Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.78
Gram Altın
2963.36
BIST 100
9851.18
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Temmuz 2023

Doğal afetler ve suçlar

AFAD’ın tanımına göre afet; “Toplumun tamamı veya belli kesimleri için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal hayatı ve insan faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan, etkilenen toplumun baş etme kapasitesinin yeterli olmadığı doğa, teknoloji veya insan kaynaklı olay. Afet bir olayın kendisi değil, doğurduğu sonuçtur.’’ Birleşmiş Milletler ise doğal afet tanımını afetin etkilediği kesimin kendi imkânlarıyla baş edemeyeceği her türlü kişisel, maddi veya çevre kayıplarına yol açarak toplum düzenini kesintiye uğratan bir durum olarak tanımlamaktadır. AFAD’a göre 31 adet afet tanımlanmış olup bu afetlerden 28 tanesi doğal afetlerdir. Söz konusu doğal afetler için Türkiye’de en çok yaşanılanlar; deprem, heyelan, sel, çığ, orman yangınları, su, dere taşkınları, hava muhalefeti vb afetler olarak gösterilebilir.

Son yıllarda yaşanılan iklim değişikliği, doğayı tahrip etme insan ve doğa ilişkisini bozmakta ve insan yaşamını negatif yönde etkilemektedir. Bunun sonucu olarak ekonomik ve sosyal yapı bozulmakta sonradan geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurmaktadır. Bu sonuçlar insan hayatında kalıcı iz bırakan veya geçici şoklara neden olan korku ve öfke duyma, suçluluk hissetme, utanç içinde umutsuzluk ve çaresizlik durumu gibi duygulara neden olmaktadır.

AFAD’a göre doğal afeti yaşamış bireylerin can veya mal kaybına uğramaları sebebi ile yardım ve kurtarma çalışmalarına gelenlerle birlikte yaşam rutinleri bozulmuş olup bunun sonucunda öfke, kaygı, güvensizlik vb. duyguları yoğun olarak yaşamaktadır. Olası doğal afetler karşısında yapılabilecek en etkili yöntem doğal afetlerin insan yaşamı üzerindeki etkilerini en aza indirme çabasıdır. Bu çabalar insanın yaşadığı çevre hakkında gerekli bilgilere sahip olması, afet sonucu oluşan olaylardan haberdar olunması, araştırmalar yapılması, planlar geliştirilmesi ve uygulamaya konulması gerekir. Tüm araştırma, planlama, uygulama çalışmalarına “Afet Yönetimi” denilmektedir.

Afet sosyolojisi, afetleri oluşturan sebepleri araştırarak, afetleri önleme ve afet sonrasında yapılacak çalışmalara katkı sunan bir bilim dalıdır. Afet sosyolojisi ile afet olduktan sonra toplumda afetzedelerin ve diğer insanların nasıl davrandığı, afetlerin nasıl bir sosyal dayanışma veya çatışmaya sebep olabileceği ve bunun sonucunda çıkabilecek eşitsizlikler ve diğer sosyal olgular bulunmaktadır. Bu bağlamda doğal afetin sosyal boyutları arasında afet ve suç ilişkisi önemlidir.

Afet ve Suç İlişkisi

Suç, “topluma zarar verdiği ya da tehlikeli olduğu kanun koyucu tarafından kabul edilen ve belirtilen eylem, davranış, tavır ve harekettir”. Geçmişten günümüze kadar olan süreçte toplumun zarar gördüğü her davranış kanun yapıcılar tarafından yasaklanmış ve cezalandırılmıştır. Durkheim, suçu tanımlarken bir suçu suç kılan şeyin, suç davranışı değil, o davranışı meydana getiren sosyal anlayış ve sosyal yargı olarak belirtir. Disiplinler arası bakıldığında suç kavramı; hukuksal açıdan yasaları çiğneme, siyasal açıdan istenmeyen yasadışı bir ölçüt, sosyolojik açıdan baskılanması gereken anti-sosyal davranış, psikolojik açıdan ise bir davranış problemi olarak dört ana grupta tanımlanmıştır.

Doğal Afetler sonucu ortaya çıkan çevrenin tahribatı dolayısı ile meydana gelen yoksulluk ve akabinde eşitsizlik, zayıf yönetişim gibi zayıflıklar toplumda kırılganlıkları körükler. Afet sonucu sadece can ve mal kaybı değil tüm yaşam döngüsü sekteye uğratmış olup bir toplumsal travma yaşanmaktadır (Kalaycıoğlu 2021, s.6). Toplumun yerleşik düzeni sarsıldığında alışılagelen düzenli tüm hayatlar tepe takla olmaktadır. Bu yüzden doğal afetler sosyolojik anlamda çok önemlidir.

Yine doğal afetler sonucunda insan ve hayvanların ölmesi, deprem nedeni ile yapıların, işyerlerinin yıkılması, tarım faaliyetlerinin durması, ulaşım alt yapısının zarar görmesi, haberleşmenin tahrip olması, oluşan tüm kayıplar sonucunda psikolojik etki, salgın hastalık, işsizlik, fakirlik oluşmaktadır. Bunun sonucu olarak afetzedelerin barınma, sağlık, güvenlik, yiyecek vb. ihtiyaçlarının karşılanması beklenirken oluşan bu kaos ortamından faydalanmak isteyen başka bölgelerden gelen kişiler suç işleyebilmektedir. Yeterli güvenliğin sağlanamadığı bu ortamda her türlü şiddet, yağma, hırsızlık olayları yaşanabilmektedir.

