Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Temmuz 2023

Diyanet'in "evlilik" hutbesi üzerine

Herhalde öyle denk geliyordur, seri yazılarla hangi konunun üzerinde dursam, “Diyanet Hutbesi”nde ele alınıyor.

Hocamızın elindeki cep telefonundan okuduğu geçen Cuma’nın “tek tip” hutbesi “evliliklere” dairdi.

Evliliklerimiz Kolay olsun!..

MİLAT’taki köşemizi takip edenler, bu hutbeden önce “Nüfusumuz hızla yaşlanıyor, memleketin önündeki en büyük sıkıntı budur!” ikazının resmi rakamlarla ve grafiklerle desteklendiği seri yazılarımızı bilirler.

Bilmeyenler de, bir zahmet, internetten bulabilirler.

Feci bir durum var; gençlerimizin büyük bölümü evlenmek istemiyor.

Evlenmek isteyenler de, imkân bulamıyor ya korkuyor.

İmkân bulamamak maddi durumlarla alâkalı, en temel ihtiyaçları içeren bir evlilik 400 bin liraya patlıyor zira.

Ev kirası, depozit, emlâkçı parası, eşya parası, kamyon parası, evin içine masraf, takılar, gittiler, geldiler derken, bu paraya çıkartabilen kendisini bahtiyar hissediyor.

“Efendim, eskiden öyle mi evleniyorduk? Şimdiki gençler her bi şeyleri hazır olsun istiyorlar.” filan…

İstediğiniz kadar şikayetçi olun, bu gençleri siz yetiştirdiniz!..

Devam edelim:

Genç evlenecek parayı buldu, evlendi.

Bunun bir de geçinmesi var.

İstanbul’da en oturulmaz evin kirası 10 bini aşmış…

Diyeceksiniz ki;

“İki kişi çalışacak efendim, tıpkı Avrupa kibim!”

Öyle oluyor zaten!

Karı koca çalışıyor, bundan dolayı çoğu vakit bebek sahibi olma “işi” erteleniyor, ertelenmezse bebeklere başkaları bakıyor!

O bebekler anne ve baba sevgisinden, ilgisinden büyük ölçüde mahrum büyüyor ve biz de şikâyet ediyoruz, “Niçin böyleler?” diye!

Hayat zor, bir de yaşlılar var, onlar da mümkün mertebe huzur evlerine!..

Neyse dağıtmayalım, para kifayetsizliğinden dolayı evlenmeyi geciktirenler var.

Bir de, “Şimdi iki ay evli kalırız, takışırız… Ardından mahkeme filan, ömür boyu nafaka!” diyerek tırsanlar var.

Bu devirde, “Acaba beni sevdiği için mi yoksa param için mi evleniyor!” şüpheleri gırla.

Bir de, Devlet’in nedense müdahale etmediği “gündüz kuşağı kadın programları” var ki…

Şiş, şiş…

Gel de boşanma!

Bir de hep deriz ya…

Batıdan aşırdığımız mevzuat, her bir istismara açık...

“Psikolojik şiddet” mi?

Uydur uydurabildiğin kadar!..

Deli düzen; kadınlarda ilk evlilik yaşı vurmuş, erkeklerde ise 32'yi.

Orta yaşla evlenilebiliyor artık!

“Erken evlilik, erken evlilik” diye diye…

Nine, dede yaşlarında ilk evliliklere doğru gidiyoruz…

Eğitim şart abi!.

Eğitim de, uzun olacak!

Okulun süresi ne kadar uzunsa o kadar iyidir, zihniyeti var ya…

Hepimizi kuşatmış!

Bu yıl 3 buçuk milyon genç üniversite sınavına girdi.

Hali hazırda yaklaşık 7 milyonu örgün, 1 milyon 276 bini açık öğretimde , 8 milyon 200 bin üniversite öğrencimiz var.

Bu sene “tutturanlar” da ilâve edilince 10 milyonu vuracak.

Her sekiz kişiden biri üniversite öğrencisi mi oluyor, ne?!

(Geçenlerde önünden geçiyordum, Devrekâni Meslek Yüksek Okulu öğrencilerine selâm olsun!..)

Amcalara, teyzelere, akranlara “Genciniz, okumaya çok meraklı değilse, liseden sonra bir mesleğe verin, meslek edinsin!” diyorum..

