Diyarbakır'dan yükselen ses
Sayın Dr. Sare Davutoğlu Hanımefendinin katılımıyla; AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları, milletvekili, milletvekillerimiz ve kadın gazetecilerle tarih, medeniyet, ilim, maneviyat ve kardeşlik şehri Diyarbakır'daydık. Peygamberler, sahabeler ve veliler şehri Diyarbakır'da hüzün var ama geleceğe dair umut da var.
Selahaddin Eyyubi, Ahmed-i Hanilerin, Fakiye Teyranların, Said-i Kürdilerin dostları, torunları bizleri umutlu gözlerle ağırladılar, yüreklerini açtılar, dertlerini paylaştılar ve beklentilerini anlattılar.
Şehit anneleri, Sur mağduru Anneler ve Diyarbakır Anneleri; Anadolu'nun dört bir yanından kardeşlik için gelenlere sadece yüreklerini açmadılar, yüreklerine bastılar.
Ne çok acı var. Acılarına yürekler dayanmazken onlar bize destek oldular. Biz onların ıstıraplarını içimizde hissederken, onlar mağduriyetlerini gizleyip, sergiledikleri onurlu duruşla söyleyeceğimiz her sözü bize unutturdular. Kadim medeniyetin ortak varisleri olarak medeniyetimizin yeniden inşası için aldığımız sorumluluğumuzun ne kadar yerinde olduğunu bize sözleri, gözleri ve umutlarıyla gösterdiler. Manevi kokuları hissettirdiler, birliğin rengini gösterdiler, dirliğin mayasını anlatarak, her şeyin en iyisine layık olduklarını bir kez daha görmemizi sağladılar. Dün Şam'ı, Bağdat'ı, Mekke ve Medine'yi İstanbul'dan, Diyarbakır'dan, Mardin'den ayıranlar, bugün Türk'ü Kür'ten, Lazı'ı Çerkez'den, Alevi'yi Sünni'den ayırmak istese de bölge annelerimiz sergiledikleri duruşla buna izin vermeyeceklerini haykırdılar.
Dillerinde;
Umut var.
Dualarında;
Barış var.
Dileklerinde;
Ebedi kardeşlik var.
Gözlerinde;
Geleceğimiz, birlikteliğimiz var.
Sokaklarda farksız değil. Sokaklarda sevinçler bir, acılar bir, gayeler aynı. Vicdanlar bir çarpıyor.
Sokaklarda;
Samimiyet var.
Kadim medeniyet deseninde birlik ve beraberlik var.
Kimse Kutuplaşma istemiyor.
Herkes topyekun bütünleşme istiyor.
Kimse terör istemiyor.
Herkes huzur, barış ve kardeşlik istiyor.
Ve herkes küresel tuzakların farkında. Tuzakları bozma iradesiyle, kardeşliğine sahip çıkıyor. Kendilerine karşı kurulan komploları görüyor, iradelerine sahip çıkıyor, terör vesayetini hep birlikte reddediyorlar.
Hem vicdani, hem insani büyük bir mücadele veriyorlar.
Kırgınlıklarını bile gizliyorlar.
Acılarından söz etmiyorlar, açılan yaraların derhal sarılması için sorumluluk alarak kardeşlerinin hukukuna sahip çıkıyorlar.
Bu mücadeleye, haykırışa aracılık yapmak, ev sahipliği yapmak ve bu sesi kamuoyuna duyurmak hepimiz için bir sorumluluktur. Onların yanında durmak, destek sunmak, merhamet elimizi esirgememek tüm insanlık aleminin boynunun borcudur.