Yapılan araştırmalar sonucunda afet bölgesindeki tüm can ve mal kaybının yanı sıra alt yapının bozulması sonucu ev fiyatları düşmekteyken diğer afet yaşamayan yerlerde aşırı fiyat artışlarının olduğu, hırsızlıkların arttığı görülmüştür. Suç işlemenin doğal afetlerle birlikte arttığı konusunda yeterli araştırma bulunmaması negatif bir durum olsa da felaket sonrası suçların azaldığı varsayılmaktadır.

Marmara depreminin yaşandığı 1999 yılında yapılan bir emniyet görevlisi görüşmesinde hırsızlık, yağmalama ve ihtiyaç maddelerinin stok yapılarak karaborsa oluşturdukları gözlemlendiği fakat sonra emniyetin uğraşları sonucu bu durumun giderildiği belirtilmiştir. 2011 yılında Van depremi sonrası yapılan bir araştırmada ise en önemli sorunun güvenlik sorunu olduğu tespit edilmiştir. Terk edilmiş ve kullanılmayan işyerlerinin yağmalanması da bulgular arasındadır. Diğer illerden gelen kişilerin enkazlardan para ve değerli eşya çaldıkları tespit edilmiştir. Doğal afetler aynı zamanda güvenlik sorunu ve suç işleme potansiyelinin ortaya çıkmasında büyük rol oynarlar. Bunlar arasında insan ve kadın ticaretinin artması da vardır.

Doğal afetlerin büyük şehirlerde yaşanması durumunda nüfusun yoğunluğu bakımından gerekli olan yardımların sağlanması zaman almaktadır. Bu yüzden oluşan güvensizlik ortamı sonucu suça teşebbüs artmaktadır. Kamu düzeninin bozulması sonucu suç oranının artması kaçınılmazdır. Afetzedelerin yaşam savaşı verdiği bir yerde binaların eşyaların korumasız olması hırsızlık olaylarının artmasına sebep olmaktadır. Yine sosyal düzenin bozulduğu kamu düzeninin sağlanamadığı felaket ortamında hırsızlığın yanış sıra gasp, organ ve insan kaçakçılığı görülmektedir.

Doğal afetlerde meydan gelen bir diğer suç da terör örgütü mensubu kişilerin uygun ortam yaratma teşebbüssünde bulunma eğiliminde olmalarıdır. Kaos ve güvensizlik ortamı terör mensupları için en uygun ortamdır. Ayrıca cinsel istismar, tecavüz, zorla alıkoyma, cinayet, çocuk kaçırma vb. suçlarda yoğunluk yaşanmaktadır. Zira yakalanma riskinin düşük olduğu afet ortamında kargaşa hâkim olduğu sürece suç oranı artmaktadır.

Doğal Afetlerde Suçların Önlenebilmesi İçin Alınabilecek Tedbirler

Doğal afetlerde oluşabilecek suçlara istinaden suç öncesi ve sonrası için alınabilecek tedbirler önceden hazır edilmeli, her türlü koruyucu güvenliğin sağlanması ve tesis edilmesi güvenlik kuvvetlerinin görevleri arasındadır. Bunun için afet öncesi gerekli stratejileri belirlemek, suç işlemenin sosyal nedenlerini araştırmak bunun için projeler oluşturmak da buna dâhildir. Doğal afetlerden sonra yaşanan travmaların giderilmesi için sosyal projeler uygulanmalıdır.

Doğal Afet sonrası bölgede çok sıkı tedbirler alınıp kontrol sağlanmalı, afet bölgesine giriş ve çıkışlar denetlenmeli, yetkisi olmayan kişilerin girmelerine ki yardım amacı ile bile olsa izin verilmemeli, potansiyel suçluların girmesine asayişi sağlayarak engel olunmalıdır. Yine ebeveynsiz kalan çocuklar kayıt altına alınıp korunmaları ve barınmaları sağlanmalı, aynı şekilde kadın ve yaşlıların da aynı muameleye tabi olmaları sağlanmalıdır.

Güvenlik birimlerinin yetkilerinin geliştirilerek ilk önce arama kurtarma görevinde olması daha sonra ise asli görevlerine dönüp güvenliği sağlanmalıdır. Yetkilerini ihmal veya istismar eden kamu görevlileri ise cezalandırılmalıdır. Güvenlik ve kolluk kuvvetleri tüm suç türleri hakkında bilgilendirilmelidir. Bunun için eğitim, tatbikat yapılıp eğitim süreci daima canlı tutulmalıdır. Oluşabilecek sorunlar hakkında raporlar hazırlayıp önceden hazırlıklı olunmalıdır. Afetzedelere bilgi akışı sağlıklı bir biçimde yapılıp bilgi kirliliği önlenmelidir. Basın yayın organlarına bu konuda hassasiyetleri hatırlatılmalı yalan ve aslı olmayan haberlerin yapılmasına izin verilmemelidir. Yapılan tüm eylemler kayıt altına alınıp rapor halinde saklanmalıdır. Doğal afetlerden sonra yapılması gereken diğer hizmet ise psiko-sosyal hizmettir. İyileştirme sürecinde afetzedeler için bu süreç ve destek çok önemlidir. Böylece acil durumlarla başa çıkabilme yetisi kazanma, suçlular ve suç konusunda uyarılma-bilgilendirme yapılması farkındalığın oluşturulması açısından çok önemlidir.

Son yıllarda yapılan çalışmalar sonucu eskiye nazaran afet yönetiminde ilerleme kaydedildiği, bütüncül afet yönetimi oluşumu ile daha kapsamlı bir şekilde çalışmalar yürütülmektedir.