Diyanet'in "evlilik" hutbesi üzerine
Herhalde öyle denk geliyordur, seri yazılarla hangi konunun üzerinde dursam, “Diyanet Hutbesi”nde ele alınıyor.
Hocamızın
elindeki cep telefonundan okuduğu geçen Cuma’nın “tek tip” hutbesi “evliliklere”
dairdi.
Evliliklerimiz Kolay olsun!..
MİLAT’taki köşemizi takip edenler, bu
hutbeden önce “Nüfusumuz hızla
yaşlanıyor, memleketin önündeki en büyük sıkıntı budur!” ikazının resmi
rakamlarla ve grafiklerle desteklendiği seri yazılarımızı bilirler.
Bilmeyenler
de, bir zahmet, internetten bulabilirler.
Feci bir
durum var; gençlerimizin büyük bölümü evlenmek istemiyor.
Evlenmek
isteyenler de, imkân bulamıyor ya korkuyor.
İmkân
bulamamak maddi durumlarla alâkalı, en temel ihtiyaçları içeren bir evlilik 400
bin liraya patlıyor zira.
Ev kirası,
depozit, emlâkçı parası, eşya parası, kamyon parası, evin içine masraf,
takılar, gittiler, geldiler derken, bu paraya çıkartabilen kendisini bahtiyar
hissediyor.
“Efendim, eskiden öyle mi evleniyorduk?
Şimdiki gençler her bi şeyleri hazır olsun istiyorlar.” filan…
İstediğiniz
kadar şikayetçi olun, bu gençleri siz yetiştirdiniz!..
Devam
edelim:
Genç
evlenecek parayı buldu, evlendi.
Bunun bir de
geçinmesi var.
İstanbul’da
en oturulmaz evin kirası 10 bini aşmış…
Diyeceksiniz
ki;
“İki kişi çalışacak efendim, tıpkı
Avrupa kibim!”
Öyle oluyor
zaten!
Karı koca
çalışıyor, bundan dolayı çoğu vakit bebek sahibi olma “işi” erteleniyor, ertelenmezse bebeklere başkaları bakıyor!
O bebekler
anne ve baba sevgisinden, ilgisinden büyük ölçüde mahrum büyüyor ve biz de
şikâyet ediyoruz, “Niçin böyleler?”
diye!
Hayat zor,
bir de yaşlılar var, onlar da mümkün mertebe huzur evlerine!..
Neyse
dağıtmayalım, para kifayetsizliğinden dolayı evlenmeyi geciktirenler var.
Bir de, “Şimdi iki ay evli kalırız, takışırız…
Ardından mahkeme filan, ömür boyu nafaka!” diyerek tırsanlar var.
Bu devirde, “Acaba beni sevdiği için mi yoksa param
için mi evleniyor!” şüpheleri gırla.
Bir de,
Devlet’in nedense müdahale etmediği “gündüz kuşağı kadın programları” var ki…
Şiş, şiş…
Gel de
boşanma!
Bir de hep
deriz ya…
Batıdan
aşırdığımız mevzuat, her bir istismara açık...
“Psikolojik şiddet” mi?
Uydur uydurabildiğin
kadar!..
Deli
düzen; kadınlarda ilk evlilik yaşı vurmuş,
erkeklerde ise 32'yi.
Orta yaşla
evlenilebiliyor artık!
“Erken
evlilik, erken evlilik” diye diye…
Nine, dede yaşlarında ilk evliliklere doğru
gidiyoruz…
Eğitim şart
abi!.
Eğitim de,
uzun olacak!
Okulun
süresi ne kadar uzunsa o kadar iyidir, zihniyeti var ya…
Hepimizi
kuşatmış!
Bu yıl 3
buçuk milyon genç üniversite sınavına girdi.
Hali hazırda
yaklaşık 7 milyonu örgün, 1 milyon 276 bini açık öğretimde , 8 milyon 200 bin üniversite
öğrencimiz var.
Bu sene “tutturanlar” da ilâve edilince 10
milyonu vuracak.
Her sekiz
kişiden biri üniversite öğrencisi mi oluyor, ne?!
(Geçenlerde
önünden geçiyordum, Devrekâni Meslek Yüksek Okulu öğrencilerine selâm olsun!..)
Amcalara,
teyzelere, akranlara “Genciniz, okumaya
çok meraklı değilse, liseden sonra bir mesleğe verin, meslek edinsin!” diyorum..