“Ele güne karşı, ne ayıp!” yollu lâflar ediyorlar.

Lise mezunu adamdan sayılmıyormuş!

Elini sallasan mühendise çarpıyor, elini sallasan “Diplomayı aldık ama hiçbir halta yaramadı” diyen sosyoloji, hititoloji evsaflı bölüm mezununa!..

Bugün işe yaramayan diplomayla dolaşan gence, taaa ortaokulu bitirdiğinde…

“Hiç liseye gitme, açık liseye yazıl ve çalışmaya başla!” demiştim...

O günlerde, “sosyalleşme”nin öneminden bahisle dediğime karşı çıkan ailesi, şimdilerde “Haklıymışsın!” diyor.

Genç, otuzuna yaklaşmış mesleksiz vatan evlâdı!..

X

Ne yapalım; Diyanet’in “tek tip” hutbesindeki “Geciktirmeden evleniniz!” çağrısına nasıl kulak verelim, verdirelim?

Peygamber Efendimiz (s.a.s), “En bereketli nikâh, külfeti en az olanıdır.” Buyuruyor.

Külfet?

Hocamızın cep telefonundan okuduğu hutbeye kulak vermeye devam edelim:

“Kıymetli Müslümanlar!

Evliliğin ilanı olan düğünlerimizde asıl olan tevazu ve sadeliktir. Gösteriş, aşırılık ve israftan uzak olmaktır. Ne var ki, günümüzde evlilik için yapılan gereğinden fazla harcamalar, aileleri sıkıntıya sokmaktadır. Eşlerin yuva kurarken ağır bir borç altına girmeleri, huzur ve mutluluklarına engel olabilmektedir. Hayatlarının en güzel zaman dilimi, maddi kaygılar nedeniyle huzursuzluk ve zorluk içerisinde geçebilmektedir. Hatta bundan dolayı kimi evlilikler, ya başlamadan bitmekte ya da zamanla ayrılıkla sonuçlanabilmektedir.

Öyleyse Aziz Müminler!”

Evet, öyleyse Aziz Müminler…

Bitmez tükenmez isteklerle işi zora sokmayalım!..

x

Evlilikler azalıyor, boşanmalar artıyor…

Memleket bu bakımlardan hiç de iyi olmayan yerlere gidiyor!..

Bu işte Millet-Devlet işbirliği şart!..

Beş değil iki bilezik.

Salon bağımsız değil, salon bağımlı ev…

Olmadı bodrum kattan bir ev…”

Burası millete…

Hiç olmazsa şu “ithal mevzuatı” kaldırıp…

Yerine “Yerli ve Milli olanını getirmek” Devlet’e düşüyor!

Xx

Yazıyı bağlarken,

Diyanet İşleri Başkanlığı’na teşekkür edelim “Aile” konulu hutbe için…

Acaba diyorum…

Hani bu kadarını yapmışken…

Şu “evlenmekten caydıran ithal mevzuata” girse…

Sınır ihlâli mi olur?

Yok, demedim.

“Çok saçma” olurdu, deseydim!

EVLİLİKLERİMİZ KOLAY OLSUN Muhterem Müslümanlar! Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “İçinizden kendileri ile huzura kavuşacağınız eşler yaratıp aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi, Allah’ın varlığının delillerindendir. Bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”1 Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “En bereketli nikâh, külfeti en az olanıdır.”2 Aziz Müminler! Cenâb-ı Hakk’ın emirlerinden, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in sünnetlerinden birisi de evliliktir. Zira Allah Resûlü (s.a.s) bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır: ِّتى . ُس نَ ل ِّن َكا ُح ِّم ْن ا . ْي َس ِّم ِّنى َ ِّتى َفلَ ِّ ُس نَ ْم يَ ْع َم ْل ب Nikâh “َف َم ْن لَ benim sünnetimdir. Kim benim sünnetime uygun davranmazsa benden değildir.”3 Evlilik, hem kadına hem de erkeğe dini, hukuki ve ahlaki sorumluluklar yükleyen mukaddes bir sözleşmedir. Evlilik, külfet değil berekettir; meşakkat değil rahmettir. Evlilik, sadece biyolojik ihtiyaçların karşılanmasından da ibaret değildir. Aynı zamanda gönüllerin, ideallerin, sevinç ve hüzünlerin paylaşılmasıdır evlilik. Kıymetli Müslümanlar! Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in buyurduğu üzere evlenmek, gözü haramdan korur, iffeti muhafaza eder.4 Evet, evlilik, güçlü bir toplumun, sağlam bir geleceğin temeli ve teminatıdır. Eşleri kötülüklerden koruyan güvenli bir sığınak, her türlü tehdide karşı sağlam bir kalkandır. Nitekim Yüce Rabbimiz evliliğin bu yönünü Kur’an-ı Kerim’de şöyle haber س لَ ُك ْم َو :vermektedir ُه ن َ لَِّبا ٌ ُه نَ س لَ ْن ُت ْم لَِّبا ٌ ,Eşleriniz “اَ elbisen

