Diyarbakır Konya hattını kesmek istiyorlar
8 Ağustos 2005,
Türkiye
Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan Diyarbakır’da.
Sadece
Türkiye değil, dünyanın pek çok başkenti nefesini tutmuş Sayın Erdoğan’ın
söyleyeceklerini bekliyordu.
Başbakan
Erdoğan o gün 1924 Anayasası ile yok sayılan Kürtler için,
Bu ülkenin
her bir vatandaşı gibi birinci sınıf vatandaştır. Kürtlerin sorunu öncelikle
benim sorunumdur. Bu sorunu daha çok demokrasi ile aşacak kadar büyük bir
devletiz, demişti.
Başbakan
Erdoğan’ın 21 yıllık terör belasının önünü tıkayacak bu çabasına CHP’liler,
akıl ve insaftan uzak tepki ve kışkırtmalarla engel olmaya çalışmıştı.
Terör örgütü
PKK, bu konuda da CHP’yi yalnız bırakmadı. 80 yıllık sorunu çözmesi için “Erdoğan’a
ve AKP’ye 34 gün mühlet veriyorum” küstahlığında bulunarak baltalarını
kullandı. Bu PKK, Başbakan Erdoğan’ın açıklamasından 28 gün sonra Bingöl
yakınlarında yük trenine bombalı saldırı düzenleyerek kandan başka bir şey
istemediğini bir kez daha ilan etti.
Sayın
Erdoğan, “Annelerin yüreği yanmasın diye” ne zaman bir adım attıysa
tıpkı Uludere-Roboski katliamında olduğu gibi PKK, FETÖ ve müttefik-düşman
ülkeler devreye girerek kardeşliğimizi kundakladılar.
Anlayacağınız
bizi bize bırakmadılar. Türkiye Türklere bırakılmayacak kadar önemli bir
ülkedir, diyerek huzurumuza kastettiler. Yabancıları anlıyoruz, ama bu
ülkede siyaset yapan, cumhuriyetin kuruluşunda büyük rol alan CHP adındaki
partinin terör destekçiliğini yadırgıyoruz, kınıyoruz.
Erdoğan pes
etmedi.
2009-2011 ve
2013 süreçlerinde akan kanı durdurmak için, “Gerekirse baldıran zehrini
içerim” dedi. Ama her seferinde PKK-HDP-CHP hatta o dönem MHP Sayın Erdoğan’ı
hedefe koymuşlardı.
CHP asla bu
ülke insanını düşünmedi.
Bakınız,
2015
Sonbaharında PKK’nın hendek ve çukur siyaseti ülkeyi kaosa süreklerken, CHP
Genel Başkanı Dersimli Kemal Kılıçdaroğlu Diyarbakır’da terör örgütü elemanları
için, “Arkadaşlar” demişti. O günlerde de terör örgütüne tek laf etmeyen
CHP lideri ve yöneticileri teröre destek vererek terörle mücadeleyi baltalamayı
tercih etti.
Şimdi,
Geçtiğimiz
Temmuz ayının 9’unda Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan Diyarbakır’daydı.
Hakikaten Diyarbakır muhteşem bir karşılama, ağırlama ve dolu dolu programlarla
Cumhurbaşkanlarını bağrına bastı. Çünkü Diyarbakır Sayın Erdoğan’a güveniyor,
inanıyor ve çareyi onda görüyor.
Cumhurbaşkanı
Erdoğan Diyarbakır’da on binlere seslenerek:
2005’te ne
dediysek aynı yerdeyim, yarın da aynı yerde olacağım, dedi.
Bu sözleri
duyan PKK’nın Karayılan’ı ile CHP aynı tepkiyi verdi:
Bu iktidar
gitmeli!
Sorun
hakkında tek olumlu laf etmeyen Kılıçdaroğlu, HDP ile ortaklığı bozmama adına
şantaja yöneldi.
Kılıçdaroğlu
böyle yapınca diğer ortakları boş durur mu?
Konya’da
yüreğimizi dağlayan ve bir ailenin yok olmasına yol açan menfur katliamı
Türk-Kürt çatışmasına dönüştürmek istediler.
Evet,
Çok acı ve
bir o kadar tehdit içeren bu menfur cinayetin bütün failleri yakalanmalı, olay
her yönüyle aydınlatılmalıdır. Hükümet her imkânı seferber ederek,
kardeşliğimizi kundaklamak isteyenlerin heveslerini kursaklarında bırakmalıdır.
Aksi halde birileri bu gibi olayları fırsat bilip bizimle olan hesaplarını
görebilirler.
Düşünebiliyor
musunuz?
Daha önce
musibet geliyorum diye bağırıyor ama önlem alan yok:
Bu katliamdan
önce yaşanan gerginliği, “Konya’da milliyetçiler Kürtleri öldürüyor” bühtanı
üzerinden algı oluşturulmasaydı,
PKK-CHP-FETÖ
destekli sosyal medya bu kirli yalanla çalkalanmasaydı,
Bu haberler
Güneydoğu’da infiale yol açmasaydı sorumluları mazur görmek isteyenleri
anlayabilirdik.
Ancak
haftalarca süren bu kirli algı dururken,
Tekirdağ’dan
Bingöl’e kadar sıradan vatandaşlar önceki olaylardan hareketle: inşaallah
Konya’da ciddi bir olay yaşanmaz diye dua ederken,
Konya gibi
kardeşliğin başkenti olan şehirde bir aile yok ediliyor, akabinde evleri ateşe
veriliyor ama emniyetin önceden bundan haberi bile olmuyor.
Yok, Konya
emniyetinin olacaklardan haberi olduğu halde bu olay meydana geliyorsa bunun
adına sadece ihmal demeyeceğiz.
Bunun hiçbir
şekilde hiçbir mazereti olamaz.
Bunu basit
bir cinayet gibi değerlendiremeyiz. Yoksa -Allah muhafaza- Kılıçdaroğlu-PKK ve
diğer “dostları” Türklerle Kürtlerin cesetleri üzerinden daha büyük
senaryolara imza atmaktan çekinmezler.
Konya
Cumhuriyet Başsavcılığı’na güveniyoruz.
Bu olay ile
ilgili ne gerekiyorsa yapılmalı ve sürece dair bütün detaylar kamuoyuyla
paylaşılmalıdır.
Ak Parti
bölücülere asla fırsat vermemelidir. MHP Lideri Sayın Bahçeli gibi bir devlet
adamı ile Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan her hal-u kârda 1000 yıllık kardeşliğin
gereğini yapmalı, yeni anaysa ile fesat yayıcıların yolunu tıkamalıdırlar.
Unutmayın;
Türk’ün Kürt’ten başka kardeşi de yoktur!..