Dolar (USD)
34.58
Euro (EUR)
36.29
Gram Altın
2985.03
BIST 100
9635.36
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Kasım 2015

DİYARBAKIR'IN KABİNE HASSASİYETİ

1 Kasım zaferi sonrası önümüzdeki hafta resmi süreç tamamlanır ve görevi devralacak olan Sayın Ahmet Davutoğlu Başbakan olarak kabinesini oluşturacak.

Yeni dönem kabinesi için toto oynamaya başlayanlar çoğaldı. Belli ki daha önce bakanlık yapan pek çok başarılı siyasetçi yeniden bakanlık koltuğuna oturacak, oturmalıdır da. Biliyoruz ki Ak Partinin 6. hükümetinde bir Binali Yıldırım, Yalçın Akdoğan, Cevdet Yılmaz, Mehdi Eker, Faruk Çelik, Efkan u00c2la, Numan Kurtulmuş, Ömer Çelik, Ali Babacan yer alırsa kimse "A! bunlar da nerden çıktı" demez.

Burada sorun yok, sorun, bakanlık dağılımında illerin dikkate alınıp alınmamasındadır. Gerçi Allah var, Ak Parti bu konuyu her dönem dikkate alıp bakanlarını öyle seçerdi, bu sefer de öyle seçeceğine inanıyoruz.

Kimi şehirler bölgeye hitap eder, şehir var ülkeye, şehir var dünyada pek çok ülkeye hitap eder. Bazen bir şehir bölgesindeki bütün şehirlere "mürşidlik" eder.

64. Kabine için medyada çok farklı olmasa da değişik isimler duyuyoruz. Hepsi birbirinden değerli siyasetçiler, kimileri geçmişte büyük başarılara imza atmış bakanlar. Lakin yanlış hesaplarla dengenin bozulmamasına dikkat edilmelidir.

Diyarbakır bu konuda çok hassas.

Nasıl mı?

Bakanlıkların dağılımı ile ilgili yorumlarda, "Mehdi Eker bakan olunca Diyarbakır için ayrıca bakanlık kontenjanına gerek kalmaz" söylentisi Diyarbakırlıları ciddi anlamda rahatsız etti. Sayın M. Mehdi Eker bakanlık yaptığı on yılda en başarılı bakanlar arasında yer aldı. İnancım odur ki Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığını Sayın Eker'den daha iyi yapabilecek bir isim yoktur. Tam işinin erbabıydı Mehdi Bey. Ancak Sayın Mehdi Eker artık İstanbul Milletvekilidir. Elbette gönlümüz onun bakanlığını kaldığı yerden sürdürmesinden, yeniden kabinede olmasından yana, ama bu, "Sayın Eker aynı zamanda Diyarbakır'ın da bakanıdır ve dolayısıyla Diyarbakır'a bakanlık verilmemelidir" görüşüne haklılık kazandırmaz. Türkiye'de başka illerden olup hemşehri olan birden fazla bakanı çok kez kabinede beraber gördük. Yakın geçmişte önceki dönemlerde Diyarbakır(lı) Milletvekili de olan İstanbul Milletvekili Sayın Abdulkadir Aksu ile Sayın Mehdi Eker beraber aynı kabinede görev aldılar. Kaldı ki Diyarbakır herhangi bir il değil, Diyarbakır'ın hinterlandı Ortadoğu ve Avrupa ülkelerine kadar uzanır. Bu nüfuza sahip, etkisi dünyanın ender şehirlerinde görülebilecek bir genişliğe sahip Diyarbakır için bir bakanlık çok görülemez görülmemeli.

Diyarbakır gibi bir büyük şehrin bakanı mutlaka ama mutlaka Diyarbakır Milletvekili olmalıdır. Takdir edilmelidir ki Diyarbakır'dan Milletvekili seçilen bir ismin bakan olması apayrı bir şeydir. Bu gerekliliği, ülkenin geçmekte olduğu en hassas süreci bilen biri olarak istiyor ve dile getiriyorum. Haklı olduğuma inandığım bu konuyu "il milliyetçiliği" duygularıyla değil, Diyarbakır'ın sosyolojik, eko-politik, moral değer ve stratejik önemine binaen elzem olduğuna inandığım için söylüyorum.

Bizi bilen bilir, bugüne kadar böyle bir yazıyı kaleme almış değilim. Bu konularda isimler çok nadir gündemime girer, ama söz konusu Diyarbekir olunca her zaman ve her konuda yazmayı boynuma borç kabul ediyorum. Gerekirse böyle bir yazıyı bir daha bir daha yazmaktan çekinmeyeceğimi bizi iyi tanıyanlar bilir.

Çünkü, 35 yıllık terör ve şiddet sarmalı bölgeyi yaşanamaz hale getirdi, Ak Parti bu gidişata dur dedi, oldukça da mesafe aldı, ama gelin görün ki YENİ MEDENİYET hülyamızı yarıda kesmek istediler. Bu hülyayı gerçeğe dönüştürmek için yola daha güçlü bir şekilde devam edebiliriz ve edeceğiz de.

İşte böyle bir süreçte siyasi tecrübesi, bölgesindeki karşılığı, medeni ve siyasi cesareti yerinde birisinin Diyarbekir'i temsilen kabinede yer alması su, hava kadar gereklidir. Diyarbakır, Diyarbakır'a umut bağlayan ve bakanlık beklentisi olan geniş "çevresi" bundan mahrum edilmemelidir.

Diyarbakırlılara sordum, Diyarbakır'ın bakanı olmalı mı diye?

Bu soruma, "Diyarbakır bakansız olur mu? Mehdi Bey başımız gözümüzdür, ama Diyarbakır'ın bakanı Diyarbakır'dan olur" diye çıkıştılar. Ve isim de verdiler. Ben de kimsenin kınamasından çekinmeden ismini zikretmekte sakınca görmüyorum. Bu isim elbette Galip Ensarioğlu'ydu. Konuştuğum pek çok STK temsilcisi de "Mehdi Bey elbette bakan olmalı, ama özel olarak Diyarbakır'a mutlaka önemli bir bakanlık verilmeli" şeklindeaçıklamada bulundular.

Seçimden sonra moral bulan Diyarbakır Galip Beyin bakan olması halinde bu moralini daha öte güzelliklere vesile kılar. Diyarbakır yaralı, Diyarbakır ağır yaralı, hala sokağa çıkma yasaklarının yaşandığı bir şehir. Bu şehre aynı zamanda moral gerek.

Çok önemli ve değerli gördüğüm bir kanaat önderi, "Bakanlık verilmemesi halinde Diyarbakır kendisini cezalandırmış, kendi haline terk edilmiş hissedecek" ki bu apayrı bir dert, apayrı bir yara olur. Doğru veya yanlış, kanaat böyle.

Ulu Camii önünde konuştuğum Diyarbakırlılar "inşallah bu yarayı hep beraber saracağız, yeni bakanımızla birlikte, el ele, geçmiş geçmişte kaldı, yeniden başlıyoruz" diyorlardı.

Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu'nun çok sevdiği "şehirlerin mürşidi" bukente bakanlıkları çok görmeyeceğinden eminim.