DOĞALA ÖZDEŞ AROMALI GIDALAR
Ortalama ömrü 72 yıl olan insanoğlu bu sürenin yaklaşık 40 bin saatini yemekte geçirir. Ancak bu, yiyen herkesin yemek yemeyi bildiği anlamına gelmez. İri lokmaları çiğnemeden yutan, önüne geleni götüren kişiler yemeğin lezzetini de alamazlar.
Tat organımız her ne kadar dil olarak bilinse de burun olmadan tat yeterli alınmaz. Tat alma organımız dil, yumuşak damak ve gırtlak kapağının mukozasındaki tat hücreleridir. İnsanoğlu 2 ila 5 bin tat tomurcuğuna sahipken tavşanlar ve köpeklerde 10 ila 30 bin vardır. Bazı balıklarda ise sadece ağız bölgesine odaklanmış olarak değil de bazen bütün vücuda yayılmış olan 100 binin üzerindedir.
Yerken yediğimizin kokusunu da duyarak lezzet almış oluruz. Yani lezzet tat ve yiyeceğin kokusunun birleşiminden oluşur. Bu yüzden lezzet almamızı dil değil, 10 milyon duyu hücresi ile burun sağlar. Koku ince bir duyudur ve biz insanların yaklaşık 10 bin farklı kokuyu algılayabildiğimiz, algılayabileceğimiz tahmin ediliyor. Çünkü birçoğumuzda koku duyusu öylesine körelmiştir ki yirmi veya otuz kokuyu doğru biçimde adlandırmayı ancak başarırız.
Lezzet alma koku meselesidir. Ne kadar iyi koku alırsak o kadar iyi de lezzet alırız. Tat alma duyusunu veya bir kısmını kaybettiğine inanan kişi çoğu defa koku duyusunda bir bozulmadan dolayı bu duruma düşmüştür.
Lezzette kokunun önemini bilen gıda üreticileri kokuları bolca ve arsızca kullanmaktadırlar. Poşet ve konserve çorbalarıyla soslara, dondurulmuş gıdalara, yoğurda, dondurmaya, ekmeğe ve şuruplara yapay aromalar katarlar.
İşin ilginci tat için de yapay aromalar öne geçer. Yani tat alma yapay aromalarla manipüle edilir. Bu yüzden gençler , bir tadı lezzet olarak algılamak için on yıl öncesine göre bugün 20 kat daha yoğun uyarıcılara ihtiyaç duyarlar.
Artık çocuklarımızı taze meyve ve sebze yerine konservelerle büyütüyoruz. Doğallığı bozulan tat, onlara daha aşina geliyor. Bir tat çirkinliği alıp başını gitmiş durumda.
Elbette lezzet alma aynı zamanda kültürel ve sosyal bir meseledir. Kişiler lezzetini tanıdığı besinleri yeme eğilimindedirler. Ama yapay aromalarla hazırlanmış gıdalar damak zevkimizi değiştirmekte, bozmaktadır.
En çok da rahatsız olduğum şey, paket gıdaların üzerindeki "doğala özdeş aroma ile üretilmiştir" sözüdür. Sanki alınan gıda doğalmış izlenimi verilmek istenilir. Halbuki tabiattan toplanan meyve veya besin değil laboratuvarda elde edilmiş kimyevi madde kullanılmıştır.
Doğala özdeş aromalı mandalinalı maden suyu. Doğala özdeş aromalı çilekli meyve suyu. Bu içeceklerde doğadan elde edilen mandalina veya çilek suları kullanılarak üretilmiş değildir.
Bu yapaylıkların hepsi çocuklarımızın ve bizim gıda algımızı bozuyor. Zarar vermesi ayrı konu.