Diyarbakır analarının isyanı!
Çocukları PKK tarafından dağa kaçırılan, götürülen, rehin tutulan gözü yaşlı ve ciğeri yanık bir grup ana, aylardır HDP Diyarbakır il binasının önünde, çocuklarının geri gelmesi veya getirilmesi için oturma eylemi yapıyor. Sesini ve isyanını hem dünyaya, hem PKK terörüne hem de çocuklarına duyurmaya çalışıyorlar. Bu isyan ve itiraz ilk değildir, daha önce de benzer eylemler yapılmıştı. Ama ilk defa bu anaların eylemi bu kadar ses getirdi, destek buldu, gündemi meşgul etti. İlk defa analar bu kadar cesaret buldu, isyan ve itirazlarını dışa korkmadan vurdu. Anadır bu ana. Savaşta da barışta da en cesur olanlar, korkmadan destan yazanlar hep onlardır.
“Tamamen doğal seyrinde gelişen, evlat
hasretiyle büyüyen, insani ve
vicdani taleplere bürünen destansı bir isyan ve itiraz.” Bir yandan kandırılarak eline silah
tutuşturulup ölüme gönderilen bir evlat, bir yandan canı pahasına evladını
kurtarmaya çalışan bir ana. Boşuna dememişler “ağlarsa anam ağlar, gerisi
yalan ağlar.” “Devlet operasyonudur, proje ürünüdür” diyen ahlaksızlar ve
vicdansızlar var. Bu destansı mücadeleyi sabote etmeye, itibarsızlaştırmaya ve
geri püskürtmeye çalışıyorlar. Oysa devlet istese de, para ve altına boğsa da o
anaları oraya planlı ve projeli bir şekilde gönderemez, kendi çıkar ve menfaati
için kullanamaz. Ortada ciğerin bir yarısı, kaçırılan veya rehin tutulan
bir evlat var mı? Var! Ortada içi yanan, gözü yaşlı bir ana var mı? Var! Yıllardır
yanan yürekler, gözyaşı döken gözler var mı? Var! Oğul özlemiyle edilen
feryatlar var mı? Var! Korkmadan yıllardır bölgeyi kana bulayan, Cumhuriyet
tarihinde görülmemiş acıları Kürtlere çektiren bir örgüte isyan ve posta koyma
da var mı? Var!
***
Terörün şiddet, tehdit ve baskıları etkisini azalttıkça, devlet gücünü ve şefkatini bölgede
hissettirdikçe, vatandaşın can ve mal güvenliği, kamu düzeni ve kamu güvenliği
sağlandıkça analar cesaret bulacaktır, teröre ve terörün zulmüne isyana daha ıslarlı
ve daha güçlü bir şekilde devam edeceklerdir. Artık bıçak kemiğe dayandı, son
damla da bardaktan taştı. Analar şunu net bir şekilde gördü; “Her şey
emperyalizmin oyunu ve projesi. Dava ne Kürtler ne de Kürtlerin haklarıdır.
Dava ABD ve İsrail’in çıkar ve oyunlarıdır.” 90’lı yıllarda, eski ceberut
devlet zamanında doğrudur devlet terörle mücadele ederken büyük yanlışlar yaptı,
yaşla kuruyu beraber yaktı. Sivil halka kimi yerlerde olmayacak zulümler yapıldı.
Ama artık o eski ceberut devlet anlayışı ve uygulaması yok. Ret ve inkâr
politikalarına son verildi, asimilasyon uygulamaları terk edildi. Artık
Kürdüyle, Türküyle, Arabıyla, Lazıyla yani tüm etnik unsuruyla, farklılıklara
saygı duyan, yaradılanı Yaradan’dan ötürü ayrımsız seven, temel hak ve
özgürlükler konusunda büyük adımlar atan, büyük reformlar yapan bir Türkiye
var.
***
“Bir yandan yıllardır Kürt çocuklarını ölüme götüren, teröre bulaştıran bir cinayet örgütü. Bir yandan da Kürtlere zorunlu ve mutsuz vatandaşlıktan ziyade gönüllü ve mutlu vatandaşlığın hazını ve tadını yaşatan bir Türkiye.” Kürtler hem hendek ve çukur teröründe hem de kayyum atamaları ve tutuklamalarda tüm tahrik ve kışkırtmalara rağmen sokağa inmemişler, kaos ve teröre alet olmamışlar, PKK’nın vaat ve baskıları yerine devletin yanında durmanın tercihini yaparak zaten ülkenin birliği ve beraberliği konusundaki niyet ve iradelerini ortaya koymuşlardır.
Terör ve şiddetin savunuculuğunu veya sözcülüğünü yapan kimileri lüks evlerde yaşarken, çocukları özel kolejlerde keyifle okuyup, lüks bir yaşam sürerken PKK tarafından kaçırılan veya kandırılan fakir çocuklar bile bile ölüme gönderilirken mutlaka bunlar gibi analar bu zulme ve oyuna “artık yeter”, “edi bese” demeye devam edeceklerdir. Bu anaların isyan ve itirazı kesinlikle siyaset ve partiler üstüdür. Doğal seyrinde doğmuş, gelişmiş, insani taleplere bürünmüş bir isyan ve itirazdır. Önlerinde, arkalarında, sağlarında, sollarında kesinlikle ne bir siyasi parti ne de bir devlet gücü vardır. Ki kesinlikle olmamalı da. Siyaset bu işe girerse analar ürker, korkar, kendilerini siyasi malzeme olarak kullanılmış hisseder ve geri çekilirler. Mutlaka destek verilmeli ama bu desteği de sade sivil insanlar ve STK’lar vermeli. Bir de ota, böceğe, ağaca, kaza sürekli türkü yakan, klip çeken o ünlü sanatçılar!!!