Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
20 Ekim 2018

Diyarbakır Gençlik Festivali

Bu ülkede iktidarların 20 AB ülkesinin nüfusundan daha fazla genç nüfusumuzu dikkate alarak bir adım attıklarını hatırlamıyorum. Ta ki AK Parti iktidara gelene kadar. Seçme yaşını 18’e indirdikten sonra seçilme yaşını da 18’e çekerek gençlerine güven duyduğunu dünya aleme gösterdi. Üniversiteleri -tabiri caiz ise- gençlerin ayaklarına götürmek yine bu iktidara nasip oldu.

Bunlar 13 milyon gencin ayırımsız faydalandıkları hizmetler, yeniliklerdi. Bir de belediyeler başta olmak üzere kimi kamu kurum ve kuruluşlarının gençlere sundukları imkânlar vardı. Türkiye’de yaşayan her gencin, çocuğun yararlandığı bu hizmetler zamanla daha zengin ve kaliteli hale geldi. Lakin;

Diyarbakırlı gençlerin böyle imkânları yoktu. 16 yıl boyunca HDP/BDP’li belediyeler hizmet odaklı bir anlayışla görev yapmadı. Günlerce çöp dahi toplamayan belediyelerin şehrin gençlerine, çocuklarına siyasi propaganda dışında bir hizmet sunmadıklarının ağır bedellerini hepimiz ödedik.

6-8 Ekim 2014 olaylarına katılanların yaş ortalamasının 16 olduğunu dikkate alırsak, burada gençlere yapılan hizmeti! anlamış oluruz. Maalesef yıllarca süren politizasyon iki neslin ağır hasar görmesine yol açtı.

Lakin durum değişti.

Diyarbakır dışındaki STK’lar, kurumlar vaziyete el attılar. Daha önce İstanbul’da gerçekleşen ve Dünya EtnoSpor Konfederasyonu ve Okçular Vakfı öncülüğünde başlayan proje kapsamında, 18 Ekim Perşembe günü Diyarbakır’da dört gün sürecek olan Ziraat Gençlik Festivali başladı.

Diyarbakır tarihinde bir ilk olan bu festival tek kelimeyle muhteşem, ilk gün binlerce liseli çocuk-gencin katıldığı festivalde yok yok:

Kültür-sanat, konser-eğlence, atölye çalışmaları, basketbol turnuvası gibi onlarca kalem etkinliğin yer aldığı festivalde beni son derece üzen görüntülerle de karşılaştım:

Çocuk-gençler bu tür organizasyondan o kadar mahrum bırakılmışlar ki ne yapacaklarını bilememenin verdiği mahcubiyetle uzun süre sadece ortalıkta dolandılar. Gidip çocuk-gençlerle konuştuktan sonra o gençlerin gönlümüzü okşayan Okçuluk standından tutun TRT’nin o muhteşem çadır standındaki etkinliklerine kadar, TÜGVA Diyarbakır Temsilciliğinin zengin içerikli standından Diyarbakır Gençlik Merkezi’nin farklı alternatifler sunduğu standına, Yeşilay Diyarbakır Şubesi’nin bilgilendirme standından Sportif Yeteneklerin Tespit edildiği standa kadar hepsinden yararlandıklarını gördük.

Daha sonra bu gençlerin başka çocuk-gençleri bu standlara yönlendirdiklerini görmek ayrı bir mutluluktu.

Diyarbakır 700 bin genç nüfusa sahip. 30 ilden daha fazla genç nüfusu olan bu mübarek şehrin gençlerini bu tür etkinliklerden mahrum bırakan zihniyetin bize neler kaybettirdiğini anlamak için, bu gençlerden birkaç yaş büyük olan gençlerin bu şehirde hangi olaylarla anıldığına bakmamız yeterli.

Geç oldu, çok güzel olsa da çok geç oldu, ama pek çok şeyin telafisi mümkün olduğu gibi bu tür gecikmelerin de telafisi mümkündür.

Bugün Festival kapsamında Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın katılacağı ünlüler futbol müsabakası var. Aralarında Hagi, Tuncay Şanlı gibi ünlülerin yer aldığı maç büyük heyecan uyandırdı.

Burada birkaç hususu dile getirmez isem bu mübarek beldenin hakkını vermemiş olurum:

1. Festival’in tanıtımı zayıf kaldı. Bu sebeple okullardan alana taşınan lise öğrencileri ile açılış yapıldı. Şehrin yarısından fazlası bu muhteşem etkinlikten habersiz. Biz de bu festivalin yapılacağını son hafta öğrendik, bu evsaftaki bir festivalin günlerce seyyar anonslarla duyurulması gerekiyordu. O zaman maç için de “taşımalı” seyirciye gerek kalmazdı.

2. Bu Festivalin hazırlıkları şehrin kimi dinamikleri ile birlikte yapılmalıydı.

Çünkü Diyarbakır’da bu minvaldeki etkinliklerde Kur’an tilavetinin olmaması, konserlerde ilahi-kaside-marş gruplarına yer verilmemesi haklı olarak yadırganır.

Dilerim eksik bildiğimiz bu faaliyetler gözümüzden kaçmıştır. Bu boşluğu da stand açan STK’lar doldurmalı.

Yoksa, “Biz kısık sesleriz… minareleri, Sen ezansız bırakma Allah’ım!” nidalarına gölge düşürmüş oluruz.