Diyarbekir'in fethi ve fetih etkinlikleri
Amid yani Diyarbekir’in fethi ile ilgili ateist Kürt siyaseti güdenlerle PKK’lıların yalanlarını bir tarafa bırakırsak, fetih sürecinde fazla kan dökülmemesi için İslam ordusunun son derece hassasiyet gösterdiği biliniyor.
Bir şehirden ziyade bölge olarak fethedilen Diyar-ı Bekir, civarı ile birlikte fazla kan dökülmeden fethedilen topraklardır. Fazla kan dökülmeden gerçekleşmesinin en önemli sebebi, Resul-i Ekrem (sav) hayatta iken bölge insanının önde gelenlerinin Müslüman olmaları ile açıklanabilir.
Resul-i Ekrem Muhammed Mustafa (sav)
zamanında Medine’ye gidip Peygamber (as) ile görüşen, Alemlere Rahmet Elçi’nin
sohbetlerinde bulunan Kürt önde gelenleri sayesinde bölge insanı gönüllü olarak
İslam dinini seçmişlerdi.
Resul-i Ekrem (sav), bu bölgeden kendilerini ziyaret edip Müslüman olan Hz. Caban el-Kürdi (ra) gibi sahabeleri Kürtlerin yaşadığı bu coğrafyaya gönderip Kürtlere İslam’ı tebliğ etmekle görevlendirmişlerdi. Hz. Caban (ra), kendi yakınlarından başlamak üzere aşiretine ve civardaki aşiretlere Hz. Muhammed Mustafa’nın (sav) selamını getirerek O’nun (sav) Allah Tebarek ve Teala’dan almış olduğu kutlu vahyi anlatmış ve halkının Müslüman olduğuna yardımcı olmuştu.
Hz. Caban (ra) Resul-i Ekrem’den (sav)
öğrendiklerini anlattıkça insanların İslam’ı tercih ettikleri tarihi kayıtlarda
mevcuttur. Kimi tarihçiler de mesela Hz. Zozan (ra) gibi Kürt kadın sahabeden
ve onun sayesinde İslam’ı seçen Kürtlerden söz eder.
Kürt sahabilerin “Ashab-ı Kiram’ın (ra) küfrü ve şirki terk edip İslam nuru ile şereflenip Müslüman olduktan sonra kardeşlik, merhamet gibi hasletlere büründüklerini” gelip beldelerinde anlatmış ve yakınlarının iman ile şereflenmelerine vesile olmuşlardı.
Anlayacağınız, İslam ordusu bu bölgeye gelmeden çok önce bölge halkının hatırı sayılır bir kısmı İslam ile şereflenmişlerdi. Bu yüzden Diyarbekir civarında yaşayan Müslüman halkın İslam ordusuna büyük destekleri olmuştur.
Diyarbekir ile ama bilhassa Diyarbekir’in fethi ile ilgili olarak Ermeni ve mesela PKK gibi ateist örgüt ve kesimlerin mesnetsiz olarak öne sürdükleri “İslam ordusu Kürtleri katliamdan geçirdi” gibi iftiraları, bu kesimlerin İslam ve Müslümanlara olan düşmanlıklarından kaynaklanıyor.
Biliyoruz ki, İslam ordusun Diyarbekir’i fethetmeden önce Diyarbekir/Amid bir Kürt şehri değildi. Kürtler bu şehirde yaşamıyorlardı hatta bu şehirde yaşayan Hristiyanlar Kürtlerin bu şehre girmelerine bile izin vermiyorlardı. Çünkü Kürtler, bu şehirde yaşayan Ermeni, Süryani, Keldani gibi Hristiyan’ların inancına göre merdud bir halk, insanlıktan nasibini almamış bir topluluk(!) olarak kabul ediliyordu. Dolayısıyla fetih öncesi Kürtlerin bu şehre girmeleri yasaktı.
Bu yüzden biliyoruz ki Diyarbekir Kürtlerden alınan bir şehir değil, Amid’in, Hristiyan olup kendileri dışındaki halk ve kavimleri insan görmeyenlerden alınarak fethedildiği bir vakıadır.
Yine kimi tarihçilere göre fetih ordusu
bölgeye ulaşmadan önce şehre sızan hatırı sayılır Kürt gencinin fetih sırasında
İslam Ordusunun zayiatını önlemek üzere görev icra ettikleri ayrı bir
güzelliktir.
İş bu gerçeklerin hem resmi tarih hem de 1960 sonrası seküler ve İslam düşmanlığı ile bilinen Kürtçü siyaset tarafından karartılması önemlidir.
Yarın, (27 Mayıs) bu şehri, Mübarek İslam’ın 5. Harem-i Şerif’i kılan fethin 1382. Sene-i devriyesidir. Bugüne kadar maalesef Diyarbekir’in Fethi kutlamaları herhangi bir ilçenin Rus işgalinden, Yunan işgalinden kurtuluşu etkinlikleri kadar kayda değer etkinlikle kutlanmadı. Bunun sebepleri ayrıca konuşulabilir lakin Çanakkale Şehitliğinde Türklerle birlikte Kürtlerin, çeşitli ülkelerden Arapların, Azerbaycanlıların yan yana yattıkları bilinmesin diye bu şehitliği ziyarete kapatan CHP’li batıl(ı) aklın, Diyarbekir gibi bir şehrin Müslümanlar tarafından ve üstelik Müslüman Kürtlerin destekleri ile fethedildiğinin bilinmesini istemedikleri acı gerçeğimizdir.
Bu yıl pandemiye rağmen 7 gün boyunca her gün farklı etkinliklerle fetih ruhu canlansın diye birbirinden güzel programlar tertiplendi. Bunda Diyarbakır Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Münir Karaloğlu’nun, Diyarbakır’da şehri dert edinen STK’larla işbirliği yaparak bu programı tertiplemesinin payı büyüktür.
Gelecek yıl kutlamaları için, Sayın Cumhurbaşkanı’mızı davet ediyor, teşriflerini beklediğimizi arz ediyoruz.