Doğaya kıymak, hayata kıymak
“Kıyametin koptuğunu görseniz de elinizdeki fidanı dikin.” Hz. Muhammed
“Ey hemşehri, sakın
kesme! Yaş ağaca balta vuran el onmaz;/Bu kütükler 'Nice yıldır, hiç birine
kervan gelmez, kuş konmaz'/Bunları kes, o baltanla çürümüş ağaçları yere ser./Bak,
sizin köy şu yemyeşil koruluğun gölgesinde ne güzel!/Gönülleri açmadadır
yaprakların arasından esen yel./Yazık, günah olmaz mı ki, çıplak kalsın bu
zümrüt yurt, şirin yel./Hem dünyada en birinci borç değil mi her kula,/Bir
tohumu fidan yapmak, fidanı da bir orman?/Eğer böyle olmasaydı ne kalırdı
oğula: 'Mirasımı artır' diye öğüt veren Atadan?/Sakın kesme! Her dalında bir
güzel kuş ses versin. / Sakın kesme! Gölgesinde yorgun çiftçi dinlensin. / Sakın
kesme! Şu verimli köye kanat, kol gersin. / Sakın kesme! Aziz vatan günden güne
şenlensin.” Mehmet Emin Yurdakul
İnsanın sahip olduğu en büyük zenginlik, doğadır. İnsan doğa
sayesinde beslenmekte, nefes almakta, yaşamakta, barınmakta ve
çalışabilmektedir. Doğa, insanın evidir, ruhudur, aklıdır, kitabıdır,
maneviyatıdır, sanatıdır, felsefesidir. İnsan doğaya bugün evi, sanatı,
felsefesi, ruhu ve aklı olarak bakmayı unutmuş, onun yerine doğaya talan
edeceği, yağmalayacağı, yıkacağı ve tahrip edeceği bir zenginlik ve rant kaynağı
olarak bakmaktadır. Doğaya, ormanlara, ağaçlara, sulara ve hayvanlara bir rant,
zenginlik ve zevk kaynağı olarak bakıldığı için doğa tahrip edilmekte, ağaçlar
sökülmekte, sular kirletilmekte, hayvanlar zevk uğruna öldürülmektedir. Hakimiyet,
servet ve şehvet hırslarının esiri olmuş vahşiler yüzünden doğal ve insani
medeniyet, hep birlikte yok olmakta, insan türünün varlığı ilk defa doğanın tahrip edilmesinden dolayı tehlikeye
girmiş bulunmaktadır.
İnsan, artık doğadan öğrenmemektedir. Yaptığı derin talanın ve yağmanın kendi
varlığını yok etme tehlikesiyle karşı karşıya getirdiğinin farkında olmayan,
derin bir duyarsızlık, düşüncesizlik ve duygusuzluk içinde ağaçları ve
ormanları katleden, suları kirleten ve bütün yaşam alanlarımızı yağmalayan barbarlar
yüzünden yeryüzü bugün yaşanmaz hale gelmiştir. İnsan, yaşadığı yeryüzü
cennetini kendisi için bir cehenneme çevirmeyi başaran barbar bir varlık olarak
evrenin hafızasına kazınmayı başarmıştır. Doğa, insanların barbar ve vahşi
hırslarını tatmin edecek kadar sonsuz ve sınırsız kaynaklara sahip
değildir. Doğa, bütün varlıkları
besleyecek, barındıracak ve yaşatacak kadar verimli ve zengindir. Sınırsız ve
vahşi nitelikteki servet ve hakimiyet hırslarımızı doğayı talan ederek tatmin
etmeye kalktığımızda, doğa yok olmakta ve yeryüzü insan için yaşanılmaz bir
cehenneme dönüşmektedir.
Ağaç ve orman, bütün canlılar için yaşam kaynağıdır.
Canlılar, ağaçların ve ormanların kendilerine sunduğu meyvelerden, ürünlerden
ve havadan yararlanarak hayatlarını sürdürmektedirler. Hz. Muhammed, ağaç
dikmenin bütün canlılara hizmet olduğunu ifade ederek ağaç dikmenin verimli bir hayır ve sadaka olduğunu ifade
etmektedir: “Bir müslümanın diktiği ağacın meyvesinden, ektiği ekinin
mahsûlünden herhangi bir insan, veya herhangi bir canlı yerse, o meyve, ağacı
diken müslüman için sadaka olur. ”Ağaç dikmek varlıklara hizmet anlamında en
büyük hayır olduğu gibi, ağacı ve ormanı
talan etmek de en büyük vahşet ve kötülüktür. Ağacı ve ormanı talan etmek ve
yağmalamak, yeryüzünde bütün canlılara yapılan asli kötülüktür, günahtır ve
barbarlıktır. İnsanın ve bütün diğer canlıların hayatının devamı, doğaya
bağlıdır. Doğayı, ağaçları ve ormanları tahrip edenler, insan hayatının devamı
için gerekli olan doğal habitatı kökten ortadan kaldırmaktadırlar. İnsan
hayatına yönelebilecek en vahşi kıyım, doğa, orman ve ağaç kıyımıdır. Ormana ve
ağaça kıymak, insana kıymaktır. Ormana ve ağaca sarılmak, hayata ve insana
sarılmaktır. “Bir insanı öldürmek, bütün insanlığı öldürmek olduğu gibi,” bir
ağacı kesmek de bütün hayatı kesmek gibidir.
Doğaya, ağaca, ormana, dağlara, ovalara, hayvanlara akılla,
ahlakla ve adaletle davranmadığımız için insan ilişkilerimiz de bir türlü
normalleşememektedir. Ağaçları kesenlerin, gözlerini kırpmadan insan kesebileceklerini
unutuyoruz. Doğayla hukuk, barış ve
duyarlılık çerçevesinde ilişkiler kurmayı başardığımız takdirde kendi
aramızdaki ilişkileri de özgürlük, demokrasi, hukuk, barış temelinde inşa
edebiliriz. Doğayı yağmalama barbarlığı, bütün insan hakları ihlallerinin
temelini oluşturmaktadır.
İnsanın asli görevi, yaşamak ve yaşatmaktır. Kıyamet gibi
son görülen anda dahi hayatı korumak ve devam ettirmek için neler yapılabilir
sorusunun cevabını Hz. Muhammed, ağaç dikmek şeklinde vermektedir. Hakimiyet ve servet uğruna ağaçları kesenler
ve ormanları talan edenler, keyfi bir şekilde hayatın kökünü kazımaktadırlar.
Hiçbir manevi, ahlaki, akli ve hukuki sınır tanımayan talancılar ve yağmacılar,
Hz. Muhammed’in ağaç dikin emrini hiçe saymakta, kendi saltanatları ve
sefahatlari uğruna doğayı ve insanı birlikte ortadan kaldırmaktadırlar.