Diyarbekir'e hoşbulalar
Kılıçdaroğlu'nun kan isteği, küfür ve "piçlikleri" sizi tedirgin etmesin, ülke bambaşka bir yolda ilerliyor. Kılıçdaroğlu'nun edepsizliklerini not edin, ama dert etmeyin. Bakınız,
Birkaç gün önceydi, Başbakan Sayın Binali Yıldırım Ak Parti Genel Başkan Adayı olarak belirlenir belirlenmez ayağının tozuyla Diyarbakır'a gelmişti. PKK'nın 15 ton bombanın yüklü olduğu bir kamyonla adeta katliam yaptığı Tanışık'ı ziyaret etmiş, kederli ailelerin yanında olmuştu Sayın Yıldırım.
Bugün de Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan yanına çiçeği burnunda Başbakan Sayın Binali Yıldırım'ı da alarak bu aziz kente geliyor.
Derdinizle dertliyiz, derman biz hepimiziz anlamına gelen bu ziyaret sonrasında bölgede havanın tamamen değişeceğini bekliyorum.
Vatandaş tarafını belirledi,
Huzur dedi, selamet dedi, hakkaniyet ve adalet dedi bu millet. Bölge insanı iki yılı aşkın süren çözüm süreci ile huzuru yakalamış, hayatın güzellikleri ile iç içeydi. Bir sabah huzur denilen o güzel nimetin avuçlarının arasından nasıl kaybolup gittiğini gördü. Bu nimetin yerine ateş, kan, gözyaşı gelmişti. Yıllar yılı huzura hasret kalmış mahallelerine, sokaklarına, caddelerine, evlerine bu sefer de bombalar yerleştirilmişti. Bu yüzden halk PKK ile kendi isteklerinin örtüşme sorununu net olarak fark etmiş oldu. Hem halk, istek/haklarının kanla, ölümle elde edilmesini de öteden beri istememişti.
Ağır bilanço üç ay süren operasyondan sonra ortaya çıktı, binlerce Kürt çocuğu hendeklerde heder edildi. Asker-polis yüzlerce Kürt ve Türk evladı da bu operasyonlarda ailelerinin yüreğini yaktı.
Batının toplu saldırısı altında olan ülkemiz bu kuşatmayı yaracak güçtedir. Kurumlar ve güçler arasındaki uyum bu batıl kuşatmayı yaracağımızın en önemli göstergesidir.
Bu anlamda Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın Sayın Başbakan'la birlikte Diyarbekir'e geliyor olmaları bölge insanı için son derece değerlidir. Sorunları yerel dinamiklerden dinleme imkanı var, çözümü de mahalde dinlemeleri büyük bir avantajdır.
Burada bölgede ekonominin felçli durumunun komaya doğru ilerlediğini anlatmak zorundayım. Bölgede Hendek sürecinde esnaf, iş dünyası çöktü. Buna devlet bankalarının acımasız tutumunu da eklersek olayın vahameti net görülebiliyor.
10 milyon kredi için 40 milyonluk gayri menkulünü ipotek gösteren bir Diyarbakırlı müteşebbis, gayrı menkulünün Diyarbakır sınırları içinde olmasından dolayı ihtiyacı olan krediyi alamıyor. Bankanın vatandaşa açıklaması VAHİM ÖTESİ:
Diyarbakır dışında, hatta bölgeden de uzak bir ilde gayri menkul ipoteği gösterilmezse kredi vermiyoruz. Bu doğruysa üç-beş işgüzar ile biz ülkeyi parçalamışız, insanı bölmüşüz de haberimiz yok. Bu yüzden temennim bu haberin doğru olmaması.
Diğer bir konu il ve ilçelerdeki FETÖ'cü bürokrasi. Hala emniyette üst düzey paralelci ile boğuşan vatandaşın şikayetlerini alıyoruz. Gerçi biz de benzeri durumla karşılaşmadık değil. Bölgeye atanan FETÖ'cü ya da yeni mezun Vali Yardımcısı, kaymakam, bürokrat halkı özellikle bezdirme operasyonları yapmaktan geri durmuyor. Bu burokratlarin bölgenin hassasiyetinden dolayı buradan alınmaları son günlerde gezdiğim birkaç ildeki bölge insanının acil isteğidir.
Eminim Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan konuşmalarında siyasal sistemin değişikliğinden, yeni anayasa hazırlıklarından bahsedecek. Tam da burada, yeni anayasanın bir etnik temsiliyetle sınırlı olmayacağını, 78 milyonu kucaklayacak hakkaniyette hazırlanacağını dile getirirlerse müthiş olur.
Bölge insanı da bu millet gibi hakkaniyeti mukaddes dininden öğrendi, asırları aşan tecrübelerinden öğrendi. Yaşadığı kardeşlikten öğrendi.
O zaman değerlerimizden, inancımızdan öğrendiklerimizi bugün amele dökme zamanı.
Sayın Cumhurbaşkanı'mız, muhterem Hanımefendi ve saygın heyetiyle,
Hoş gelmişler aziz Beşinci Harem Şehre, hoşluk bulalar.