Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Ağustos 2024

Diyete niyet!

Bir zayıflama furyasıdır, almış başını gidiyor. Ağza alınan lokmanın faydasından önce kaç kalori olduğu hesaplanıyor. İnsan acıktığını söylemeye utanır oldu. Şöyle ağız dolusu “Acıktım!” demek abesle iştigal bir hal aldı.

İnsanın bazen “Yokluğun gözünü seveyim.” diyesi geliyor. Eskiden böyle miydi? Gün içerisinde fakirliğin verdiği mecburiyetle ne iş olsa yapan insanlar akşam maaile sofraya oturur ve herkes aynı tabaktan yerken kimse kalori hesabı yapmazdı. Yapılan tek hesap kimin kaç kaşık fazla yiyeceği olurdu. O günler talebin çok arzın az olduğu zamanlardı. Ayrıca çöpe dökülen yemek de olmazdı. Her şey yeteri kadardı ve israf kapımızın önünden dahi geçmezdi.

Bugünlerde ise herkesin önünde kendi şahsına münhasır tabaklar, burun kıvrılan ve beğenilmeyen yemekler, biraz fazla yiyince soluğu terazinin başında almalar, beğenmediğin yemek olunca sepetli, getirli götürlü siparişler, sipariş verilirken açıklamalarındaki kalorileri hesaplamalar, falan filan... Şu zenginlik bizi çok bozdu sanırım. Sahi, zenginliğin ölçütü bu mu acaba? Yoksa batıya özenti mi demeliyim?

Bu aralar revaçta olan mesleklerinden biri de doğal olarak diyetisyenlik oldu. Ne yiyeceğini senin yerine belirleyen kişiler. Belirlerken de senin gelirine ortak oluyorlar. Gidilen diyetisyenlerin de ortak ve ilk cümlesi: “Ekmeği kesmek!” Zayıflamak için ekmeği kesmek! Sanki ekmeği kesince daha az yiyecek ve hemen zayıflayacak insan. Kesilen ekmeği tost makinesinde ısıtınca, hele bir de arasına bir dilim kaşar koyunca nasıl lezzetli olduğunu hiç bilmiyorlar sanırım. Bilselerdi diyete niyet ederler miydi?

Yanlış anlamayın bu arada! Diyet yapınca zengin falan olacağınızı düşünüyorsanız, bu düşüncenizden hemen vazgeçin. Diyet fakir insan işi değil. Hani hazır fakirim, bir şey alacak param yokken zayıflama bahanesiyle öğünleri geçiştirip üç beş kuruş arttırarak aile bütçesine katkıda bulunurum diye düşünüyorsanız, kimse duymadan ve görmeden bu düşüncenizden hemen vazgeçin. Duyarlarsa düşeceğiniz komik durumdan ben bile kurtaramam sizi.

Sporu, fitness salon ücreti, reformer masrafı, tahıllı-kepekli ekmekleri, şekersiz çikolataları, beyaz çayı, diyet ürünleri ve aklıma gelmeyen diğerleri bugüne kadar normal olarak kullandığınız ürünlerden çok daha pahalı. En basiti kepekli ekmekler normal ekmeğin en az iki üç katı fiyata satılıyor. Diyet ürünlerini duyunca canımı en çok çay acıttı desem yanlış olmaz. Yahu çayın renginden ne istediniz de diyet uğruna çayın rengini kurban ettiniz? Bu arada önceden her çay bardağının yanında yahut içinde bir çay kaşığı olurdu, şimdilerde ise çayına şeker atan kişileri garipsiyoruz.

Sağlıklı beslenmek ile diyet birbirine karıştırılmasın. Sağlıklı beslenmek, insanın kendi vücuduna karşı sorumluluğudur. Her şeyin fazlasının zarar olduğu gibi gereğinden azı da zarar olsa gerek. İnsanın her türlü ifrat ve tefrite dikkat etmesi gerekir. Her şey kararında güzeldir.

Hele ki dünyanın kıtlık ve yoksullukla imtihan olduğu bir zamanda varlığın keyfi nedeniyle diyete niyet etmek nasıl bir durumdur? Tavrımız diyete karşı olmak değil; bilakis diyet nedeniyle insanın vücuduna fazla yüklenmesi ve varlığından dolayı ortaya koyduğu tavırdır. Bunca fakirin ve bulduğuyla bulgur kaynatmaya çalışanların olduğu yerde bulduğuna burun kıvırmanın hesabı çok sonra ağır gelir hepimize. Diyetin nedenini iyi belirlemek gerekir. Yoksa diyetin diyeti zül olur insana. Allah kuluna taşıyamayacağı yük yüklemezken insan her zaman ağır yüklerin gönüllü hamalıdır. İnsandır, kendisine en büyük imtihan. Lakin kimse kusuru kendisinde aramaz ve başkasını suçlamak daha kolay gelir insana.

Nihayetinde kimse girdiği yoldan vazgeçmek istemiyor. Siz diyet etmeye devam edin, lakin hangi durakta ineceğinizi de unutmayın. Neyse, kafanızı daha fazla karıştırmayayım, niyet ettiniz diyete, Allah'ım bizi affede!