika manevraları ile tersine çevirme gayreti olarak
görmek lazımdır. Aynı şekilde Almanya’da durum yine aynıdır. Merkel’in Başbakan
olarak görevine devam etmesine karşılık iç siyasete parti genel başkanlığını
bırakması dikkat çekicidir. Yunanistan’da mevcut hükümetin bundan sonra ayakta
kalabilmesi için iç siyasetin dışında dış düşman üretmek ve kahramanlığa
soyunması gerekmektedir. Zaten ülkenin hem kara ve demiryolları hem de
limanlarına ipotek vererek 39-40 milyar Euro yardım alarak ayakta kalan
Yunanistan’da bundan sonra iktidarı devam ettirmek Almanya’nın güdümünde
kalmaktır. Kısaca Fransa’da 2022’de, Almanya’da 2021’de Yunanistan’da ise
zamansız yapılacak seçimlerde iktidarda bulunan Macron’un, Almanya’da ortak iki
partinin adayı olmayı düşünen Merkel’in ve Yunanistan’da Başbakan Kiryakos
Miçotakis’in görevlerine devam etmelerinin tek yolu dış politika gerginliklerinden
kahraman çıkmalarıdır.
Bugünlerde
gelen bilgilere göre üç ülkede iktidarlara danışmanlık yapan strateji
firmalarının ortak
olup
olmadıklarını bilmiyoruz. Türkiye uyanık olup kendi ülkelerinde ayakta kalma
savaşı veren iktidarların oyunlarına gelmemelidir.
Kalın sağlıcakla…