Dolar (USD)
32.54
Euro (EUR)
34.95
Gram Altın
2455.94
BIST 100
9873.78
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

31 May 2020

Diziler bizim dünyamızı yansıtmıyor ki!

Yıllardır özellikle dini ve düşünce boyutunda kendi toplumsal dinamiklerimizden beslenen, sosyal yapımızı bilen, ufku geniş, görüş alanı açık yetkin ve öncü karakter eksikliğimiz olduğundan bahsediyorum.

Eksiklik sadece bu iki konuda değil şüphesiz; bilim, sanat, müzik, sinema sektörleri de aynı şekilde devam ediyor. On yıllardır ülkenin düşünce dünyasını, iktidarını ellerinde tuttuğunu düşünen, tek imtiyazlı sınıf oldukları vehmine kapılanlar bu alanları daha bizler dünyaya gelmeden parsellemiş, beyazlıklarının hükümranlığını sürdürüyorlar!

Hadi sanat, sinema, müzik konusunu açmayayım; şimdi de din ve düşünce kulvarında yerli unsurların beslediği, insanı bilen toplumu okuyabilen mihmandarımız neden eksik?

Muhafazakâr camianın çocukları olarak sosyal meselelere, siyasete, din algısına, dinin muamelat kısmına ilişkin yapılan okumalar hangi ülkelerin yetiştirdiği isimlerin eserleri üzerinden yaptınız?

Ergenlik dönemlerinizden başlayan okuma sürecinizin beslenme kaynaklarını, ihtiyaç duyduğunuz fetvaların başvuru eserlerini hangi ülkelerin vatandaşları yazmıştı?

Hadi eskiyi geçelim; bunca yıllık bir bilinç ve farkındalık sonrası kendi memleketinizden yetkin, ehil, birikimli, kendi toplumunu tanıyan ve sosyal meselelere vakıf hiç mi insan yetiştiremediniz?

Ne dindar ne inançsız, arada bir yerde kalmış, dolanıp duran gençlerin inanç ve zihin dünyalarını tımar için yetişmiş, eserler veren kaç insana sahipsiniz?

90’lı yılların gençleri olarak Suudi Arabistan, Mısır veya diğer Orta Doğu ülkelerinin din adamlarının, teorisyenlerinin eserleri dindar camia için temel başvuru kaynakları gibi görülürdü.

Toplumsal yapısı, siyaseti, geçmişi, gelenek dünyası tam olarak örtüşmeyen bu toplumlardaki tecrübeler ışığında oluşturulmaya çalışılmış çıkış yolları, önermeler, kuramlar bizim toplumsal düzeneğimizle birebir uyum sağlayabilir miydi?

Yanlış anlaşılmasın. Bu isimlere de eserlerinin okunmasına da bir itirazımız bulunmaz. Bu ürünler, bizler için mutlak bir yol gösterici, kılavuz değil önemli ve ciddi bir tecrübe/birikim paylaşımıdır ancak tek ve tartışılmaz reçete değildir!

Sözgelimi gençlere itikat, amel/eylem, düşünce, din alanında ufuk açıcı, yol gösterici üç beş kitap tavsiye edebilir misiniz? Cevabınız evet ise, bu eserlerden kaç tanesi yerli yazarların ürünleri olur?

Ya da din adamı kimliği etrafında oluşturduğu düşünür, araştırır, vizyonu olan, sosyal meselelere vakıf; gençleri, kadınları peşinden sürükleyecek, sorunlara sağlam ve doğru çözüm önerileri sunabilecek kaç tane din adamınız bulunur?

Geleneğin, ataerkilin, coğrafyanın farkında ve bunun etkisinden doğruları yakalayarak azade kaç düşünür yetiştirdiniz?

Yetiştirdiğiniz gençlerin dünyayı anlamalarına nasıl yardımcı oldunuz? Bir dernek veya cemaat çatısı altında topladığınız ama bunu yaparken diğer dernek ve yapılara karşı önyargı ve beğenmezlikle doldurduğunuz gençlerin sayısını artırmanızın kime faydası bulunur?

Bir türlü unutamadığım ve günlerce etkisinden çıkamadığım “diziler bizim dünyamız değil ki” sözünün hikayesini anlattığımda belki ne demek istediğimi daha net ve doğru anlamış olacaksınız.

Birkaç yıl önce, muhafazakâr üniversiteli kız öğrencilere verdiğim kadın konulu bir konferansta mitoloji ve dizilerdeki kadın karakterlerin benzerliğini anlatmaya başlamıştım da yüksek lisans talebesi bir genç kız ayağa kalkıp, “Diziler bizim dünyamız değil ki” yani, bundan bize ne demişti de kanımın donduğunu hissetmiştim.

İzlemediği ama toplumsal ciddi bir probleme/erozyona yol açan diziler üzerindeki bakış açısı böyle olan mektepli bir kızın dünyasını sadece ben mi merak etmiyorum?

*Twitter.com/sabihadogann