Diyarbakır
Çocukluğumda aşık olduğum nazlı bir şehirdi Diyarbakır. Bu aşinalık devam edip geliyor. 1965 yılı olmalıydı. Rahmetli büyük yengemi gelin olarak almak üzere yola çıkmıştık ailece. O taş ve esrarengiz evlerde gece uyurken akrep korkusu yaşamıştık. Buna rağmen kısa misafirliğimizde bile biz çocuklar, tarifsiz heyecanlar duymuştuk. O rüyalara karılmış çocukluk hülyalarını, çocuk romanım Yıldızlarla Uyumak'ta anlattım. Gönlümde taht kuran illerden biri oldu Diyar-ı Bekir. Onu hiçbir vakit unutmadım. Ulu, Nebi, Hüsrevpaşa, Ali Paşa, Behram Paşa, Melek Ahmet Paşa, Nasuh Paşa, Hazret-i Ömer ve Fatih Paşa (Kurşunlu) camileriyle, sahabe türbeleriyle bu heybetli ve haşmetli şehir, zarif bir il olarak gözümde ve gönlümde serpildi, büyüdü. Bir büyülenme miydi yoksa benimkisi bilemiyorum, zira şimdi de her gidişimde çok garip bir hayal dünyası içine girer, bu ziyaretlerden destansı bir tat alırım.
Bu hislerle hatırladığım Güneydoğu'nun incisi Diyarbakır bugünlerde yürekleri paralayan acı haberlerle gündemde. Yine de bir başka şekilde anmak istiyorum bu güzel şehrimizi. İhsan Işık'ın beş ciltlik Diyarbakır Ansiklopedisi ile. Ömrünü kıymetli araştırmalara, ansiklopedik eserlere hasretmiş bir ulu yüreğin sahibidir İhsan Işık. Bilgi, resim, gravür ve fotoğraf hazinesi bu üstün esere de çok emek vermiş. Mesudiye Medresesi, Sarı Saltık Türbesi, Özdemiroğlu Osman Paşa Türbesi, Hasan Paşa Hanıu2026. Bitmiyor ki! Devam ediyoruz: Artukoğulları Sarayı, Dicle Köprüsü, Eğil Kalesi, Osmaniye Kalesiu2026 Şehrin meşhur surları, Urfa Kapı, Mardin Kapı. Ve adına türküler yakılan ilçeler, kasabalar, köyler. Çerşik, Cüngüş, Ergani, Hazro, Lice.
Diyarbakır'da manevu00ee iklim hakimdir. Sur'da teröristlerin saldırılarından kaçıp başka şehre göç eden yaşlı vatandaşımızın göğsünde, kesesiyle Kur'an-ı Kerim duruyordu. İlçeler de tarihu00ee zenginliklerle dolu. Silvan Selahaddin Camii, Silvan Kalesi önemlidir. Adına türküler yakılan Malabadi Köprüsü'nün, Silvan Köşkleri ve Konakları ile Mira Mezarlığı görülmelidir. Sahabe Sultan Sa'saa Türbesi, Taceddin Mescidi, Hasan Paşa Hanı, Sultan Şücaeddin Türbesi, Allame Subh-i-u00ee Amu00eedu00ee. Kafkas Kartalı Şeyh Şamil'in adının bir mahalleye verilmesi ne kadar güzel. Dilan Sinemaları'nda bugüne kadar kim bilir kaç yüz bin seyirci, o karanlık, izbe, loş salonlarda hayal dünyalarında dolaştı?
Bediüzzaman'ın yakın talebesi Mehmet Kayalar, çocukluk yıllarımın efsane kahramanıydı; Diyarbakır'ın fikir ve iman kalesi, yılmayan Serdengeçti'siydi. Sezai Karakoç "Hatıralar"ında Diyarbakır'dan uzun uzadıya bahseder. Kudsi Erguner'den, Celal Güzelses'e, Hamid Aytaç'tan Süleyman Nazif'e, Ali Emiru00ee Efendi'den Cahit Sıtkı Tarancı'ya, Ziya Gökalp'tan Nejat Diyarbekirli'ye pek çok sanatkar, aydın, edib ve ilim adamı bu şehrin semasındaki bazı yıldızlardır. Mesela o muhteşem "Bir bahar akşamı rastladım size / Sevinçli bir telaş içindeydiniz / Derinden bankıca gözlerinize/ Neden başınızı öne eğdiniz?" naif şarkısının güftekarı Fuad Edip Baksı da Diyarbakır'lıdır. Değerli edebiyat hocaları Kemal Eraslan ve Şakir Diclehan da. Ansiklopedide yüzlerce isim, eser var. Şairler, yazarlar, ressamlar, hattatlar, devlet adamları, bestekarlar. Yüksek bir medeniyetin, kuşatıcı bir kültürün merkezidir Diyarbakır. Cemal Yeşil "Diyarbekir" dörtlüğünde hasretini hissettiği şehri, şöyle dillendirir: "Bir şeyu2026 Ne o cami, ne bu sur çemberidir, / Görsem, dediğim şey ne de bayram yeridir. / Bir şey, babamın çocukluğundan kalma, / Bak, dense yeter, onun ayak izleridir." Sezai Karkoç ise "Alın Yazısı Saati"nde bizi efsunlu bir şehrin mahalle aralarında ve ara sokaklarında dolaştırır: "Bize mahsus görüntüler Diyarbekir / Ulu Cami Peygamber Camii, Süleyman Camii / İçkale Aslanlı Çeşme / Dar sokaklar kapı içinde kapı uygarlık bu / Kendi uygarlığımız / Yenilememiz gereken / Ve diriltmemiz" Hisar şairi Munis Faik Ozansoy ise, Kaybolan Dünya'da şehre sevdasını şu mısralarla ortaya koyar: "Ey ozanlar yetiştiren belde / Seni yıllarca görmeden sevdim / Toprağın var bütün vücudumda / Sende yatmakta en uzak ceddim / Doğunun tacı ey güzel yurdum / Yaşadım bir ömür hayalinde / Seni düşlerde seyredip durdum / Kehkeşanlarla süslenen Dicle."
Daha önce de yazdım. Keşke Milli Eğitim Bakanlığı her ilimizde "Şehir Dersi" okutsa. Mesela Diyarbakır'dan başlansa ve Diyarbakır Ansiklopedisi, bu güzel şehrimizin bütün okullarında ders kitabı olarak okutulsa. O zaman belki de bu kadar acı yaşamayacaktık. Zira şehrini seven insanını sever. Bölgesine bağlı olan ülkesine de muhabbet hisleri besler. Diyarbakır'ın hüzünlü evladı Cahit Sıtkı, "Memleket İsterim" diyor. Katılıyoruz: "Memleket isterim / Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun; / Kuşların çiçeklerin diyarı olsun / Memleket isterim / Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun; / Kardeş kavgasına bir nihayet olsun. / Memleket isterim / Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun; Kış günü herkesin evi barkı olsun. / Memleket isterim/Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun"