Dolar (USD)
35.16
Euro (EUR)
36.59
Gram Altın
2958.42
BIST 100
9916.22
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Doğrandıkça Doğranan Kadınlık Fıtratı

Kadınlar yaratılışın gerek ve gerçekliğini anlayınca çok şey yaparlar.

Varlığın merkezinde onlar olur.

Bütün eşya onların etrafında döner.

Üretimin merkezi, şefkat ve sevginin odağı, hikmet ve marifetin de ocağı olurlar.

Yaratılmanın hikmetlerini idrak ettikleri an, cemiyetin ve evin aydınlık yüzleri olurlar.

Onlara sığınan erkeklere verdikleri kuvvetle toplum hikmetli ve hareketli bir coğrafya olur. Ev huzur dolu bir yuva hükmüne geçer.

Var edilmedeki hikmetin sırlarını anlayınca samanlıklar dahi seyran olur.

En kurak topraklar bereketli, en kıraç gönüller halvetin merkezi olur. İnsanlık medeniyeti sevgi medeniyeti ve şefkat iklimi olur.

Kendilerini bir tanısalar ve evdeki hakimiyet alanlarını yönetecek idrak boyutlarını bir tanımlayabilseler, varlık da onları alkışlayacak, varlığın ötesi de.

Zaman gösterdi ki erkekler gibi kadınlar da bütün bunlardan uzaklar ve en önemli gayeleri dışarı da olmaktır sanki.

Halbuki evin içi boşaldıkça cemiyetin içi asıl o zaman boşalmış olur. Medeniyetler o vakt çökmeye başlar. İnsanlık o zaman asıl gayesinden uzaklaşır ve kadınlar asıl o zaman ezilmeye ve yaratılış fıtratlarının dışına çıkmaya itilmiş olurlar.

Tanpınarın ifadesiyle genç ve güzel bir kadın, her ömürde bir kere açan o bahardır. İşte yaratılışın dışına çıkınca kadınlar, kadınlık fıtratındaki baharlar hep kış olur ve solmaya hatta hiç istemedikleri bazen de düşman oldukları erkeklik fıtratına dönüşmeye başlarlar.

Cemiyetin yükü ve beklentisi kadınları hadlerinden fazla olan bir istiab hamlesiyle karşı karşıya bırakır. Onları asıl konumlarından eder. Zorunlu olmadıkça en büyük yetki alanı olan doğum ve hanenin huzurunu temin etme sorumluluğundan düşürüp cemiyetin içinde denetlenemez arzuların odağına yerleştirilirler.

Kadınlara kendilerinden ve kendilerini dışarının merkezine yerleştirenlerden gelen kötülük ne dayanılmaz boyuttadır bir bilseniz.

İnsanlık medeniyetinin devamının asıl varlık sebeplerinden biri olan ve bedenlerini de daima canlı tutan doğum bir ölüm gibi gösterilerek yaşarken ölmelerine zemin hazırlandı onlar için. Evden dışarıya kaçırılma durumu onları bu verimlilikten uzaklaştırarak en büyük kötülüğü yaptı onlara.

Bundandır ki onları, fıtratlarının gereği olan şefkat ve fedakarlık madenleri, yuvalarından çıkardılar. Dünyanın en güzel mesleği olan çocuk yetiştirmeyi, anne olmayı, ev hanımlığını hor gördüler veya gösterdiler. Bilakis dışarıda yani iş hayatında fıtratlarının aksine ezilen, yorulan; hem anne, hem eş, hem çalışan bir kadın olarak en büyük kötülüğü onlara yaptılar veya kadınlar kendi kendilerine yaptı.

Sonra hiç vazifeleri olmadığı halde hayatın en ağır yüklerinden biri olan ve erkeklerin de boynunun borcu olan hane geçindirme veya haneye katkı yapma sorumluluğuyla yüzleştirdiler kadınları. Onlar da evde bulamayacakları huzuru burada bulacaklarını zannettiler. Bile isteye olmaması gereken o ağır yükün altına girdiler. Evdeki baharları çalışma hayatında kışa döndü çoğunun. Velev ki onlar bunu fark etmeseler de…

Bir bilsek kadınların asıl var olma nedenlerini, inanın hayat baharistana döner. Ve yine bir yerine getirsek onların var oluş gayelerini, insanlık gülistan cennetine döner.

Amma bunu en başta kadınlar bilmiyor. Çünkü onlar hiç hakları olmadığı ve hak iddia etme durumunda dahi olmadıkları halde bir şeye çok itiraz ediyorlar.

Yapan bilir, bilen konuşur fehvasınca bilmedikları ve yapmadıkları halde çok konuşuyor ve çok itiraz ediyorlar bu duruma.

Ne onlar kendilerine malikler ne de onlara malik gibi görünenler. Onların asıl sahip ve malikleri her şeyin olduğu gibi Allah’tır.

Onlara yaratılışın bu mucizevi tarafıyla biçim ve biçemini veren O’dur.

Onlarda onlara her an ve bütün yaşamları boyunca hakim olan ve tasarruf eden O’dur.

Yaratılışın en son harikası olarak ve her şeyin halifesi olarak yaratılanların sahibi Allah, kadının yaşam alanındaki yetki ve sorumluluğunu da çizmiştir.

Bu idrakle yaşama tutunan ve hayatın ikliminde var olan her kadın yeryüzünün halifesi ve meleklerden de öte Rabbin sevgili bir neticesidir.

Ah kadınlar ah kadınlar! Artık bırakın dışarıda sizi kendilerine arzular yığını yapan erkeklerin rol biçmelerini. Dönün yüzünüzü yaratıcıya ve verin yaşamınınızın en güzel yıllarını Allah ve Resulünün size verdiği değeri hak etmeye.

İnanın sizin fıtratınızın asıl açılım yeri yuvalarınızdadır. Huzurunuz evlerde, çoluk çocuğunuzun yanındadır.

Gelecek nesiller için bırakacağınız en büyük miras ve kendinize yapacağınız en büyük iyilik evde oturarak kendinizi, eşinizi ve çocuklarınızı hayatın en büyük felaketi olan sorumsuzluktan kurtarıp çalışmanın ve var olmanın en büyük nedeni olan fark edilmeye merkez olmanızdır.

Ya bütün bunları fark etmezse kadınlar, olan onlara olur. Hayatın yükünün hammalı, cemiyetin gözlem evleri veya arzu devşirme manzaraları, evdeki huzurdan kaçmış dışarıdaki huzurda ise boğulmuş bir yalnızlıklar demeti olarak algılanırlar. Bütün bunların arkasında da onları evden dışarıya çıkmaya zorlayan erkekler var. Bunun yanında kendi istekleriyle dışarıya özenen ve kaçan kadınlar da var tabiki...

Hasılı kelam kadınlara yaptıkları zulümden dolayı erkeklerin vebali çok büyük...

Ciddi hiçbir ihtiyaç olmadığı halde kendilerini dışarıya atan kadınların da...

Allah sonumuzu hayretsin...