Dolar (USD)
34.55
Euro (EUR)
36.18
Gram Altın
2983.08
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 May 2023

Doğru bir Lider neden önemlidir?

LİDER: Bir hareketin başıdır. Milli gücün düzenleyicisi ve örgütleyicisi siyasi güç ise, siyasi gücün motoru; lider ve kadrosudur. Siyasetçiler, liderlik niteliklerine sahip oldukları oranda siyasi gücün oluşumunu olumlu olarak etkiler. Zira doğru bir lider, ülkenin imkânlarını milletin güvenliği ve refahı istikametinde etkili bir şekilde kullanmasını sağlar.

Doğru bir lider, zihinsel yapısını toplumda ve dünyadaki gelişmelere paralel olarak yenileyebilen kişidir. Peki, kendisinin ve kadrosunun aklına değil, Amerikalı bir danışmanın aklıyla siyaset yapan biri ülke için doğru bir lider olabilir mi?

Her toplumun rotası, geçmiş ile gelecek hayali dikkate alınarak oluşturulur. Toplumların en temel beklentisi güvenliğinin sağlanması ve temel ihtiyaçların karşılanmasıdır. Bugün Türkiye, milli imkânlarıyla silahını, arabasını üretebiliyorsa, kendi enerji kaynaklarını keşfedebiliyorsa, doğru bir lider tarafından yönetildiği içindir.

Doğru bir lider, milletinin tarihi tecrübenin imbiğinden geçmiş birikimlerini ve üzerinde bulunduğu coğrafi mekânın şartlarını dikkate alarak ülkesinin bekâsı, geleceği ve güvenliği için doğru değerlendirmeler yapabilen ve ona uygun tavır alabilen kişidir.

Doğru bir lider, milletiyle yan yana yürüme isteği, omuz omuza mücadele etme duygusu uyandırır. Topluma pozitif enerji ile geleceğe istikamet çizer, umut ve güven verir. Belirsizliğin hâkim olduğu ve ‘’anlam krizinin’’ yaşandığı böylesi geçiş dönemlerinde bir ülke için en gerekli şey, SOĞAN ve PATATES fiyatından önce doğru bir liderliktir.

Çünkü dünya siyasi tarihinin son 20 yılına bir ad verilecek olsaydı bu ad herhalde ‘’belirsizlik’’ olurdu. Çin ve Rusya üzerinde baskı kurmaya çalışan ABD’nin başarısız olması, Avrupa’nın hem iç sorunları hem de ABD ile yaşadığı sorunlar belirsizliği daha da artırmaktadır.

Özellikle böyle dönemlerde bir liderin karşı karşıya kaldığı en zor şey, karar verebilmektir. Ancak kararlar cahil cesareti ile değil, geçmişin tecrübeleri ile muğlak olan geleceğe dair sezdikleriyle arasında sağlıklı bir denge kurularak verilir. Türk siyasi tarihinin son 21 yılına baktığımızda bazı hatalar olsa da büyük ölçüde, sağlıklı bir denge kurulduğunu görürüz.

Zaten bir lideri, normal bir siyasetçiden farklı kılan: ‘’Hedefler koymasını ve bir strateji belirlemesini sağlayan sezgisel kavrayışıdır’’ der Kissinger. Dünyada hiçbir lider, sınırsız bir zamana ve imkâna sahip değildir. Ancak stratejik düşünebilen vizyon sahibi doğru bir lider, riskleri doğru analiz eder ve kısıtlı imkânlardan büyük işler çıkartır.

***

Sonuç

Türkiye, 14 Mayıs’ta sandık başına giderken doğru lideri seçmek zorundadır. Çünkü Türkiye, üç kıtanın kesiştiği bir bölgenin merkezinde yer alan bir ülkedir. Nasıl ki tabiat olaylarına karşı gelmek mümkün değilse ve insanoğlu tabiata ayak uydurarak yaşamak zorundaysa, milletler de ancak tarihin akışına ayak uydurarak varlıklarını sürdürebilirler.

Çünkü Türkiye, çok kutuplu dünya güçleri arasındaki dengelerde etkili bir rol oynayabilecek bir coğrafyaya sahiptir. Jeopolitik, söz konusu rolün gereğinin yapılabileceğini göstermektedir. Türkiye’nin önü açıktır. Yeter ki milletin menfaatlerini gerçekleştirecek vizyon sahibi ve sezgi gücüne sahip doğru lideri güçlü bir şekilde tekrar iş başına getirelim.

Her ne kadar 14 Mayıs’ta 4 aday yarışsa da asıl yarış iki aday arasında geçecektir. Peki, bu iki adaydan hangisi doğru adaydır?

Bu iki adaydan biri, 300 milyar dolar borç ile ülkeyi faiz lobisine, tefecilere teslim edeceğini söylüyor. Diğeri, TOGG, İha, Siha, Kızılelma vs. katma değeri yüksek ürün ile üretime dayalı ekonomi vaat ediyor. Kendi enerji kaynaklarını keşfederek kaynak yaratıyor. Kısacası biri, sömürgeci sisteme itaat ederek anlaşmış görünüyor. Diğeri, sömürgeci sisteme itiraz ederek aşmayı amaçlıyor. Sizce hangisi doğru bir liderdir?