“Ele güne
karşı, ne ayıp!” yollu lâflar ediyorlar.
Lise mezunu
adamdan sayılmıyormuş!
Elini
sallasan mühendise çarpıyor, elini sallasan “Diplomayı aldık ama hiçbir halta yaramadı” diyen sosyoloji,
hititoloji evsaflı bölüm mezununa!..
Bugün işe
yaramayan diplomayla dolaşan gence, taaa ortaokulu bitirdiğinde…
“Hiç liseye gitme, açık liseye yazıl
ve çalışmaya başla!” demiştim...
O günlerde, “sosyalleşme”nin öneminden bahisle
dediğime karşı çıkan ailesi, şimdilerde “Haklıymışsın!”
diyor.
Genç,
otuzuna yaklaşmış mesleksiz vatan evlâdı!..
X
Ne yapalım;
Diyanet’in “tek tip” hutbesindeki “Geciktirmeden
evleniniz!” çağrısına nasıl kulak verelim, verdirelim?
Peygamber
Efendimiz (s.a.s), “En bereketli nikâh, külfeti en az olanıdır.” Buyuruyor.
Külfet?
Hocamızın
cep telefonundan okuduğu hutbeye kulak vermeye devam edelim:
“Kıymetli
Müslümanlar!
Evliliğin
ilanı olan düğünlerimizde asıl olan tevazu ve sadeliktir. Gösteriş, aşırılık ve
israftan uzak olmaktır. Ne var ki, günümüzde evlilik için yapılan gereğinden
fazla harcamalar, aileleri sıkıntıya sokmaktadır. Eşlerin yuva kurarken ağır
bir borç altına girmeleri, huzur ve mutluluklarına engel olabilmektedir.
Hayatlarının en güzel zaman dilimi, maddi kaygılar nedeniyle huzursuzluk ve
zorluk içerisinde geçebilmektedir. Hatta bundan dolayı kimi evlilikler, ya
başlamadan bitmekte ya da zamanla ayrılıkla sonuçlanabilmektedir.
Öyleyse Aziz Müminler!”
Evet, öyleyse
Aziz Müminler…
Bitmez
tükenmez isteklerle işi zora sokmayalım!..
x
Evlilikler
azalıyor, boşanmalar artıyor…
Memleket bu
bakımlardan hiç de iyi olmayan yerlere gidiyor!..
Bu işte
Millet-Devlet işbirliği şart!..
“Beş
değil iki bilezik.
Salon bağımsız değil, salon bağımlı
ev…
Olmadı bodrum kattan bir ev…”
Burası
millete…
Hiç olmazsa
şu “ithal mevzuatı” kaldırıp…
Yerine “Yerli ve Milli olanını getirmek” Devlet’e
düşüyor!
Xx
Yazıyı
bağlarken,
Diyanet
İşleri Başkanlığı’na teşekkür edelim “Aile”
konulu hutbe için…
Acaba
diyorum…
Hani bu
kadarını yapmışken…
Şu “evlenmekten caydıran ithal mevzuata”
girse…
Sınır ihlâli
mi olur?
Yok,
demedim.
“Çok saçma”
olurdu, deseydim!
EVLİLİKLERİMİZ KOLAY OLSUN Muhterem Müslümanlar! Okuduğum
ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “İçinizden kendileri ile huzura
kavuşacağınız eşler yaratıp aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi, Allah’ın
varlığının delillerindendir. Bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler
vardır.”1 Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle
buyuruyor: “En bereketli nikâh, külfeti en az olanıdır.”2 Aziz Müminler!
Cenâb-ı Hakk’ın emirlerinden, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa
(s.a.s)’in sünnetlerinden birisi de evliliktir. Zira Allah Resûlü (s.a.s) bir
hadislerinde şöyle buyurmaktadır: ِّتى . ُس نَ ل ِّن َكا ُح ِّم ْن ا . ْي َس ِّم
ِّنى َ ِّتى َفلَ ِّ ُس نَ ْم يَ ْع َم ْل ب Nikâh “َف َم ْن لَ benim
sünnetimdir. Kim benim sünnetime uygun davranmazsa benden değildir.”3 Evlilik,
hem kadına hem de erkeğe dini, hukuki ve ahlaki sorumluluklar yükleyen mukaddes
bir sözleşmedir. Evlilik, külfet değil berekettir; meşakkat değil rahmettir.
