Doğalgaz keşfi ve ötesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı son bilgilere göre Türkiye’nin Karadeniz’de keşfettiği doğalgaz rezervi 540 milyar metreküpe ulaştı.
Bulunan bu rezervi sadece Türkiye’de doğalgaz ucuzlayacak şeklinde yorumlamamak gerekiyor. Üretimin hammaddesi olan enerji girdi maliyetlerini elbette azaltacaktır. Türkiye doğalgaz buldu diye dışarıdan ithal etmeyi durdurup on yıl boyunca sadece bu rezervi kullanacak diye bir durum da olmayacak.
Doğalgaz rezervi bulmak, ithal edilen doğalgaz miktarını azaltmak elbette oldukça sevindirici ve güzel bir haber ama olaya sadece doğalgaz rezervi olarak bakmamak gerekir.
Türkiye’nin kendi imkânlarıyla doğalgaz arama, bulma, çıkarma ve işleme teknolojisine sahip olması Türkiye’nin bulduğu rezervdeki kazancını artırırken Türkiye’nin diğer ülkelerle yapacağı antlaşmalarla o ülkelerde petrol ve doğalgaz arama, çıkarma ve işleme çalışmaları yapması ve bu enerjinin borsasının Türkiye’de oluşması da Türkiye’ye kazandıracak ayrı kazançlar olacaktır.
Nitekim geçtiğimiz günlerde TBMM Genel Kurulu'nda da kabul edilen Türkiye- Etiyopya arasında imzalanan antlaşma kapsamında Türkiye, Etiyopya’da mineral, petrol ve gaz aranması ile işletilmesinin geliştirilmesi teşvik edecek. Etiyopya’daki petrol ve gaz altyapıları inşa edilip bunların ve mevcutların bakımı sağlanacak olan Türkiye, ülkedeki gaz teknolojilerinin uygulanması alanlarında da ortak projeleri tespit edip geliştirecek.
Aynı şekilde Türkiye’nin Libya ile yaptığı antlaşma ile gerek kendi sınırlarında gerekse Libya sınırlarında petrol ve doğalgaz arama ve çıkarma faaliyetlerinde bulunulabilecek.
Türkiye’nin Karadeniz’de bulduğu doğalgaz Türkiye’nin bu alanda sahip olduğu bilgi ve tecrübeyi artırarak daha farklı alanlardan da kazanç sağlamasını destekleyecektir. Bölgesinde giderek güçlenen Türkiye bilgi ve teknoloji seviyesini artırdıkça daha fazla güçlenecektir.
Azerbaycan ile TANAP, Rusya ile yürütülen Türk Akımı gibi projeler de Türkiye’nin enerji konusunda attığı stratejik adımlardan bazılarını oluşturuyor. Yenilenebilir enerji, nükleer enerji gibi konularda da önemli adımlar atan Türkiye enerji arz güvenliğini artırırken bu alanlarda bilgi ve deneyim sahibi olarak bu alanda da söz sahibi olma yolunda ilerliyor.
Devlet her ne kadar bu gibi önemli projelere ve faaliyetlere imza atsa da bu projelerin artarak devam etmesi nitelikli insan kaynağına bağlıdır. Bu alanda nitelikli insanlar yetiştirme konusunda da önemli adımlar atıldığını basın ve medyadan görebiliyoruz. Ancak her şeyi sadece devletten beklememek gerekir. Üniversitelerimiz ve sanayi dünyamız da bu konuda adımlar atarak iş birliği içinde bu konularda nitelikli gençler yetiştirmek için gerekli adımları atılmalıdır.
Yıllardır bir kesim tarafından dillendirilen “Türkiye’de petrol ve doğal gaz çok fazla ama çıkarılmasına izin verilmiyor” söylemleri olsa da bunların aslında gelişen teknolojiyle birlikte çıkarılmaya başlandığını belirtmek gerekir. Eski teknolojiyle çıkarılması etkin olmayan petrol ve doğalgaz rezervimiz gelişen teknolojiyle birlikte artık çıkarılması ve kullanılması etkin hale gelebiliyor. ABD’nin kaya gazı konusunda geliştirdiği teknoloji ABD’yi küresel çapta net ihracatçı konumuna taşımıştır.
Türkiye de bu alanda atacağı bilimsel çalışmalar ve teknolojik gelişmelerle sahip olduğu yer altı kaynakları çıkarıp kullanacak belki de ihracatını yapacak hale getirecektir. Yine daha önce belirttiğim gibi bu teknolojilere sahip olarak başka ülkelerde de bu arama, çıkarma ve işletme faaliyetlerini gerçekleştirme imkânı olacaktır. Bu başarıldığı takdirde oluşturulacak borsadan ve satışından elde edilecek gelirlerin Türkiye finans piyasalarında kalması konusunda da önemli adımlar atılabilir.
Bunların hepsi elbette hemen, bir çırpıda olacak ve gerçekleşecek konular değil. Ancak böyle bir hedef konmadan da hiç biri olmaz. Belki de yirmi yıl sonra olabilecek konuları çalışmaya şimdiden başlaman yirmi yıl kazandırır. Aksi halde yirmi yıl geç kaldığımızda muhtemelen daha fazla zaman kaybederiz.