Diyûbendî'lerin Osmanlı aşkı
Geçtiğimiz hafta Hint Alt kıtasının İslam tarihinde önemli bir dönüm noktasına değinmiştik. Buradaki Diyûbend Medresesi’nin kuruluşuna dair malumatlar vermiştik. Muhammed Kasım Nanutevi ve Reşid Ahmed Ganguhi öncülüğünde bir grup genç âlimin bu medresenin kuruluşuna öncülük ettiğinden bahsetmiştik.
Bu yazımızda Diyûbend Medresesi’nin
gerek kuruluşunda ve gerekse sonrasında Osmanlı Devleti ile ilişkilerine
değineceğiz. Resmi kayıtlarda kuruluş tarihi 1866 olan Dîyûbend Medresesi,
Osmanlı Devleti’nin yıkılış tarihi olan 1922 tarihine kadar devlet-i aliye ile
sürekli iletişim halinde olmuş, hatta Türkiye kurtuluş savaşını da maddi olarak
desteklemişti.
Diyûbend Medresesi, kuruluş
beyannamesinde hiçbir devlet, vakıf ya da şahıstan yardım almayacağını beyan
etse de söz konusu Hilafet merkezi Osmanlı Devleti ve bütün Müslümanların
halifesi Sultan Abdülhamid olunca bu maddeyi uygulamamışlardı. Daha doğrusu Diyûbendîler,
İngiliz işgaline karşı Osmanlı’ya ve İslam halifesine biat ettikleri için Sultan
Abdülhamid’in yardımlarını kabul etmişlerdi. Arşivlerde bizzat I Abdülhamid’in
emriyle Daru’l-Ulum Diyûbend’e Arapça ve Farsça kitaplar gönderilmişti. Bunun yanında
Osmanlı bakiyyesinde bazı müellifler de kaleme aldıkları eserlerin iki
kopyasını İstanbul’daki kütüphanelere, bir kopyasını Ezher kütüphanesine, bir
kopyasını da Daru’l-Ulum-ı Diyûbend’ye göndermişlerdi. Cumhurbaşkanlığı Devlet
Arşivleri kurumunda Osmanlı ile Duyubend Medresesi arasında birçok arşiv
belgesi bulunmaktadır. Bu arşivler tarihçilerimiz tarafından incelenirse Sultan
Abdülhamid’in bu medreseye nakdi yardımları da ortaya çıkacaktır.
Şimdi de Diyûbendîler’in Osmanlı’ya
yardım ve desteklerine değinelim. Diyûbendîler, Osmanlı Devleti’ni ilgilendiren
milletlerarası her meselede daima Osmanlı devletinin tarafını tutmuşlardır.
Diyûbend Medresesi, Osmanlı devletine yönelik başlatılan Trablusgarp
(1911-1912) ve Balkan (1912-1913) savaşlarının yarattığı infial sebebiyle
Hindistan’da İngilizlere karşı başlatılan “Hilafet Hareketinde” yalnız bırakmamıştır.
Hindistan’daki Hilafet
Hareketi, Osmanlı’nın yıkılışından sonra
Türkiye’yi 20. yüzyılın başlarında zor durumda olduğu bir dönemde, Hint alt
kıtasında yaşamış insanlardan maddi anlamda büyük meblağda bir yardım
toplayarak Halide Edip Adıvar aracılığıyla Türkiye’ye gönderdiler. O zamanlar
İş bankasının kuruluşu da buralardan toplanan yardım paralarıyla olmuştur. Gazi
Mustafa Kemal Paşa, bu yardımlardan dolayı Hilafet Hareketi merkezinin Londra’daki şubesine teşekkür etmişti.
Hindistan’dan Kurtuluş Savaşı için
toplanan paraları Türkiye’ye kim getirmiştir, dersiniz. Belki bu isim
hiçbirimizin aklına gelmez. Bu isim Halide Edip Adıvar’dan başkası değildi. Bugün
Diyûbend uleması, hâlâ Halide Edip Adıvar’ı andıklarını oraya gidenler
söylemişlerdi.
Daru’l-Ulum Diyûbend’de yıllarca
yöneticilik yapan Muhammed Tayyib’in resmettiği şu tablo da konuyu gayet net
bir şekilde özetlemektedir: “Daru’l-Ulum hocaları Osmanlı Sultanı’na sadakatlerinden
ve muhabbetlerinden asla taviz vermemişler ve daima Türklerin yanında
olmuşlardır. Osmanlı Sultanı’nı öven şiirler kaleme alan dedem Muhammed Kasım
Nanutevi eşinin ziynetlerini İstanbul’a göndermek suretiyle hilafete maddi
olarak katkı sağlamış ve yakınlarını, talebelerini ve müritlerini de ısrarla
buna teşvik etmiştir.
Osmanlı –Diyûbend medresesine dair
bir diğer önemli hatıra da. Şeyhulhind olarak anılan Mahmut Hasan Diyûbendî’nin
hatırasıdır. Mahmut Hasan, Diyûbend medresesinin ilk talebesi olan ve yine bu
medresinin üçüncü kuşak hocasıdır. Osmanlı Devleti’nin Trablusgarp ve Balkan
savaşları sırasında (1911-1913) Molla Mahmûd Hasan, Dârülulûm-i Diyûbend’i
geçici olarak tatil etmiş; başta arkadaşları ve talebeleri olmak üzere Hind alt
kıtasındaki Müslümanları Osmanlılara yardım etmeye çağırmıştı. Bu durum,
Hindistan’daki İngiliz idaresini yıpratmak için de iyi bir fırsattı.
Mahmûd Hasan, işlerini daha kolay
yürütebilmek amacıyla Delhi’ye yerleşmiş. Güvendiği talebelerine Afganistan
sınırındaki Yağıstan’da askerî bir kamp da kurdurmuştu. Öğrencisi Ubeydullah Sindî’yi siyasî destek
aramak ve gerekli organizasyonu yapmak için de Afganistan’a göndermiş. (1915).
Sindî, Afganistan’da diplomatik faaliyetlerde bulunmuş ve sürgünde kurulan Hint
hükümetinin Hindistan’dan sorumlu bakanı olmuştu.
Mahmûd Hasan, Diyûbend medresesinin rektörü sıfatının yanı sıra askerî bir kamp kurup İngilizlere karşı ayaklanma fikrini Sultan Abdülhamid’den almıştı. Nitekim 1915’te ikinci defa hacca gidip Mekke’de Hicaz Valisi Gālib, Medine’de Harbiye Nâzırı Enver ve Bahriye Nâzırı Cemal paşalarla görüşmüş ve onlardan destek almıştı. Fakat o; bu desteği, Ruslar’ın gidiş yolunu kapatması sonucu Hint Alt kıtasına götürememişti.