Evlilik, sadece biyolojik ihtiyaçların karşılanmasından da ibaret değildir.
Aynı zamanda gönüllerin, ideallerin, sevinç ve hüzünlerin paylaşılmasıdır
evlilik. Kıymetli Müslümanlar! Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in buyurduğu üzere
evlenmek, gözü haramdan korur, iffeti muhafaza eder.4 Evet, evlilik, güçlü bir
toplumun, sağlam bir geleceğin temeli ve teminatıdır. Eşleri kötülüklerden
koruyan güvenli bir sığınak, her türlü tehdide karşı sağlam bir kalkandır.
Nitekim Yüce Rabbimiz evliliğin bu yönünü Kur’an-ı Kerim’de şöyle haber س لَ ُك
ْم َو :vermektedir ُه ن َ لَِّبا ٌ ُه نَ س لَ ْن ُت ْم لَِّبا ٌ ,Eşleriniz “اَ
elbisen
in bedeni koruduğu gibi sizi haramdan koruyan bir örtüdür;
siz de aynı şekilde eşleriniz için bir örtüsünüz.”5 Değerli Müminler! Evlilik,
erkek ve kadının karşılıklı rızasıyla, şahitler huzurunda kıyılan nikâhla tesis
edilir. Nikâh, iki gönlün birleştiğinin, can yoldaşı ve hayat arkadaşı
olduğunun ilanıdır. Nikâh akdiyle eşler, birbirine karşı sevgi, saygı, sadakat,
sabır, şefkat ve merhameti şiar edineceklerinin sözünü verirler. Varlıkta ve
yoklukta, sevinçte ve hüzünde her daim birbirlerinin yanında olacaklarını kabul
ederler. Kıymetli Müslümanlar! Evliliğin ilanı olan düğünlerimizde asıl olan
tevazu ve sadeliktir. Gösteriş, aşırılık ve israftan uzak olmaktır. Ne var ki,
günümüzde evlilik için yapılan gereğinden fazla harcamalar, aileleri sıkıntıya
sokmaktadır. Eşlerin yuva kurarken ağır bir borç altına girmeleri, huzur ve
mutluluklarına engel olabilmektedir. Hayatlarının en güzel zaman dilimi, maddi
kaygılar nedeniyle huzursuzluk ve zorluk içerisinde geçebilmektedir. Hatta
bundan dolayı kimi evlilikler, ya başlamadan bitmekte ya da zamanla ayrılıkla
sonuçlanabilmektedir. Öyleyse Aziz Müminler! Evliliğimizin her safhasında
Rabbimizin rızasına, Peygamberimizin sünnetine uygun hareket edelim.
Evlatlarımızın yuvalarının temelini Besmele ile atalım. Düğün yaparken İslam’ın
emir ve yasaklarına riayet edelim. Mahremiyet sınırlarını ihlal etmeyelim.
İnsanın sağlığına ve saygınlığına zarar veren her türlü haramdan uzak duralım.
Toplumun huzurunu bozan, çevreyi rahatsız eden, insanların canına ve malına
zarar veren tutum ve davranışlardan kaçınalım. Rabbimizin her an bizi görüp
gözettiğini, yaptığımız her şeyden mutlaka hesaba çekeceğini unutmayalım.
Saygıdeğer Müminler! İki hususu sizlerle paylaşarak hutbemi bitiriyorum. İlki,
bu yıl vekâletle kurban kesim organizasyonunda âlicenap milletimiz, Diyanet
İşleri Başkanlığımıza ve Türkiye Diyanet Vakfımıza büyük bir teveccüh gösterdi.
Bizlere emanet edilen yedi yüz kırk beş bin kadar kurban hissesini başta
depremzede kardeşlerimiz olmak üzere yurt içinde ve yurt dışında otuz beş
milyon kadar kardeşimize ulaştırdık elhamdülillah. Yüce Rabbim, hayır ve
hasenatta öncülük yapan, mazlum ve mağdurun her daim yüzünü güldüren aziz
milletimizden razı olsun. Bir diğer husus ise, altı hafta sürecek olan yaz
Kur’an kurslarımız 3 Temmuz Pazartesi günü başladı. Kayıtlarımız devam
etmektedir. Çocuklarımızı Kur’an-ı Kerim’i ve temel dini bilgileri öğrenmeleri
için yaz Kur’an kurslarımıza bekliyoruz. Onları bu manevi ziyafetten mahrum
bırakmayalım