in bedeni koruduğu gibi sizi haramdan koruyan bir örtüdür; siz de aynı şekilde eşleriniz için bir örtüsünüz.”5 Değerli Müminler! Evlilik, erkek ve kadının karşılıklı rızasıyla, şahitler huzurunda kıyılan nikâhla tesis edilir. Nikâh, iki gönlün birleştiğinin, can yoldaşı ve hayat arkadaşı olduğunun ilanıdır. Nikâh akdiyle eşler, birbirine karşı sevgi, saygı, sadakat, sabır, şefkat ve merhameti şiar edineceklerinin sözünü verirler. Varlıkta ve yoklukta, sevinçte ve hüzünde her daim birbirlerinin yanında olacaklarını kabul ederler. Kıymetli Müslümanlar! Evliliğin ilanı olan düğünlerimizde asıl olan tevazu ve sadeliktir. Gösteriş, aşırılık ve israftan uzak olmaktır. Ne var ki, günümüzde evlilik için yapılan gereğinden fazla harcamalar, aileleri sıkıntıya sokmaktadır. Eşlerin yuva kurarken ağır bir borç altına girmeleri, huzur ve mutluluklarına engel olabilmektedir. Hayatlarının en güzel zaman dilimi, maddi kaygılar nedeniyle huzursuzluk ve zorluk içerisinde geçebilmektedir. Hatta bundan dolayı kimi evlilikler, ya başlamadan bitmekte ya da zamanla ayrılıkla sonuçlanabilmektedir. Öyleyse Aziz Müminler! Evliliğimizin her safhasında Rabbimizin rızasına, Peygamberimizin sünnetine uygun hareket edelim. Evlatlarımızın yuvalarının temelini Besmele ile atalım. Düğün yaparken İslam’ın emir ve yasaklarına riayet edelim. Mahremiyet sınırlarını ihlal etmeyelim. İnsanın sağlığına ve saygınlığına zarar veren her türlü haramdan uzak duralım. Toplumun huzurunu bozan, çevreyi rahatsız eden, insanların canına ve malına zarar veren tutum ve davranışlardan kaçınalım. Rabbimizin her an bizi görüp gözettiğini, yaptığımız her şeyden mutlaka hesaba çekeceğini unutmayalım. Saygıdeğer Müminler! İki hususu sizlerle paylaşarak hutbemi bitiriyorum. İlki, bu yıl vekâletle kurban kesim organizasyonunda âlicenap milletimiz, Diyanet İşleri Başkanlığımıza ve Türkiye Diyanet Vakfımıza büyük bir teveccüh gösterdi. Bizlere emanet edilen yedi yüz kırk beş bin kadar kurban hissesini başta depremzede kardeşlerimiz olmak üzere yurt içinde ve yurt dışında otuz beş milyon kadar kardeşimize ulaştırdık elhamdülillah. Yüce Rabbim, hayır ve hasenatta öncülük yapan, mazlum ve mağdurun her daim yüzünü güldüren aziz milletimizden razı olsun. Bir diğer husus ise, altı hafta sürecek olan yaz Kur’an kurslarımız 3 Temmuz Pazartesi günü başladı. Kayıtlarımız devam etmektedir. Çocuklarımızı Kur’an-ı Kerim’i ve temel dini bilgileri öğrenmeleri için yaz Kur’an kurslarımıza bekliyoruz. Onları bu manevi ziyafetten mahrum bırakmayalım